İSTANBUL, (DHA)-EKONOMİST Prof. Dr. Emre Alkin, Cumhuriyet tarihi boyunca siyasi istikrarın olduğu, AB ile ilişkilerin net olarak anlaşıldığı; spor, sanat ve bilimde Türkiye’nin öne çıktığı dönemlerde TL’nin güçlendiğini belirterek, “Bir Dünya 3\'üncülüğü, bir Galatasaray UEFA şampiyonluğu Merkez Bankası müdahalesinden daha güçlü etkiyi yapmıştır. MB müdahale edince TL istikrara girecek diye beklemek hayalperestliktir” dedi. Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, dövizdeki yükseliş ve Varlık Barışı’na çarpıcı bir yorum getirdi. Cumhuriyet tarihine bakıldığında TL’nin değer kaybetmediği zamanların zaten az olduğunu ifade eden Prof.Dr. Alkin, “Cumhuriyet tarihinde döviz, hiçbir zaman ne Merkez Bankası müdahalesi ne de ekonomi kurmaylarının eylemi ya da söylemiyle düşmemiş. Siyasi istikrarın olduğu, AB ile ilişkilerin net olarak anlaşıldığı, spor, sanat ve bilimde Türkiye’nin öne çıktığı bununla paralel olarak da dış konjonktürde işlerin iyi gittiği zamanlarda TL değer kazanmış. Konunun ne enflasyonla ne de Merkez Bankası’yla alakası var” diye konuştu.
“VATANDAŞINA İYİ DAVRAN, YABANCI GELSİN”
Türkiye’de dövizin düşmesinin yabancı tasarrufların ülkeye ilgisinin artmasına bağlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alkin, “21. yy’da bir ülkeye yatırımcı ilgisinin artması için birkaç şey gerekiyor. Elle tutulur bir hikâyesi olmalı. Türkiye geleceğe marka, tasarım, inovasyon, ar-ge ve yüksek teknolojiyle yürümeli. Şu anda böyle bir mesaj vermiyoruz dünyaya, sürekli inşaat yapıyoruz. Türkiye’nin 2000 yılında Galatasaray’ın UEFA kupasını aldığı, Dünya Kupası’ndaki üçüncülüğümüzle, sporda, sanatta, bilimde ileri çıktığımız zamanlar yabancılar bize güvenmiş ve paralarını Türkiye’ye emanet etmişler. Böylelikle döviz istikrara girmiş, böylelikle TL değer kazanmış, çünkü Dünya sahnesinde öne çıkmışız” şeklinde konuştu.
“BİLİMDE, SANATTA VE SPORDA ÖNE ÇIKMALI”
Varlık Barışı uygulamasıyla yurt dışında yaşayan Türkler’in parasını ülkeye getirmenin amaçlandığını hatırlatan Prof. Dr. Emre Alkin, “Yabancı da şunu sorar, ‘kendi vatandaşları kendi ülkelerine para getirmiyor, ben neden getireyim’. Türkiye’ye niye getirmiyor parasını, demek ki bir endişesi var” diyerek şunları söyledi: “Benim önerim şu: Bir kere devlet kendi vatandaşına güven verecek. İlk önce piyasalar ve piyasayı yöneten otoriteler. Eğer bunu yapamıyorlarsa yabancı da gelmez. Türkiye’nin sadece ordusuyla, yaptığı inşaatlarla öne çıkmasından çok, sanatıyla, bilimiyle, sporuyla, ‘softpower’ dediğimiz yumuşak güçleriyle ortaya çıkması, eğitimin kalitesinin yüksekliğiyle öne çıkması gerekli ve tabi bunların da üstüne güçlü bir MB ve güçlü bir finansal piyasa gerekiyor. Bir de dünyada konjonktürel dalgalanmalar olmuyorsa TL istikrara giriyor. Bunu MB müdahale edince TL istikrara girecek diye beklemek hayalperestliktir, konuyu anlamamaktır. Varlık Barışıyla da, MB ya da herhangi bir ekonomik aktörün müdahalesiyle de düzeleceğine inanmıyorum, çünkü tarih bunu gösteriyor zaten. Siyasal, sosyal ve ekonomik istikrar yan yana geldiği zaman döviz dengeleniyor. Demek ki bir tarafta istikrarsızlık var. Merkez Bankası’nın deyim yerindeyse şapkadan tavşan çıkarmasını beklemenin manası yok.”
(FOTOĞRAF)