"Bu karar çok yanlış, böyle olmaz. Birkaç bakımdan çok sakıncalı. Eğitim bakımından sakıncalı, zaten bir kuşak pandemi nedeniyle 2,5 okula gitmedi. Bu da olduğunda hiç okula gitmeden mezun olacak. Uzun vadede bunun olumsuz etkileri görünecek.
Depremin ilk psikolojik etkisi; çaresizlik, umutsuzluk, belirsizlik duygusudur. İnsanların yetkinlik duygusuna, geleceği öngörme hissine zarar verir. Okullar aynı zamanda 'dayanışırız, yardım ederiz, onarırız' duygusu veren yerler. Öğrenciler kendiliğinden motivasyonla bir araya gelen gençler mucize yaratıyorlar. Bunların hepsine verilen cevap, 'yetersizsin' cevabına dönüşür.
10 ilde böyle bir uygulama yapılması anlaşılabilirdi, uzaktan ya da diğer üniversitelere dağıtılarak eğitime devam edilebilirdi. Yurtlar 2 aylığına verilebilirdi... Ama tamamen okulların kapanması çok danışılmış ve düşünülmüş bir karar değil. Uzun vadede çok büyük bir zarar verir. Süreci, okulları açık tutarak yönetmek gerekirdi.
Planlama tam yapılmamış gibi görünüyor. Bu yurtlar ailelere uygun mu, değil mi? Bu yurtlar 4-8 kişilik odalardan oluşur genelde odanın fiziksel yapısı aileye, çocuğa uygun değildir. Ailelerin uzun süre kalacağını da zannetmiyorum, bunalımı artırır ailelerde böyle şeyler, oteller daha uygun olurdu bunun için.
Pandemide uzaktan eğitime geçilmesini anlarım, yakın temastan bulaş etkisi vardı ama burada tam tersi, yakın temastan güçlenme etkisi var.
Bu tür durumlarda önce çok hızlı koordine ve fiziksel destek en önemlisidir. Daha sonra sosyal destek, ondan sonra da psikolojik destek gerekir. Psikolojik desteğin bizim toplumumuzdaki en önemli hali, bir arada bulunup paylaşma halidir. Üniversite öğrencilerinde bu çok yaygındır. Öğrencilerin bir arada olması, gününü yapılandırması bu sayede olur. Dünya Sağlık Örgütü'nün pandemi raporunda bunun verileri yayınlandı. Pandemi nedeniyle özellikle gençlerde -dönem özelliği nedeniyle depresyona yatkınlıkları daha yüksektir bu kuşakta- bunun yüzde 25 - 33 arasında rakamlarla gösterdi. Bu etki yeni geçmeye başlamışken, tekrar evlere kapanıldığında öğrencilerin düzenleri bozulacak, sosyal medyaya hapsolacaklar, sınavlar da doğru düzgün yapılamayacak...
Çok büyük ölçekli bir deprem; lojistiği, yönetimi kolay değil. Bu noktada hak veriyorum ancak en azından hibrit önerilebilirdi. Herkes kendi koşullarını değerlendirerek yapabildirdi. Başka üniversitelerden ders alma yolu açılabilirdi. Bu tür planlamalar birkaç saatlik uzman görüşmesiyle yapılabilirdi. Bunun yapılmadığını anlıyorum ben.
Öğrenciler ve akademisyenler bu karara çok tepkili. Deprem gibi durumlar aynı zamanda toplumların güçlü yanlarını ortaya çıkarır bazen. Bu bir testtir toplum için. Bence bir haftadır bu testte başarılı olunuyor; aklıselim bir yönetimin buna destek vermesi gerekirdi. Sürpriz bir karar oldu, kimse de anlayamadı.
Umutsuzluğu yaygınlaştırma etkisi olacaktır bu kararın. 1999'da da gördük; bu tür afetlerde ilk yıkılan şey insanların öngörülebilirlik hissi, geleceğe inanışlarıdır. Bunları hızlıca onarmak gerekiyor. Bu da öngörülebilirlikle onarılır. Günlük hayatı bozduğunuzda bu hissi derinleştirirsiniz. Günlük hayat devam edecek, onun içinde çözüm bulacağız biz.
Yaşadığımızdan daha büyük bir travma olamaz, bu karar iyileşmesini yavaşlatır ve bunalımı derinleştirir.
Böyle beklenmedik bir durumla karşılaşıldığında en büyük tehlike günlük rutinin bozulmasıdır, rutine tekrar kavuşunca psikolojik sistem kendisini onarmaya başlar. Burada gençlerin bir rutini var ve siz bu rutini bozuyorsunuz. Okul sadece bilgi depolama yeri değil. Bunun etkisi uzun vadede görülecek.
Apar topar yurtlarını terk eden öğrenciler hayal kırıklığı yaşıyorlar. Bazı öğrenciler hem okuyup hem çalışıyorlar, farklı şehirde okuyorlarsa orada hayat kuruyorlar. Siz yurttan çıkararak onları yerinden ediyorsunuz. Bir işi düzeltirken diğerini bozmuş oluyorsunuz."