Türkiye'nin en ünlü hatiplerinden Nihat Hatipoğlu'nun sunduğu iftar ve sahur programları, en iddialı dizileri bile gölgede bırakıyor. Aklı karışan ona danışıyor, programında telefon üstüne telefon alıyor, mail yağmuruna tutuluyor. Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu ise yaptığı işi "Bir nevi psikolojik danışmanlık" olarak değerlendiriyor. Hatipoğlu, Hürriyet Gazetesi’ne verdiği röportajında, programına gösterilen ilgiyi ve izleyenlerini anlatıyor: Bu yıl Star TV’deki 4’üncü yılınız... İftar ve sahur programlarının çekimleri nasıl geçiyor? - Ramazan ayında başlamıştık, bu dördüncü ramazan. İftar programını sunuyorum, sahurda yine ekrandayım ve arada uyumuyorum. İkisi de canlı yayınlanıyor, ikisi de önemli bir hazırlık süreci gerektiriyor. Ramazan dolayısıyla zaman zaman konferanslarım oluyor, bazen 3-4 saatlik uykuyla duruyorum ama yetiyor. Yorucu olmuyor mu? - Oluyor ama milyonlarca insanın sizi izlediğini ve dua ettiğini hissediyorsunuz. En büyük enerji ve mutluluk bu olsa gerek... Program öncesi nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz? - Bu programların ibadet olduğuna inanıyorum. Camide yaptığımızın aynısını yapıyoruz netice itibariyle. Onun dışında teknik hazırlıklarla arkadaşlar ilgileniyor, içerikle ilgili çalışmalarda da belirleyici benim. Benim için de iki türlü hazırlık var. İlki, manevi hazırlık... "Hadi başlıyoruz" denince ruhen hazır olmalıyım. İkincisi de kafa olarak hazırlık. Bu yılki programlarda değişiklik yaptınız mı? - Format üzerinde çok fazla oynayamıyoruz, çünkü dini içerikli bir programın formatı bellidir. O format mutlaka soru cevaptır, Kuran’dan açıklamalardır, ihtiyaca cevap verecek olan dualar ve anlatımlardır. Buna konuklarla bir zenginlik katabilirsiniz. İzleyicilerden gelen telefonlardan dolayı zorlandığınız oluyor mu? - Tabii ki oluyor zaman zaman. Mesela bir kardeşimiz, 20 yaşlarındaki çocuğunu tatile göndermiş. İki gün sonra çocuk, boğulmak üzere olan bir çocuğu kurtarırken boğuluyor. Annesi bunu size aktarırken rahatlamak istiyor. Böyle olayları, kayıpları metanetle dinlemek zordur. Etkileniyorsunuz, ama etkilendiğinizi ekranda hissettirmemeniz gerekiyor. Çok farklı sorularla da karşılaşabiliyorsunuz. Böyle durumlarda ne yapıyorsunuz? - Evet, psikolojik danışmanlık gibi... Bu bizim programımızın formatında var. Bir problem olmuştur, mesela bir kadın kocasıyla kavga etmiştir, bunu kime anlatacak? Bir psikoloğa ya da güvenilir bir ilahiyatçıya... Sizi buluyor, size güveniyor. ’Evet’ veya ’hayır’larınız onu yönlendiriyor. Program dışında neler yapıyorsunuz? - En büyük zevkim kitap okumak ve kutsal mekánları ziyaret etmek. Zengin bir kütüphanem var. Gezeyim, dolaşayım gibi bir yapım yok. Hanım ve çocuklarla kaplıcaya, denize gidilecekse beraber gideriz. Hafta sonları yurtdışındayım. Geçen gün bir hafta sonra eve gittiğimde oğlum kapıyı açtı ve annesine "Anne, babam evin yolunu buldu nihayet" dedi. İzleyicim bana cinsel içerikli soru sormaz Programlarınızda cinsellik konusunda soru soranlar oluyor mu? - İzleyicilerim bu konuda anlayışlıdır. Yapımı, özelliklerimi ve hassasiyetlerimi bildikleri için bu konuda hemen hemen hiçbir izleyicim bana soru sormamıştır. Bu yüzden onlara şükranlarımı sunuyorum. Böyle bir detaya girmeyeceğimi biliyorlar, ben de bunun bir getirisinin olmayacağını biliyorum. Din ciddidir, din samimiyettir. Bu samimiyeti yitirirseniz, sıradanlaşırsınız. O zaman da burada oturmanızın bir anlamı kalmaz.