Prof. Celâl Şengör, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Ben istemiyorum ha" diye işaret ettiği, konuşması sırasında "idam" diye bağıran kitlenin "kültür seviyesinin son derece düşük" olduğunu ileri sürdü. Şengör, 15 Temmuz'un ardından darbeciler ve Fethullah Gülen hakkında dile getirilen idam talebiyle ilgili olarak "Türkiye halkı gibi, kültür düzeyi son derece düşük, uygarlık anlayışı Afganistan halkından pek de farklı olmayan bir halk bunu isteyebilir, çünkü ne anlama geldiğini bilmez. Aydın kafalı bir politikacı cahil bir halkın peşinden gitmez, o halkı aydınlatmaya çalışır" görüşünü savundu.
Yalçın Bayer'in Hürriyet gazetesinin bugünkü (2 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan Ümit Kocasakal CHP için neler söyledi başlıklı yazısının bazı bölümleri şöyle:
İZMİR'de bir grup parlamenter, İstanbul Barosu'nun eski başkanı Doç. Dr. Av. Ümit Kocasakal'ı ağırladı.
Kocasakal daha sonra da Güzelbahçe’deki Cumhuriyetçi kadınların toplantısında konuştu ve “Adayım” diye bir ifade kullanmadı.
Parlamenterler, Kocasakal’ın baro başkanlığını zamanında ve zirvede bırakarak örnek bir duruş sergilediğini ifade ederek, “İstifa kültürü gelişirse Türkiye kurtulur” dedi.
Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi Başkanı eski ANAP’lı Metin Öney, geçen hafta sonu Türkiye’nin cesur, tutarlı, kararlı ve dinamik liderlere ihtiyacı olduğunu belirterek, “Kişiliğinizde bu özellikleri, ışığı ve heyecanı görüyoruz. Türkiye’nin geleceği için bir umuda çıkışa ihtiyacımız var. Siz topluma umut oluyorsunuz. Ümit veriyorsunuz. Kendinize yakın bir partinin başına geçerek bu milleti birleştirmelisiniz. Toplum sizi benimsedi, bu sorumluluğu verdi. Toplum sizi kucaklayacak” şeklinde öneride bulundu.
Kocasakal, “Makamlar gittiğinde geriye siz kalırsanız bir anlam ifade eder. Baro başkanlığını bırakmam tamamen etik ve estetik. Baro gemisini güvenli bir limana yanaştırdım, emin ellere bıraktım. Arkadaşlarımın benden daha iyi yapacağına inanıyorum. Siyasete değişik bir soluk getirme adına Ümit Kocasakal olarak devam edeceğim. Açıklık, dürüstlük ve samimiyet benim için vazgeçilmezdir. Benim oram buram oynamıyor. Politikada kadro ve fikir hareketi olması lazım. Sade bir vatandaş olarak Atatürk’e ve Cumhuriyet’e saldıranlara karşı mücadeleye devam edeceğim. Gerektiğinde elimi taşın altına koyarım” diye konuştu.
Türkiye’nin çok zor bir süreçten geçtiğini, sorunun AKP değil, asıl oyunu yazan senaryo ve senaristler olduğunu, bu işgalci ve emperyalist güçlerin Türkiye’nin bağışıklık sistemine saldırdığını kaydeden Kocasakal şöyle devam etti: “Burada en büyük görev Atatürk’ün kurduğu partiye düşüyor. Seçmene, örgüte kalkın ayağa demeliyiz. Ben bu psikolojik savaşa da hazırım. Ben CHP’nin üyesiyim, şeklen yeniyim, ama 20 yıldan fazla bir süre partinin tozunu yuttum. Üzerimde böyle bir yük oluştu.”
Cumhuriyet’e yönelik saldırı ve kuşatmaların büyük bir işgal projesi olduğunu ifade eden Kocasakal, “Biz bu oyunu bozacağız. Kalbimizden Atatürk sevgisini söküp atamayacaklar. CHP’nin kuruluş felsefesine dönmesi gerekiyor” dedi.
“Ben sadece şimdi değil, 17-25 Aralık’tan önce de mücadele veriyordum. Bunlar evimi gözetledi. ‘Büyükşehir’e en son gelen 6 müfettişin 4’ü FETÖ’den açığa alındı. Ben FETÖ’cüysem bu ülkede yaşayan 79 milyon da FETÖ’cüdür! Bilerek, isteyerek bu işi sulandırmak isteyen bir grup var. Bunlar da FETÖ’cüdür.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem ÇERÇİOĞLU
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlaması en etkin şekilde Kaş’da yapıldı. Kaş’a giden Güneydoğu bölgesinden bir gazeteci dostumuz gördüklerini şöyle anlattı:
“Meydanda 7-8 bin kişi toplanmıştı. İzmir başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinden insan vardı; hatta Malatya’dan da gelen vardı. Atatürk heykelinin önünde sahne kurulmuştu. Meydan masadan geçilmiyordu. Hatta bazı konuklar, bir yıl öncesinden rezervasyon yaptırdıklarını söylüyordu. Kutlamalara katılan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ en ilgi gören isim oldu. AKP’li belediye başkanı ve kaymakam kürsüye çıkıp ‘Cumhuriyet’in faziletlerini’ anlatırlarken, kendilerini alkışlayanların sayısının 15’i geçmemesi dikkati çekti. Ben böyle güzel bir bayram kutlaması görmedim.”
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının 1923’ten beri en etkin kutlamaların yapıldığı; ciğer, köfte, piyaz yenip rakı içilen Bafra’daki kutlamalar ise yağış nedeniyle belediyenin kapalı salonunda yapıldı.
UYGAR âlemde idam cezasının yanlışlığı, hukukta verilen her cezanın içinde bir hata payı olduğunun anlaşılması sonucunda ortaya çıkmış ve bu nedenle idam cezası kaldırılmıştır. Bir insanı öldürdükten sonra ortaya çıkacak hata, artık geri alınamaz. Böyle durumların tarihte sayısız örnekleri vardır. Bunu istemek insanlığın aydınlandığı bir çağa aykırıdır. Türkiye halkı gibi, kültür düzeyi son derece düşük, uygarlık anlayışı Afganistan halkından pek de farklı olmayan bir halk bunu isteyebilir, çünkü ne anlama geldiğini bilmez. Aydın kafalı bir politikacı cahil bir halkın peşinden gitmez, o halkı aydınlatmaya çalışır. Politikacılarımızın görevi halk istiyor diye bu barbar cezayı geri getirmek değil, onun niçin yanlış olduğunu halka izah etmektir. Sayın Başbakanımızın hata payı kavramını iyi bildiğini biliyorum. Bunu Meclis’teki vekillere anlatmalıdır. Vekiller şunu unutmamalıdır. Gün gelir birileri de onları idam eder. Bunun milletimize yaşattığı acıları henüz unutmadık. Bunu isterler mi?
A. M. Celâl ŞENGÖR