Psikologlardan vekillere: Ruh sağlığımızı bozmayın

Psikologlardan vekillere: Ruh sağlığımızı bozmayın
Türk Psikologlar Derneği, Meclis'te gündeme gelen bazı yasa tasarıları için milletvekillerine çağrıda bulundu. 'Cinsel' konularda yapılan çalışmalarda dikkat edilmesi istendi. Çağrı metni şöyle: Son günlerde, Adalet Bakanlığı’nda yapılan bir toplantıda, Medeni Kanun’da ‘evlenme yaşının 14’e indirilmesi’, Türk Ceza Kanunu’nda ‘reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun cezalandırılması için gereken şikayet koşulunun 15 yaştan 14’e çekilmesi’ ve ‘tecavüz edenin, mağdurla evlenmesi durumunda cezadan kurtulması’ ve ‘eşe tecavüzde 7 yıla kadar olan cezanın 1 yıla indirilmesi’ gibi yasa değişikliği önerilerinin tartışıldığı basına yansımıştır. Bu yasa değişiklikleri ile oluşacak hukuk ortamının ülkemiz insanının ruh sağlığı yönünden ciddi sakıncaları bulunmaktyadır. Cinsel istismar ve tecavüz, mağdurlarının yalnızca bedenini, yalnızca namusunu değil ruhsal yapısını da zedeler. Üstelik beden iyileşir, ama cinsel istismarın ruhsal yapı üzerindeki etkisi ciddiye alınıp tedavi edilmezse yaşam boyu sürecek bir yara açılmış ve kişi bu yarayla kendi haline bırakılmış demektir. Cinsel istismarın tecavüz boyutuna varması, daha derin, çok daha derin bir yara açıldığı anlamına gelir Tecavüzcünün tecavüz edilenle evlendirilmesi ise namusun temizlenmesi değil, mağdurun saldırganıyla bir yaşam geçirmesi, bu ruhsal travmayı yaşam boyu çekmesi demektir. Türkiye Ruh Sağlığı Platformu olarak, cinsel istismar ve cinsel tecavüzün çok boyutlu değerlendirilmesi gerekliliğine dikkat çekmek istiyoruz: Cinsel istismara uğramış kişi, bedeni zarara uğratılmış, aynı zamanda ruhsal yönden kalıcı olarak yaralanmıştır. Yaşı ve medeni hali ne olursa olsun, kendi istemi dışında cinsel eyleme zorlanmış kişilerin, temel bir insan hakkı olan “bedensel ve ruhsal bütünlüğü üzerinde karar verme hakkı” elinden alınmış demektir.. Cinsel istismar cinsellik kapsamında sıradan bir eylem değil, kaba güç ya da para, mevki vb. güçlerin cinsellik alanındaki insan haklarına karşı kötüye kullanılmasıdır. Kaba gücün para/mal gaspı için kullanılması durumunda en ağır cezayı veren sistemin, cinsellik alanındaki gaspın cezasına hafifletici yollar aramasında makul ve hukuki bir gerekçe bulmakta zorlanıyoruz. Böyle bir değişiklik paranın/malın insan hakkından üstün sayıldığı anlamına gelmektedir. Yalnızca bu yaklaşım bile ruhsal yönden zedeleyicidir. Cinsel istismar kurbanlarının yalnızca “namus yönünden” değerlendirilmesi, ne yazık ki mağdurların ruhsal sorunlarına değil, daha çok ailenin ve toplumsal çevrenin “gurur sistemi”ne yardımcı çözümler getirme çabasına yol açmaktadır. “Tecavüzcünün mağduruyla evlenmesi”, “reşit olmayana tecavüzün cezalandırılması için mağdurun şikayette bulunması koşulu” ya da “tecavüzün evlilikte hafif bir suç teşkil etmesi” gibi uygulama önerileri, orta çağ “gurur sistemi”ne uygun çözümler olup çağdaş ruh bilimleri ve hukuk sistemlerinde yeri bulunmamaktadır. Sonuç olarak: Cinsel istismar ve tecavüzün, kişinin bedenine ve kimliğine yönelik, bireyde ağır ruhsal yaralara yol açan, güçlüden zayıfa yapılmış bir saldırı olduğu, aynı zamanda mağdur bireyin aile ve yakınlarını da ruhsal yönden zedelediği unutulmamalıdır.. Cinsel istismar ve tecavüz çağımızda, herhangi bir toplumun özelliklerine ya da geçmiş çağların kurallarına bağlı olmaksızın evrensel bir insanlık suçudur. Cinsel istismar ve tecavüz saldırganlarının cezasını hafifletmeye dönük her yöntem arayışı, her yasa önerisi suçun mağdurlarına ve mağdur adaylarına yani toplumun bütününe dönük tehdit ve şantaj ama aynı zamanda cinsel istismar ve tecavüz saldırganlarına ödül niteliğindedir. Türkiye Ruh Sağlığı Platformu olarak ülkemizi yönetme yetkisini üstlenmiş kişileri, bu yetkiyi sorumlu biçimde kullanmaya, saldırganları değil mağdurları, zedeleyenleri değil insan haklarını koruyacak önlem almaya çağırıyoruz.