T24 - Yozgat Bozok Üniversitesi’nde yolsuzlukları açığa çıkardığı için kurumla ilişkisi kesilen eski Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Acar, kendisine mobbing uygulandığı gerekçesiyle açtığı davadan 20 bin liralık rekor tazminat kazandı
Milliyet'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre, Yozgat Bozok Üniversitesi’ndeki yolsuzlukları açığa çıkararak, savcılığın 27 sanık hakkında dava açması sürecini başlatan eski Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Acar’ın duyarlılığı, konumunu ve unvanını kaybetmesine yol açtı. Dönemin rektörü, hakkında 9 ayrı soruşturma açarak, yolsuzluk dosyasında yargılananları bu soruşturmalarda muhakkik olarak tayin etti. Rektör, daha sonra da Acar’ın profesörlük ünvanını alarak, üniversiteyle ilişiğini kesti. Buna karşılık mobbing davası açan Acar, rektörü rekor bir tazminata mahkzm ettirdi. Mahkeme, talep ettiği 20 bin liralık tazminatın bütününün Acar’a ödenmesine hükmetti.
30 Mart 2009’da Bozok Üniversitesi Rektörlüğü tarafından profesör olarak atanan, 2 ay sonra da Tıp Fakültesi Dekanlığı’na getirilen Prof. Dr. Hasan Acar, kısa sürede başarılı işlere imza attı. Dekanlığı sürerken, üniversitedeki usulsüz bazı işlemlerden kuşkulanan Acar, dönemin rektörü Prof. Dr. İnci Varinli’ye duyumlarını ve tanıklık ettiği yolsuzlukları anlattığı bir yazı gönderdi. Varinli’den “işiyle ilgilenmesi” tavsiyesi ve “üniversitenin bütün personeline güvendiği” yanıtını alan Acar, iddialarının takipçisi oldu.
Yozgat Başsavcılığı’na başvuran Acar, üniversiteye yapılan alımlarda sadece belli firmalar lehine hareket edildiğini ve devletin zarara sokulduğunu belirterek, Bozok Üniversitesi’nde görevli bazı bürokratlar ve işadamları hakkında suç duyurusunda bulundu. Açılan soruşturmada çok sayıda şüpheli tutuklandı. Yozgat Başsavcılığı da iddiaları ciddi bularak, 27 sanık hakkında Yozgat Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.
Ancak bu dava, Acar’ın üniversitedeki sonu oldu. Rektör Varinli, Acar hakkında ardı ardına idari soruşturmalar başlattı. Hakkında 9 ayrı soruşturma başlatılan Acar’a yöneltilen bazı suçlamalar şu şekilde:
- Genel cerrah olan ve özellikle sağlıklı beslenme konusunda çok sayıda çalışması olan Acar’ın, Yozgat’taki bir fırıncıya bol kepekli ekmek üretmesini tavsiye etmesi, fırıncının tavsiyede bulunanın Acar olduğunu belirterek satış yapması. - Yozgat’ta açılan balıkçının, Acar’ın balığın faydalarına yönelik beyanlarını levha haline getirmesi. - Acar’ın, bir yakınının ve yakınının annesinin ameliyatlarını Ankara’da yapması. - Ankara’da doktorların katıldığı bir kokteyle gitmesi. - 6 ayrı hastalığı bulunan Şeyma adlı bebekle özel olarak ilgilenmesi, bu konunun basına yansıması. - Başhekime hakaret.
Rektörlüğün suçlu bulduğu Acar’ın profesörlük ünvanı geri alındı, üniversiteyle de ilişiği kesildi. Acar, YÖK’e ve idare mahkemesine ayrı ayrı başvurular yaptı. Verilen 8 ceza YÖK ve mahkemeler tarafından iptal edildi; sadece bir “kınama” cezası yargıya taşınmadığından kesinleşti. İlişiğinin kesilmesi işleminin iptali için de dava açan Acar, Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne de Varinli’nin kendisine mobbing uyguladığı gerekçesiyle tazminat davası açtı. Mahkeme, Acar’ın talep ettiği 20 bin liralık tazminatın tamamının Varinli tarafından ödenmesi gerektiğine karar verdi.
Kararda, Acar’ın hastanede aldığı görevler ve Yozgat’taki yolsuzluk davasıyla ilgili süreç özetlendikten sonra, 2 rektör yardımcısı, genel sekreter, başhekim, 4 daire başkanı ve 3 şube müdürünün de aralarında bulunduğu sanıklar hakkındaki davanın sürdüğü kaydedildi. Varinli’nin buna karşılık, tutuklanan personel hakkında bile soruşturma açmadığına işaret edilen kararda, Acar’ın bu süreçte dekanlık görevinden Yozgat’ın diğer ucundaki meslek yüksekokuluna sürüldüğü, aşağılayıcı, suçlayıcı yazılarla taciz edildiği belirtildi. Acar’ın tehdit mesajları da aldığına işaret edilen kararda, yaşadıklarının etkisiyle Ankara Belediye Hastanesi’nden Depresif Reaksiyon tanısıyla 30 gün rapor aldığı vurgulandı. Acar’ın tanıklarının anlatımlarına da yer verilen kararda şöyle denildi: “O dönemde rektör olan davalının davacı aleyhine soruşturmalar başlattığı anlaşılmaktadır. Tanıkların beyanından, yolsuzluk şikâyeti yapılana kadar soruşturma başlatmayan rektörün daha sonra üst üste soruşturmalar başlattığı, yetkilerini suistimal ederek, soruşturma baskısıyla davacıyı yıldırmaya çalıştığı, manen yıpratmak maksadıyla hareket ettiği kanaatine varılmıştır. Soruşturma konuları da mahkememizce ciddi bulunmamıştır.”
Latince bir kavram olan “mobbing”, psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı verme anlamına geliyor. Özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulaması mobbing olarak niteleniyor. Türk yasalarında kavram olarak kullanılmadığından mobbing cezaları, manevi zarara uğratma adı altında verilebiliyor.