Türkiye’yi 15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce “Orduda hareketlilik var” diye uyaran Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in danışmanı, Rus filozof Prof. Aleksandr Dugin Türkiye'yi "Sürekli saldırı altında olacaksınız, B planınızı yapın" diye uyardı.
"Rusya, ABD'deki seçime müdahale etti" diyen Dugin, ABD'deki seçimde oligarkların Hillary Clinton'u desteklediğini söyledi.
HaberTürk'ten Nalan Koçak'a konuşan Dugin'in açıklamaları şöyle:
- Resmi göreviniz yok. Sizi nasıl tanımlamalıyız? Putin’in danışmanı mı, yoksa stratejistlerinden biri mi?
Önce filozofum. Etki yaratmanın en iyi yolu fikirler. Hükümetle de bu fikirler aracılığıyla bağ kuruyorum.
Rus dış politikasını etkileyenlerden biri olduğunuz söyleniyor.
90’larda ne dediğimle Putin’in göreve geldikten sonra neler yaptığını bir karşılaştırın, benzerliği göreceksiniz. Fikirlerimi aktarmamın değişik yolları var, Putin’le kişisel olarak görüşmek bunlardan biri.
- Independent Gazetesi, “Çok zeki bir filozof. Ancak çılgınlık ve deha arasında” yorumu yapmış. Ne dersiniz?
Başkalarından farklı şeyler söylediğiniz zaman hemen deli yaftasını yapıştırıyorlar. Normallik sıkıcılıksa, deli olarak görülmeyi tercih ederim.
- O zaman Türkiye’den bir benzetmeyi sorayım. Doğu Perinçek’le kıyaslanıyorsunuz...
Ona saygı duyuyorum. Çok zeki bir siyasi. Türkiye’de hak ettiği değeri bulamadı. Türkiye’yi daha önce hep Rusya’nın düşmanı olarak düşünürdüm. Ama Perinçek ve 2000’lerin başında tanıştığım ona yakın askeri elitler fikrimi değiştirdi. Bambaşka bir Türkiye -Kemalist, egemen, NATO’nun maşası olmayan- keşfettim.
- Hâlâ Perinçek’in hak ettiği değeri bulamadığını düşünüyor musunuz?
Perinçek hapse bile atıldı. Darbe gecesi çok netti, şunu söyledi: “Kötü adamlar, iyi adamları yenmeye çalışıyor.” Darbeyle mücadele etti. Tabii ki şimdi daha fazla saygı görüyor. Fikir ayrılıkları var ancak Sayın Erdoğan’a, devletine çok bağlı. Eğer Perinçek’i Türkiye’nin derin devletinin adamı olarak tanımlarsanız, ben de kendi ülkemin vatansever derin devletini temsil ediyorum. (Türkçe söylüyor) Paralel devleti değil.
- Türkiye, Atlantik’le ittifakının sonuna mı geldi?
Kesinlikle evet. Irak’ın işgali ve ABD’yle yaşanan krizin ardından (Tezkere krizinden bahsediyor), Ankara yeni tehlikenin Batı olduğunu anladı. Batı, Türkiye’yi arasına almak istemiyor. ABD, Kürtleri destekleyerek Türk ulus devletine tehdit oluşturuyor. Erdoğan, hem Müslümanlar hem Batı’yla ittifak yaptı. Sonuç? Darbe girişimi... ABD darbeyi, İslamcı ideolojiyi, FETÖ’yü kullanarak organize etti. Davutoğlu’nun Suriye politikası da bir başka örnek. Yine İslamcı ve Batıcı fikirlerin karışımıydı. İşlerin geldiği nokta Erdoğan’a Batı’yla ilişkilerin bittiğini gösterdi.
- “ Rusya, Türkiye’yi NATO’dan uzaklaştırırken, kendi etki alanına sokmaya çalışıyor” diyenler de var.
Putin, Türkiye’yi kendi tarafına çekmeye çalışmıyor. Batı, Türkiye’yi itiyor. Erdoğan’ı darbeyle indirmeye çalıştılar.
- Neden?
Çünkü Erdoğan jet meselesi nedeniyle özür dilemiş ve Rusya’yla ilişkileri onarmıştı. Batı’nın gözünde onlara ihanet etmişti.
- Yani Putin’le yakınlaşma darbenin nedeni miydi?
Hem o hem Erdoğan’ın bağımsız politikaları. Erdoğan ne kadar çok özgür olmak isterse, o kadar çok Batı’nın hedefi oluyor. Eğer Türkiye tek parça kalmak istiyorsa bunu Batı kampının içinde yapamaz. Meclis’e o bombaları Rusya yağdırmadı.
- Jet olayı sonrasında ilişkilerin onarılmasındaki rolünüz konusunda çok şey yazıldı. Sizden dinlemek isterim.
Perinçek’e yakın bazı askerlerden oluşan bir delegasyon, uçağın düşürülmesinden hemen sonra Moskova’ya geldi.
- Aralarında İsmail Hakkı Pekin de vardı...
Evet. Delegasyon, jetin düşürülme emrini Erdoğan’ın vermediğini, hükümet içerisinde Batı yanlısı bir grubun ihanetinin söz konusu olduğunu söyledi. Türk elçi de Rusya’yla iletişim kanalını açmam için benden yardım istedi. Rusya, Türk tarafının söylediği şeyleri araştırdı. Daha sonra martta Ankara’da Erdoğan’a yakın isimlerle görüştüm. Erdoğan’ın Putin’e mektubundan sonra Türkiye’ye gittim. Amacım, “Dikkatli olun. Bu önemli adım, komployu organize edenleri harekete geçirecektir” demekti. Sonra darbe girişimi oldu.
- Putin’i Erdoğan konusunda ikna eden siz miydiniz?
Evet, yardımlarım oldu çünkü savaşın eşiğine gelmiştik! Ama başkanımız öyle ikna edilecek birisi değil. Putin, rasyonel ve realist biri. Eğer bazı konuda deliller varsa, değerlendirir.
- CIA’nın darbe girişimi için 2 milyar dolar harcadığını iddia ediyorsunuz. Neden başarısız oldular?
Türk ordusunu hafife aldılar. Ergenekon ve Balyoz’dan sonra orduda Erdoğan’ı destekleyecek kimsenin kalmadığını düşündüler. Fakat ordudaki Kemalistler Erdoğan’ı destekledi. CIA ayrıca o gece Rusya ve Türkiye arasındaki iletişim kanallarını kesmeye çalıştı.
- Ne yaptılar?
Putin’i Türkiye karşıtı bir pozisyon almaya iknaya çalıştılar. Erdoğan’dan başka bir liderin daha iyi olacağını, iç savaş çıkacağını ve Rusya’nın bu savaşı kendi lehine kullanabileceğini söylediler. CIA Putin’in etrafındaki etkili isimleri organize etti. Fakat Putin ikna olmadı. Çünkü bu Türkiye’nin sonu demekti. Daha önce söyledim, darbe sonrası için Kürtler isyan çıkarma hazırlığı yapmıştı.
- Yeniden böyle bir girişim olur mu?
Bence olmaz. Başka yollar kullanacaklardır çünkü hâlâ yüksek pozisyonlarda CIA’ya bağlı kişiler var ama organize olmaları kolay değil.
- FETÖ’nün miadını doldurduğunu ve ABD’nin yeni bir maşa örgüt bulacağını iddia ediyorsunuz. Ne olabilir?
Pek çok faktörü bir araya getirecekleri bir strateji izleyeceklerini düşünüyorum. Mesela etnik çatışma, ekonomik-sosyal tehditler, siyasi ve askeri elit içerisinde Erdoğan karşıtı huzursuzluk yaratmak. Amerikalılar bütün zayıf noktaları kullanmaya çalışacaktır.
- Zarrab davasını da bu çerçevede değerlendirebilir miyiz?
Kesinlikle bütün ekonomik ilişkileri kullanacaklar. Sürekli saldırı altında olacaksınız. İran’a, Rusya’ya yaptırım uygulanıyor. O kadar eminim ki Türkiye’ye de yaptırım uygulayacaklar. Ekonominizi kurtarmak için B planı yapmalısınız.
- “Trump’ın kampanyasına Rusya yardımı” soruşturması derinleşti. Rusya müdahale etti mi? Trump’ın azil süreci başladı mı?
Evet etti ama Trump lehine değil. Rus oligarklar, Clinton’u destekledi. Amerikalılar, soruşturmayı derinleştirdikçe Rusya’nın Clinton’un kampanyasına destek verdiğini bulacaklar. Kendi kazdıkları kuyuya düştüler. Bence Trump’ı azledemeyecekler. Çünkü iç savaş demek. ABD önümüzdeki 3 yıl paralize. Büyük şans, iyi kullanmalıyız.
Nalan Koçak, Dugin’le Moskova’daki ofisinden Skype aracılığıyla konuştu.
- Elçi Karlov suikastı, jetle başlayan sürecin devamı mıydı?
Kesinlikle. Rusya’nın tepkisi tabii ki bu sefer farklı oldu. Düşünebiliyor musunuz; elçisi öldürülüyor ve Rusya hiçbir şey yapmıyor. Çünkü her şey gayet açıktı. Asıl hedef elçi değil Erdoğan’dı. CIA mı kullandı bilmiyorum ama FETÖ’nün yaptığı açıktı. Erdoğan’a güveniyoruz ve artık Rusya’yı Erdoğan’a karşı provoke etmek kolay değil.
- “Türkiye 2000’lerde Batı’nın tek alternatif olmadığını gördü” dediniz. O süreçte Ergenekon ve Balyoz başladı. Davalar bu kesimi FETÖ eliyle tasfiye etmek için mi organize edildi?
Kesinlikle.
- Adınız iddianamede geçiyordu.
Çünkü Türkiye’de, benim de görüştüğüm, Avrasyacı fraksiyonları hedef alıyorlardı. Rusya’yla ilişkileri kesmek de bir başka amaçlarıydı. Aynı şekilde İran ve Çin’le de... Ergenekon’dan önce sadece Perinçek değil Süleyman Demirel, Rauf Denktaş gibi isimlerle de görüştüm.
- Darbe girişiminde Ankara’daydınız. Bir gece önce, “Türk ordusunda bir hareketlilik” olduğunu Ankara’ya söylediniz. Bilgiyi nereden aldınız?
Bazı şeyleri söylemem doğru olmaz. Ama tabii ki Rus istihbaratı var. Aldığım bilgiyi doğru analiz ettim.
- O gün neler yaşadınız?
Darbe gecesi çok geç saatte Türkiye’den ayrıldım. Esenboğa Havaalanı’ndaydım. Rusya’yla iletişim halindeydim. Beklemek zordu çünkü kimin kazanacağı belli değildi. Beni de takip ettiklerini biliyorum.
- Darbe gerçekleşseydi başınıza ne gelirdi?
Erdoğan ya da Perinçek’in başına ne gelirse, benimkine de o gelirdi.
Söyleşinin tamamı için tıklayın