Protest müzik yok oluyor diyenlere güzel bir cevap verdik

Protest müzik yok oluyor diyenlere güzel bir cevap verdik
T24 - 25’nci yılını 55 bin kişiyle İnönü Stadyumu’nda kutlayan Grup Yorum: “Bu sayı hayal gücümüzü zorlamadı. 40 bin kişiyi geçeceğimizi tahmin ettik. Muhalifler bir araya geldi, protest müziğin hâlâ sevildiğini gösterdi”Grup Yorum geçtiğimiz cumartesi 55 binlik “halk korosuyla” dört saatlik bir konser verdi İnönü Stadyumu’nda. Nejat Yavaşoğulları, Suavi, Yasemin Göksu, Haluk Levent şarkılarda, Tuncel Kurtiz okuduğu şiirle gruba eşlik etti. Devrimci müziğin Türkiye’deki en önemli temsilcisi olan grup elemanlarıyla çalışmalarını yürüttükleri Okmeydanı’ndaki İdil Kültür Merkezi’nde buluşuyoruz. Her biri bir röportaja dağılmış. Ben, grubun solisti Eren Olcay, bağlamacısı Caner Bozkurt, kavalcısı ve vokalisti Ali Aracı ile söyleşi yapıyorum...İnönü Stadı’nda 55 bin kişi şarkılarınızı hep bir ağızdan söyledi. 25’inci yıl konseriniz için hayal edebileceğiniz bir rakam mıydı bu?  Ali Aracı: Halkla aramızda çok güçlü bir bağ var. Mitinglerde birlikteyiz, gecekondu yıkımlarında arkalarındayız. 8-10 kişilik piknikler düzenliyor, binlerce kişilik konserler veriyoruz. Harbiye Açıkhava’daki 20’nci yıl konserimiz de dolup taşmıştı. Seyircinin çoğu konser alanına sığamamış, dışarıda kalmıştı. İnönü Stadı’nı bu nedenle seçtik. 55 bin kişiye konser vermek bizim hayal gücümüzü zorlayan bir şey değildi. 40 bin kişiyi geçeceğimizi tahmin ediyorduk zaten. “Sahnede 10 kişiyiz ama mahkumlarla daha çokuz” Üyeleriniz defalarca tutaklandı, cezaevine girdi. 10 kişilik ekibin yanı sıra şu an parmaklıklar arkasında üyeniz var mı?Caner Bozkurt: Türkiye’de, Kürtçe şarkı söylediği için dava açılan ve tutuklanan ilk müzik grubu üyeleri Grup Yorum’un kurucuları. Bir üyemizin ülkeye giriş yasağı var. 25’nci yıl konserinde fiziken burada olamasa da bir şarkı okudu. Biz de onu konserde dev ekrandan yayınladık. Bir diğer arkadaşımız da Trabzon’da tutuklu. Grup Yorum, ilk yıllardan itibaren bugüne kadar hapishanelerle iletişim içinde. Güçlü bir bağımız var mahkumlarla. Hapishanedeki devrimciler Grup Yorum’un müziğini, sözlerini hep beslediler. Bize şiir gönderdiler, beste gönderdiler. Birçok albümde yer verdik onların çalışmalarına. Sahnede görünen sayımız 10 ama biz mahkumlarla daha da kalabalığız aslında. Protest müzik eskisi gibi yaygın değil. Ahmet Kaya bugün çıkan yeni bir isim olsaydı böyle efsanevi bir hale gelir miydi?Ali A.: Evet gelirdi. Politik müzik biraz geriledi ama biz Türkiye’nin dört yanından 55 bin kişiyi konserimize getirebiliyorsak protest müzik hâlâ seviliyor demektir. Geçen yıllarda Grup Yorum’un konserlerde verdiği iki önemli kampanya yaptık: “Ortak Düşman Amerika’dır”, “Amerika Defol, Bu Vatan Bizim”. Turne ile Türkiye’nin her iline gittik neredeyse. Politik müzik Türkiye’de zayıflamaz çünkü halkın derdi bitmiyor. Biz de halkın yanındayız. Gelecekte de politik müziğe ilginin azalmayacağından eminiz. Halkın gündeminde vuvuzela yok aslında. Daha başka konular var. Gecekondu yıkımları, işkenceler...Eren Olcay.: Muhalif insanların bir araya geldiği gece, görkemli bir konserin ötesinde protest müziğin hâlâ sevildiğini gösterdi. “Protest ve devrimci müzik yok oluyor” diyenlere güzel bir cevap verdik. “Konserin biletini dağıttık, afişini astık, sahneyi kurduk ”Grup Yorum 25 yılda 20 albüm çıkardı. Son albümünüzün üzerinden iki yıl geçti. Yenisi gelecek mi?Caner B.: Dört ayrı projemiz var. Biri ölüm oruçları ile ilgili. Biri de dünyanın değişik dillerinde şarkıları, türküleri toplayacağımız bir çalışma. Sosyalizmi anlatan şarkıları da toplamak istiyoruz. Bu üçü albüm projesi. Son olarak müzikal de sahneye koymayı istiyoruz. İnönü Stadı’ndaik konserimizin DVD’sini de çıkaracağız birkaç aya.Sponsorunuz yok. İnönü Stadı’ndaki konserin bilet ücreti 15 TL gibi cüzi bir rakam. Ücretsiz konserler veriyorsunuz. Peki nasıl para kazanıyorsunuz? Ali A.: Grup Yorum bir aile. Kolektif  olarak yaşıyoruz. Belli bir mesai saatimiz yok. Yaşamımızı savunduğumuz ideolojik bakış için harcıyoruz. Mütevazı yaşıyoruz. Kazandığımız parayı Grup Yorum’un çalışmalarını sürdürdüğü İdil Kültür Merkezi’nin ihtiyaçlarına harcıyoruz. Buradaki müzik odasını yeniliyoruz. Enstrümanlar alıyoruz. Evimiz yok, kültür merkezinde yaşıyoruz. Dediğiniz gibi sponsorumuz yok. Basın danışmanımız da. İnönü Stadı’ndaki konsere öncesinde biletleri dağıttık, afiş yapıştırdık. Sahneyi hazırlarken çıta çaktık.“Hükümet demokratik açılımdan bahsederken insanlar işkencede katlediliyor”Kürt açılımı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?Eren O.: Bundan önce de “Avrupa Birliği’ne gireceğiz, demokratikleştireceğiz” deniyordu. İnsan hakları ihlalleri hâlâ geçerliyken, göstermelik işlerin yapılmasını ciddiye bile almıyoruz. Caner B.: Hükümet, Kürt açılımı meselesi ile kendi reklamını yapıyor. Amaç halkı kandırmaktan başka bir şey değil.Ali A.: Aydınların da bu reklama katılması ise işin kötü yanı. Hükümet demokratik açılımdan bahsederken insanlar işkencede katlediliyor. Aslında değişen bir şey yok ama bunlar değişti gibi gösterilmeye çalışılıyor. Halkın gözünü boyamaya gayret ediyorlar. Üyeler işkence gördüGrup Yorum, 1985’te dört Marmara Üniversitesi öğrencisi tarafından kuruldu. Ruhi Su, Mahzuni Şerif, Inti Illimani, Victor Jara, Quilapayun ve Theodorakis’ten etkilenen grup, Anadolu’da yaşayan halkların sesini, devrimci-sosyalist bir müzik anlayışıyla duyurmaya başladı. 1987’den başlayarak hemen her yıl bir albüm çıkaran, Türkiye’de ve Avrupa’da konserler veren grup, kitle eylemlerine, sokak gösterisine, greve, fabrika ve üniversite işgaline katıldı. Pek çok gözaltı, tutuklama ve yasaklama ile karşılaştı. Grubun pek çok üyesi onlarca kez işkence gördü, onyıllara varan hapis cezaları aldı. Yorum, Türkçe dışında, Anadolu’da konuşulan Kürtçe, Arapça, Çerkesçe dillerinde de şarkılar söylüyor. (www.grupyorum.net’ten özetlenmiştir)“Hayat iki kutup değil, biz de varız”Tuğrul Eryılmaz (Radikal)Protest müzik öldü demek için, onu ortaya çıkaran koşulların düzelmesi gerekir. Ama böyle bir şey yok. Bu tek kutuplu dünyada o kadar baskı altındasın ki, bu tür konserlere giderek düzene itirazı olan insanlarla bir arada olabiliyorsun. Aksi halde 55 bin kişi toplanmazdı. Dinci bezirganlarla Kemalist bezirganlar arasında sıkışıp kaldık. Grup Yorum konserine giderek yalnız olmadığımızı gördük. 55 bin kişi “Hayat sadece bu iki kutaptan ibaret değil, biz de varız” dedi.Ayrıca aynı şarkıları söyleyen, hiçbir derdi olmayan, Boğaz’da konser verip duran isimlerden bıktık. 20-30 bin kişi gelir diye tahmin etmiştim ama adım atılacak yer yoktu. Bu potansiyelin gümbürtüye gitmesi üzücü. Umarım bizim siyatçiler de Grup Yorum’un bu kadar kişiyi aynı yere toplamasından ders almışlardır.“Daha kalabalık konserler verebilirler”Murat Meriç (Müzik yazarı)Grup Yorum bence en başından beri haysiyetli bir müzik yapıyor. Şarkılarında verdikleri mesajların bazıları ilerleyen yıllarla birlikte eskiyebiliyor ama maden kazalarından grevlere pek çok “nazik” mevzuda güncelliğini yitirmeyen ve yitirmeyecek şarkılar yaptıkları da aşikar. Bunlar, yıllardır eylemlerde söyleniyor. Bu, Grup Yorum’un “doğru” bir iş yaptığının göstergesi. Protest müzik elbette gerilemedi ama Grup Yorum’un çıktığı yıllardaki gibi sürmedi. Onlar da değişime dahil oldu: Son albümlerinde rock’tan hip-hop’a uzanan bir çizgide şarkılar yaptılar. Bunu yaparken hem kemik kitleyi korudular, hem de yeni dinleyiciler buldular. Aslında, stattaki 55 bin kişi, grubu dünden bugüne izleyen insanların sadece bir kısmıydı. İmkan olsa, çok daha kalabalık konserlere imza atacak bir grup bu. Bunca kişiyi toplamaları, insanların “güzel günler”e inancını yitirmediğini gösterdi.Konserle ilgili görüşler“O konser tipik bir siyasal etkinlikti”Cem Dizdar (Milliyet)Doğrusu 1990’ların ortalarından sonra Yorum’u daha çok, denk geldiğimde dinledim. Ama öncesindeki albümlerini ezbere bilirim. Örneğin, ‘Sıyrılıp Gelen’, ‘Cemo/Gün Gelir’, ‘Haziran’da Ölmek Zor’ gibi albümlerdeki parçaların gerek müzikalite, gerek sözel açından çok güçlü olduklarını düşünüyorum ve bugün de aynı duygularla dinliyorum. Elbette kayıt ve çalma teknikleri çok gelişti, buna bağlı olarak eski parçalar biraz “arkaik” gibi duruyorlarsa da öyle değil. O samimiyet, o duygu bugün hâlâ çok güçlü ve çok insanı kuşatır kanımca.Protest müziğin -ki bu kavramı doğru bulmam, müzik müziktir- gerilemesi toplumdaki muhalefet etme biçimiyle yakından ilgili. Hakiki toplumsal muhalif hareketler yükselince doğal olarak o dile, o iddiaya ait etkinlikler de yükselir. Elbette buna bağlı olarak müzik de. Eminim ülkede yükselen yeni muhalif dalgayla birlikte yeni şarkılar, yeni tarzlar bir kez daha sökün edecek. Bu kaçınılmaz. Her hareket kendi kültürüyle birlikte yükselir ve bugünlerde buna dair çok alemetler belirdi...Grup Yorum için İnönü’nün hıncahınç doldurulması insanların sadece bir konsere gitme arzularından çok öte anlamlar taşıyordu kanımca. Daha önceki siyasal pratiklerin tersine sanki bu kez “sessiz yığınlar” siyasi hareketleri “iş yapmaya” zorluyorlar gibi geliyor bana. İnsanlar konserde ve 1 Mayıs’ta ağlamakla coşmak arasında gidip geliyorlardı. Uzun yıllardır bu duyguya şahit olmamıştım. Konsere gelmek çok tipik bir siyasal etkinlikti ve ben bu ve benzeri etkinliklere katılımların gün geçtikçe artacağını düşünüyorum. (Milliyet)