Bugüne kadar doğru bilinen, ‘Yüksek kolesterol tehlikelidir’ tezi kalp ve damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez tarafından çürütüldü. Kalp ve damar sağlığını bozan en büyük tehlikenin sanıldığı gibi kolesterol değil, karbonhidrat-şeker olduğunu, kolesterole vücudun ihtiyaç duyduğunu söyleyen Bingür Sönmez, “Kolesterol seviyesi ne kadar azsa o kadar iyidir düşüncesi yanlıştır” dedi. Prof. Dr. Sönmez, “Düşük kolesterol kanser yapıyor” dedi.
Yalçın Bayer'in Prof. Dr. Bingür Sönmez'in açıklamalarına yer verdiği "Susuzluk ve kuraklık bizi mahvedecek deyin artık" (10.08.2014) başlıklı yazısı şöyle:
Hani kamu spotu?
Su sıkıntısı ve kuraklık uzak bir tehlike olmaktan çıktı artık. Her gün duyulan haberler dışında sütununuzda da sık sık yer verilen ve özellikle büyük kentlerde yaşanacak su sıkıntısına ilişkin değerli uzman görüşleri çok önemli.
Hal böyleyken, ilgili ve yetkili kuruluş ya da kişilerden henüz gerçekçi bir durum tespiti yapan çıkmış değil... Ekranlarda gün boyu sigara, nargile tehlikesi, deprem sigortası vb için kamu spotlarından geçilmezken halkımıza suyun tasarruflu kullanımı konusunda bir kamu spotu yayınlamak neden hâlâ akıllara gelmez, şaşıyorum doğrusu... Ne bekleniyor? Haberlerde endişeyle barajlardaki suyun azalmasına, göllerin kurumasına özellikle yer verilmese yağmur yağdı, barajlarımız doldu da sel oldu taştı diye düşünebilir insanlar.
Gerçekçi, güvenilir, bilimsel verilere dayanması gereken önlemler alınmasına, halkın da bilgilendirilmesine ihtiyaç var: Acilen, ciddi bir biçimde...
Ayşe ÖZKAN-Psikolog
Prof. Sönmez’den uyarı!
Bugüne kadar doğru bilinen, ‘Yüksek kolesterol tehlikelidir’ tezi kalp ve damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez tarafından çürütüldü. Kalp ve damar sağlığını bozan en büyük tehlikenin sanıldığı gibi kolesterol değil, karbonhidrat-şeker olduğunu, kolesterole vücudun ihtiyaç duyduğunu söyleyen Bingür Sönmez, “Kolesterol seviyesi ne kadar azsa o kadar iyidir düşüncesi yanlıştır” dedi. Prof. Dr. Sönmez, “Düşük kolesterol kanser yapıyor” dedi.
Ankara opera binasının kapatılması çok komik!
Gökçek orada şoförler kongresi yapsın artık
Ankara’daki opera binasının sanat faaliyetlerine kapatılmış olmasına tepki yağıyor. CHP Ankara Milletvekili, İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan, bakana sert sorular yöneltirken, 25 kişi adına bir tepki bildirisi yayınlayan Gülsevil Tokcan bu uygulamayı kınadıklarını bildirdi. “Teker teker, çeşitli bahanelerle sanat merkezlerinin kapatılması fikrinin altında ne gibi emeller yatıyor? Opera binasının gerekçesi ‘tarihi mekâna daha fazla zarar vermemek’ olarak açıklanmış bakanlık tarafından. Ne kadar komik değil mi? Sayın bakana sormak lazım: Avrupa’daki kaç asırlık opera binalarının elan kullanılmakta olduğundan haberi var mı acaba?”
Gümüşdağ ismi kulüplere affı mı getirdi acaba?..
MALİYE Bakanı Mehmet Şimşek’e sormak istiyorum: Torba yasadan çıkarılan MTV faiz borçlarının, küçük miktarlarda borcu olan vatandaşlarımızı her ne kadar üzmüşse de, devlete katrilyon borcu bulunan kulüplerin borçlarının faizlerinin silinmesi onları o kadar mutlu etmiş olsa gerek... Düşünüyorum da, acaba Kulüpler Birliği Başkanlığı’na Göksel Gümüşdağ’ın seçilmesi karşılığında mı bu af getirildi? Metin KOCABAY
Biliyor musunuz?
İstanbul Üniversitesi’ne bağlı İstanbul Üniversitesi Araştırma ve Yardım Vakfı (Prof. Dr. Yunus Söylet) ile Adıgüzel Eğitim Kurumları (Mevlüt Adıgüzel) ve kurucu temsilcisi (Ebru Adıgüzel Tunaboylu) arasında imzalanan protokolle, Adıgüzel’in yoluna ‘İstanbul Üniversitesi Vakfı Adıgüzel Okulları’ olarak devam edeceğinin açıklandığını...
Karadenizli üretici kara kara düşünüyor
Fındık mı seçim mi?
FINDIK hasadına kurak mevsimden ötürü bu yıl erken başlandı. Çok güç koşullarda yetiştirilen, o denli de zor şartlarda hasadı yapılıp pazara indirilen fındık, Rize’den İzmit’e Karadenizli üreticinin neredeyse tek umudu, tek geçim kaynağı. Ne var ki fındık, üreticinin yüzünü bu yıl güldürmeyecek. Fındığa don vurmasından ötürü üretici bu yıl kaygılı. 30 ve 31 Mart’ta yaşanan aşırı soğuktan dolayı fındığa bu yıl don vurdu. Bu don aynı zamanda üreticiyi de vurdu. Gazeteci dostumuz Şükrü Karaman Karadeniz’i dolaşmış; “Samsun’dan Rize’ye kadar olan yukarı bölgede fındık neredeyse sıfır, yani hiç yok” diyor. Kıyı bölgelerde ise rekolte normalmiş... Türkiye Ziraat Odaları Birliği, don ve fırtınadan dolayı fındık rekoltesinde bu yıl yüzde 75 kayıp yaşanacağını açıkladı. Geçen yılki fındığın üçte ikisi yok olup gitti. Fındık üretiminin yüzde 98.8’ni karşılayan 14 ilde 371 bin 185 ton rekolte bekleniyor. Karaman “Bu yılki kabuklu fındık üretimi, ihracat için gerekli olan 600 bin tonun altında kalacak gibi. Hasadı yapılan fındık, ihracatın yarıya yakınını karşılayamayacak. Durum o denli vahim, o denli kaygı verici” diyor. Kabuklu fındığın 10-15 lira, hatta daha yüksek bir fiyatla satılması hiç de şaşırtıcı olmaz. Bu yıl don şokunu yaşayan, bahçesinde tek bir tane bile fındığı olmayan üretici ne yapacak? Hesabını kitabını fındığa göre ayarlayan, evladının düğününü, borcunu kapatmayı fındıktan gelecek paraya bağlayan üretici kara kara düşünmesin de ne yapsın? Bir yanda ödenmeyi bekleyen borçlar, diğer yandan dondan ötürü yok olan fındık. Fındığın az olması, üretici kadar zincirleme olarak diğer esnafı da olumsuz etkileyecek. Büyük sıkıntılar ile karşılaşacak fındık üreticisine devlet ‘babalığını’ göstererek yardımcı olmalı. Eğer bu gerçekleşmezse, büyük felaket yaşanır, üretici bunun altından kalkamaz, yaşamı altüst olur. İşte devlet bu sıkıntılı günler için üreticinin yanında olmalı, onun nefes almasını sağlamalı. Yoksa vay geldi haline!
BUGÜN, 10 Ağustos 2014, söz sizin! Sağduyunun terazisine ve vicdanınızın sesine kulak verin. Seçiminizi yapınız; ama doğru seçim!
Cunda'daki ‘Bay Nihat’ Lokantası'nın önünde ‘Stafil’ adıyla tanınan Ayvalık'ın tanınmış simalarından Hüsnü Üzümcü ile karşılaştık; ne dedi biliyor musunuz:
“Önceki akşam (Cuma) Cunda’yı ilk defa bu kadar boş gördüm!