Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın 44 milyonluk nüfuslu, demokratik bir ülke olan Ukrayna'yı işgali ve beraberinde Avrupa'daki istikrarı bozmasının sebebi olarak Ukrayna'nın Batı'ya yaklaştığı ve bunun Rusya için bir tehdit olduğunu gösteriyor. Putin, Rusya'nın bu şartlarda "güvenli bir şekilde var olamayacağı ve gelişemeyeceğini" savunuyor.
Ancak Ukrayna'da haftalardır süren bombardıman, binlerce kişinin ölümü ve milyonlarcasının ülkeyi terk etmesinin ardından aynı soru önemini koruyor: Putin ne istiyor ve bu savaştan bir çıkış yolu var mı?
Rusya Dış İstihbarat Başkanı Sergey Naryişkin, durumun Rusya açısından hassasiyetini, "Ülkenin geleceği ve dünyadaki konumu söz konusu" diyerek anlatıyor.
Putin'in Rusya işgalinin başlangıcında hızla kazanılacağını varsaydığı ve "özel askeri operasyon" diye adlandırdığı bir savaş için belirlediği hedefler, bugün biraz daha hafifletilmiş gibi görünüyor.
Ancak net olan şu ki, Putin bunu Rus tarihinde çok önemli bir an olarak görüyor. Rus liderin ilk amacı Ukrayna'yı ele geçirmek, hükümetini devirmek ve Batılı savunma ittifakı NATO'ya katılma arzusunu tamamen sona erdirmekti.
Putin Rus halkına hedefinin "Ukrayna'yı askerden ve Nazilerden arındırmak ve Ukrayna hükümetinin sekiz yıl boyunca zorbalık ve soykırımına maruz kalan insanları korumak" olduğunu söyledi.
"Ukrayna topraklarını işgal etmeyi planlamıyoruz. Kimseye zorla hiçbir şey dayatma niyetinde değiliz" diye ısrar etti.
Ancak Naziler ve soykırım iddiaları gerçek dışıydı. Rusya, işgali sırasında düzinelerce kasaba ve şehre acımasızca güç uyguladı. Buna karşılık işgal Ukraynalıları birleştirdi.
Bombardıman devam ediyor - ancak barış görüşmelerinden gelen son haberler, Rusya'nın artık hükümeti devirmek istemediğini ve bunun yerine tarafsız bir Ukrayna'yı hedeflediğini gösteriyor.
Ukrayna, 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle bağımsız bir ülke statüsünü elde etti ve yavaş yavaş Batıya, yani AB'ye ve NATO'ya yönelmeye başladı.
Putin ise SSCB'nin çöküşünü "Rusya'nın parçalanması" olarak nitelendirerek bu süreci tersine çevirmeyi hedefledi.
Putin Rusların ve Ukraynalıların aynı soydan geldiğini söylüyor ve Ukrayna tarihini yok sayarak, "Hiçbir zaman gerçekten devlet olma geleneğine sahip olmadığını" öne sürüyor.
2013 yılında Putin, Ukrayna'nın Rusya yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'e AB ile serbest ticaret ve siyasi ortaklık anlaşması imzalamaması için baskı kurdu.
Ukrayna halkı bu karara karşı büyük çaplı protesto gösterileri düzenledi ve Ukraynalı lider Şubat 2014'te görevi bırakmak zorunda kaldı.
Rusya ise 2014'te buna cevaben Ukrayna'nın güneyindeki Kırım bölgesini ilhak etti ve Ukrayna'nın doğusunda savaşan ayrılıkçıları destekledi.
2015'te kırılgan bir ateşkes yapıldı ve Minsk barış anlaşması imzalandı ancak uygulanmadı.
O zamandan beri bölgede Ukrayna ile çıkan çatışmalarda 14 binden fazla insan hayatını kaybetti.
Putin, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin hemen öncesinde Minsk anlaşmasını yok sayarak Luhansk ve Donetsk adlı iki Rusya destekli ayrılıkçı bölgeyi bağımsız devletler olarak resmi şekilde tanıdığını duyurdu.
Birliklerini Ukrayna'ya gönderdiğinde ise Putin, NATO'yu Kırım bölgesinde savaş başlatmaya çalışmak ve Rusya'nın "ulusal geleceğini" tehdit etmekle suçladı.
Ukrayna Devlet Başkanı Danışmanı Mikhailo Podolyak, Rusya'nın Ukrayna'da ilerleyemediğini ve önümüzdeki günlerde ateşkes anlaşması için adımlar atılabileceğini ifade etti.
İki taraf da barış müzakerelerinin iyi ilerlediğini belirtiyor. Podolyak, Putin'in taleplerini hafiflettiğini söylüyor.
Rusya lideri, savaşın başlangıcında Ukrayna'nın Kırım'ı Rusya'nın parçası olarak kabul etmesini ve ülkenin doğusunda ayrılıkçıların kontrolündeki Luhansk ve Donetsk bölgelerinin bağımsızlığını tanımasını istiyordu.
Putin'in taleplerine göre Ukrayna'nın aynı zamanda NATO ve AB'ye katılmayacağını garantilemek için anayasasını değiştirmesi gerekiyordu.
Kırım, Luhansk ve Donetsk bölgelerinin geleceği şimdilik belirsizliğini korumaya devam ediyor ancak bu konunun iki ülke arasındaki barış müzakerelerini geciktirmeyebileceği ve daha ileri bir tarihte tekrar gündeme alınabileceği düşünülüyor.
Öte yandan Rusya'nın Ukrayna'da devlet başkanını görevden alıp Belarus'taki gibi bir kukla hükümet yerleştiremeyeceğini kabul etmiş gibi görünüyor.
Uzmanlar Rusya'nın taleplerini hafiflettiği, Ukrayna'nın kendi ordusu ve donanması olan fakat "askerden arındırılmış ve tarafsız" bir ülke olmasını ihtimaller arasında tuttuğunu söylüyor.
Rusya'nın çağdaş siyasetini inceleyen, R. Politik ve Carnegie Moskova Merkezi kurumlarında analist olarak çalışan Tatiana Stanovaya, "Putin çok daha sınırlı bir liste ile yetinmek zorunda kalacak gibi görünüyor" dedi.
Ancak Rusya'nın iyi niyetle hareket etmediğini düşünenler var.
Fransa Dışişleri Bakanı, Moskova'nın barış müzakerelerinden evvel ateşkes ilan etmesinin doğru olacağını ifade ediyor, silah zoruyla bir anlaşmaya varılamayacağını düşünüyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Danışmanı, Ukrayna'nın derhal ateşkes istediği ve Rus birliklerin ülkeden çekilmesini talep ettiğini söylüyor.
Buna ek olarak Ukrayna, ülkeyi koruma altına alacak yasal bir anlaşmanın çizilmesini ve bir grup ülkenin olası saldırılara karşı ittifak olarak Ukrayna'yı savunmasını istiyor.
Uzmanlara göre Batı ülkeleri de bu doğrultuda Rus birliklerinin Ukrayna'dan tamamen çekilmesini istiyor, "Dondurulmuş bir çatışmayı" kabul etmiyor.
Öte yandan Ukrayna da bazı açılardan tutumunu hafifletmiş gibi görünüyor. Zelenskiy, en son açıklamalarında Ukrayna'nın NATO'ya hiçbir zaman katılamayacağını kabullenmek gerektiğini söyledi.
Savaştan önce Zelenskiy sık sık Ukrayna'nın doğusundakli askerleri ziyaret ederdiPutin, Ukrayna ile bir anlaşmaya varmaya çalışıyor olabilir ama son zamanlarda Batı'ya ve özellikle NATO'ya olan nefreti iki katına çıkmış gibi görünüyor.
Putin'e göre Batı'nın tek bir hedefi var, o da Rusya'yı bölmek ve nihayetinde yok etmek.
Savaştan önce Putin NATO'dan birtakım taleplerde bulundu. Doğuya doğru genişlemesini durdurmasını, 1997'den sonra ittifaka üye olan ülkelerdeki birliklerini ve askeri altyapılarını çekmesini ve Rusya sınırları yakınında, yani Orta Avrupa'ya, Doğu Avrupa'ya ve Baltık ülkelerine silah konuşlandırmamasını istedi.
Putin'e göre Batı, 1990'da Sovyetler Birliği'nin çöküşünden hemen önce NATO'nun doğuya genişlemeyeceği sözünü tutmadı.
Avrupa liderleri ise tarihi bir kavşakta olduğumuzu düşünüyor.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Putin'in "Dünya görüşleri doğrultusunda Avrupa'yı ele geçirmek istediğine" inanıyor.
ABD Başkanı Joe Biden Putin'i savaş suçlusu olarak tanımlıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Scholz ise Avrupa kıtasının bir dönüm noktasında olduğunu ifade ediyor.
Savaştan önce Rusya, ABD'nin tüm nükleer silahlarının kendi topraklarının ötesine konuşlandırılmasının yasaklanmasını talep etmişti. ABD bu konuda görüşmeye açık olduğu yanıtını vermişti ancak bu noktada görüşmelerin daha fazla ilerleme ihtimali çok düşük.
Tatiana Stanovaya, dünyanın yeni bir Soğuk Savaş'a ilerlendiğinden endişeli:
"Rusya'nın Batı'ya karşı çok daha askeri ve agresif bir ultimatom ile yaklaşmasına hazırlıklı olmalıyız."
Putin, Ukrayna'yı işgali ardından Batı'nın tepkisi karşısında afalladı.
NATO üyelerinin birliklerini Ukrayna'ya göndermeyeceğini her zaman biliyordu ama Rusya'nın ekonomisini şimdiden perişan eden bunca yaptırımın uygulanacağını tahmin etmiyordu.
AB, ABD, İngiltere ve Kanada Rusya'ya karşı birçok yaptırım kararı açıkladı:
Putin ise Ukrayna ile olası bir barış anlaşmasının bu yaptırımları sonlandırmayacağını bildiği için dikkatini Rusya'daki savaş karşıtlarına çevirdi.
Rusya'da son 20 günde neredeyse 15 bin savaş karşıtı protestocusu tutuklandı ve ülkedeki çoğu bağımsız haber platformu kapatıldı.
Muhalefet liderlerinin de ya ülkeden kaçmak zorunda kaldığı ya da Aleksey Navalni örneğinde olduğu gibi tutuklandığı için ülkede herhangi bir siyasi muhalefet bulunmuyor.
Putin'in kızgınlığı da giderek artıyor gibi görünüyor.
"Rus halkı vatanseverleri hainler ve pisliklerden ayırt edebilir" diyor.