Rabia Naz'ın ölümü: TBMM Komisyon raporunda hangi tespit ve öneriler yer alıyor?

Rabia Naz'ın ölümü: TBMM Komisyon raporunda hangi tespit ve öneriler yer alıyor?

Ayşe Sayın

Giresun'un Eynesil ilçesinde 13 Nisan 2018'de evinin önünde yaralı bulunan ve daha sonra yaşamını yitiren Rabia Naz Vatan ve diğer şüpheli çocuk ölümlerini araştırmak üzere kurulan TBMM Araştırma Komisyonu, raporunu tamamlayarak, Meclis Başkanlığı'na sundu.

CHP ve HDP'li üyelerin muhalefet şerhi koyduğu komisyon raporunda, Rabia Naz Vatan'ın kesin ölüm nedeni veya ihtimallere ilişkin tespitlere yer almazken, soruşturma sürecine ilişkin çok sayıda ihmal, özensizlik ve eksiklikler sıralandı.

Olayın ardından, olay mahalline birçok kişinin girdiği ve bu nedenle "delillerin kaybolmuş olabileceği" değerlendirmesine yer verilen raporda, Rabia Naz'ın otopsisinde de eksiklikler bulunduğu ifade edildi.

Olası nedenler çıkarıldı, ihmal ve eksiklikler raporda yer aldı

Taslakta Rabia Naz'ın vefatına ilişkin "olası nedenleri" sıralayan bölüm Meclis Başkanlığı'na sunulan raporda yer almadı.

Raporda Rabia Naz Vatan'ın ölüm nedenine ilişkin, "soruşturma süreci devam ettiği" gerekçesiyle kesin bir tespite yer verilmezken, soruşturma sürecindeki eksiklik ve özensizliklerle ilgili saptamalarda bulunuldu.

Raporda, olay yeri incelemesi yapan kolluk ekiplerinin ve savcılığın olayın tüm yönleriyle incelenmesi konusunda gerekli özeni göstermediği, olay mahalli olan Vatan Apartmanı'nın çatısına ilk çıkan görevlilerin kamera kaydı tutmadığına vurgu yapıldı.

"Rabia Naz'ın ayakkabısını delil torbasına koymaması nedeniyle, ayakkabı altındaki beyaz tozlar ile çatıdaki çimentonun eşleştirilemediği, Rabia Naz'ı ilk gören kişi olan Mürsel Küçükal'ın soruşturma süreci içerisinde verdiği ifadelerde tutarsızlıklar ve tenakuzların görüldüğü" belirtilen raporda, diğer ihmaller ise şöyle sıralandı:

"Deliller kaybolmuş olabilir, otopside eksikler var"

"Olay mahalli olan binaya ve Rabia Naz'ın düştüğü iddia edilen fındıklık alana ve evin ön cephesine olaydan sonra birçok vatandaşın girip çıktığı ve bu sebeple delil olabilecek izlerin kaybolmuş olabileceği, Görele Devlet Hastanesinin kamera kayıtlarının incelenmediği, Rabia Naz'a ait bir çorabın kaybolduğu, otopsi işleminde bazı eksikliklerin olduğu (Rabia Naz'a hastane ortamında olunmasına karşın otopsi esnasında röntgen filmi çekilmemesi), Rabia Naz Vatan'a ait kıyafet, çanta, ayakkabı gibi delillerin, gerekli şekilde saklanması, sınıflandırılması ve tutanak altına alınması işlemlerinde hatalar yapıldığı, Eynesil Emniyet yetkililerinin talep ve ısrarına rağmen adli delillerin görevli Cumhuriyet Savcısı tarafından kriminolojik incelemeye zamanında gönderilmediği, Rabia Naz Vatan'ın olay günü evine gitmek için kullandığı yürüyüş güzergâhı ile olay yeri ve hastane ile ambulans gibi olayın aydınlatılmasına katkı sağlayacak mevki ve vasıtalara ilişkin kamera kayıtlarının zamanında alınmadığı, götürüldüğü hastanedeki çalışanların; yapılan işlemlerin raporlanması, tutanak altına alınması ve delil niteliği taşıyabilecek materyallerin saklanması noktasında gerekli özen ve hassasiyeti göstermediği, hastanede görevli doktorların henüz kesin bir kanıya ulaşmadan olay üzerine tahminlerinden oluşan değerlendirmelerinin müteveffanın yakınları ve diğer ilgili ilgisiz üçüncü kişilerce duyulduğu ve bu duyumlar ekseninde süreci yanlış etkileyebilecek makul veya akıldışı algıların oluşmasına yol açacak yorumların yapıldığı, Sosyal medyada ve basında olaya ilişkin doğru bilgi sahibi olmadan yapılan yorumların soruşturmaya ve halen devam eden tanık beyanı alma sürecine zarar verdiği değerlendirilmiştir."

Olayın Türkiye gündemine yansımasının ardından Görele Cumhuriyet Başsavcılığı'nca daha geniş kapsamlı bir soruşturma başlatıldığı belirtilen raporda, "Ne var ki bu ikinci soruşturmanın yapılma zamanı olay anındaki pek çok delilin değerlendirilmesini mümkün kılmamıştır" değerlendirmesi yapıldı.

https://www.youtube.com/watch?v=RZ9mvU6ciDo&feature=youtu.be

"Soruşturmaya müdahaleyi doğrulayacak bilgi yok"

Raporda, Rabia Naz Vatan'ın ölümüne ilişkin soruşturmaya "müdahale edildiği" iddiası ayrı başlık altında ele alındı.

Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan'ın, 13 Şubat 2019'da CİMER'e yaptığı başvuruda, "Rabia Naz Vatan'ın vefatı soruşturmasında bazı kişilerin siyasi güç ve makamlarını kullanarak olayı örtbas etmeye çalıştıkları ve bu süreçte Giresun Emniyet Müdürlüğüne ve Cumhuriyet Savcısına baskı yapıldığı" iddiasında bulunulduğu anımsatıldı.

Şaban Vatan'ın komisyona yaptığı açıklamalarda da benzer şüpheleri dile getirdiği kaydedilen raporda, bu iddiaları doğrulayacak bilgiye ulaşılamadığı ifade edildi:

"Rabia Naz Vatan'ın ölümünün aydınlatılması, olayda varsa kusur ve kastı olan başkaca kişi ya da kişilerin açığa çıkarılması amacıyla yürütülen soruşturmaya müdahale edilerek maddi gerçeğin ortaya konulmasını engellemeye yönelik soruşturmayı yürütmekle görevli kurum ve kişilere herhangi bir makam, mevki, merci veya kişi tarafından kabulü mümkün olamayan emir veya talimat verme ya da tavsiye ve telkinde bulunma anlamına gelebilecek bir söz, davranış veya benzeri bir eylem olup olmadığı hususu komisyonca dinlenilen başta olayı soruşturmakla yetkili Giresun Cumhuriyet Başsavcısı, o tarihte Eynesil Emniyet Müdürlüğünde görevli emniyet amiri ve kolluk görevlileri ile sonradan görevlendirilen Giresun Emniyet Müdürlüğünde çalışan polis memurlarınca doğrulanmamıştır.

"Dinlenilen kişiler, incelenen soruşturma dosyası, elde edilen diğer bilgi ve belgeler kapsamında meydana gelen olay sonrası bir kısım kişi veya kişilerce olayın tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını engellemek amacıyla soruşturma makamlarına müdahalede bulunulduğuna veya delillerin karartıldığına yönelik iddiaları destekleyici herhangi bir somut bulguya rastlanılmamıştır."

"112/155 çağrı kayıtları 10 yıl saklanmalı"

Raporun "sonuç ve öneriler" bölümünde, şüpheli çocuk ölümlerinde olay yeri incelemede karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri ile "kolluk birimlerince dikkate alınması gereken konular ve sorumluluklar"a ilişkin önerilere de yer verildi.

Çocuk ölümlerinin başlangıçta "kaza ve doğal ölüm gibi görünebileceği" kaydedilen raporda, çocuk ölümlerinin incelemesinde azami dikkatin önemine vurgu yapıldı.

Ölümle sonuçlanan vakalarda "psikolojik otopsi yapılması"nın teşvik edilmesi istenirken, "112/155 çağrı kayıtları en az 10 yıl saklanmalıdır. Geciken ölümler genellikle birden fazla suç mahallini içerebilmektedir. Bu sebeple çocuğun ölümünden önce bulunabileceği mekânlar, ambulans ve hastane süreci detaylı şekilde incelenmelidir" önerisine yer verildi.

Raporda yer alan bazı öneriler şöyle:

  • "Kızını dövmeyen dizini döver", "dayak cennetten çıkmadır", "öğretmenin vurduğu yerde gül biter", "eti senin, kemiği benim" gibi ifadelerle toplumda şiddeti meşrulaştıran söylemlerin kullanımdan kaldırılarak, şiddet kültürünü besleyecek ifadelerden kaçınılması gerekmektedir.
  • "Alo 183" hattının tüm sosyal desteklerle ilgilendiği için çocuklara özel hattın kurulmalı, küçük yaştan itibaren müfredat içine yerleştirilerek çocuklarla paylaşılması ihmal ve istismarın engellenmesinde yararlı olacaktır.
  • Yalnızca ekran başındaki çocuk izleyiciyi zararlı etkiden korumaktan öte, çocukların özne konumunda oldukları haberlerde de çocukların temel haklarının korunmasına özen gösterilmelidir. Çocuklarla ilgili trajik olaylara ilişkin haberlerde mağdur çocuklarla röportaja yer verilmemelidir.
  • Şiddet ya da cinsel istismar mağduru çocuklarla ilgili haber yapılırken mağdurun ve ailesinin kimliği gizli tutulmalıdır.
  • Toplumsal şiddet olaylarını haberlere konu ederken, gerilimi artıracak nitelikteki görüntü, yorum ve ifadelerden kaçınılmalıdır.
  • Çocukların kullandığı sosyal medya siteleri ve çocuk oyunları uzman ekipler tarafından incelenmeli ve denetlenmelidir. Uyuşturucu ve çocuk pornografisi açısından sanal alanda gerekli takipler yapılmalıdır.
  • Çocuk istismarı ve ihmali ile akran istismarının çocuğun duygusal gelişimini olumsuz etkileyen sorunlar olduğu gerçeğinden hareketle bu konuda farkındalık sağlanmalı, önlenmesi için eğitim ve bilgilendirme yapılmalıdır.
  • Çocuklara temas eden meslek gruplarına şüpheli çocuk ölümleri ile ilgili risk faktörlerinin anlatılması, ihmal ve istismar şüphesi ile karşılaşıldığında ilgili birimlere ihbar edilmesi gibi hususlarda farkındalık eğitimlerinin verilmelidir.
  • Terk edilmiş metruk binaların yıkımlarının sağlanması, mahalle aralarında devam eden ya da yapımına uzun süre ara verilen inşaat alanlarının etrafının kapatılarak özellikle çocukların bu tür yerlere girmemeleri için gerekli fiziki tedbirlerin alınmasının sağlanması ve denetlenmesi gerekmektedir.
  • Şüpheli ölümlerin önlenmesi için öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden bütünlüklü politikaların hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

CHP ve HDP'den muhalefet şerhi

Komisyon raporuna, CHP ve HDP'li üyeler ise muhalefet şerhi koydu.

Komisyonun CHP'li üyeleri ise ayrı ayrı muhalefet şerhi hazırladı. CHP Giresun Milletvekili Nihat Tığlı ve İzmir Milletvekili Erdan Kılıç muhalefet şerhinde, komisyonun kamuoyunda çokça tartışılan bir çok şüpheli çocuk ölümünü araştırılmadığı eleştirisine yer verdi.

Bazı tanıkların komisyona ifade vermeyi reddetmelerinin yanı sıra, konuyla ilgilenilen gazetecilerin dinlenme taleplerinin komisyon başkanlığı tarafından reddedildiği belirtilen muhalefet şerhinde, komisyonundaki bazı eksikliklere ilişkin tespitlere de yer verildi.

Bu kapsamda Trabzon Adli Tıp'ta yapılan otopside "scopi" cihazı kullanılmaması ve bacaklara kesi atılmaması nedeniyle "kemik kırıklarının yönünün düşme veya trafik kazası konusunda net bir kanıya varılamamasına neden olduğu" ifade edildi.

"İlçenin haleti ruhiyesi bozuldu"

CHP'li Komisyon Üyesi Jale Nur Süllü de muhalefet şerhinde, son yıllarda adli soruşturmalarda suçun bazı kamu görevlilerine yüklenerek, gerçek sorumlulardan hesap sorulamadığına vurgu yaparak, Rabia Naz soruşturmasında da benzer endişelerin söz konusu olduğunu ifade etti. Rabia Naz dosyasının "karmaşık ve çözülemeyen" bir dosyaya dönüştürüldüğüne dikkat çeken Süllü şu görüşlere yer verdi:

"Soruşturmada araştırılanlar, araştırılmayanlar, gecikmeler, sonuçsuz kalışı; iki yıldır çözülemediği düşünüldüğünde, bunda kasıt, baskı aramak da son derece doğal görünmekte, görev kusuru, ihmali, bilinçsizlik, eğitimsizlikle açıklanamayacak düşünceleri akla getirmektedir. (...)Süreçte yaşadıkları çevresine ve ilçeye de yansımış tüm ilçenin halet-i ruhiyesi bozulmuştur. İlçede herkes çekinir hale gelmiştir. Nitekim dinlediğimiz tanık ifadelerinden bu durum açıkça görülmektedir."

Süllü komisyon raporunda yer almayan bazı dikkat çekici eksikliklere ve soru işareti olan unsurlara da yer verdi.

Soruşturmada adı geçmesine karşın aralarında eski Eynesil Belediye Başkanı Coşkun Somuncuoğlu'nun ifadesinin alınmadığına dikkat çeken Süllü, şu tespitlerde bulundu:

  • "Polis memuru Adem Artaç da 27.11.2019 tarihli komisyon dinlemesinde, Çoşkun Somoncuoğlu'nu morgun orda gördüğünü söylüyor. Bu kadar olayın içinde olması anlamlandırılamayan ve o güne kadar hiç dinlenmeyen ilk kez, Komisyon tarafından dinlenen Çoşkun Somuncuoğlu ise tüm iddiaları reddediyor ve hiçbir şekilde morga ve müdahale odasına girdiğini kabul etmiyor. Ancak, hastane kayıtları zamanında alınmadığından ve silindiği söylendiğinden, bu konu açıklığa kavuşturulamıyor.
  • Araştırılmayan bir diğer konu da zamanında alınmayan ve silinen ambulans kayıtlarının geri getirilip getirilemeyeceği ile ilgili soruşturma dosyasında bir bilgi varsa da hastane kayıtları ile ilgili bu bilgiye rastlanılmamıştır.
  • Rabia Naz'ın önden düşmesi ile ilgili keşif yapılmasına karşın, soruşturmanın seyrinin yandaki fındıklığa yönelmesi sonrasında yandan bir keşif yapılmamıştır.
  • Rabia Naz'ın şüpheli ölümünün nasıl gerçekleşmiş olabileceği ile ilgili iddialar konusunda düşme/itilme/atlamanın ve trafik kazasının ayırt edilebilmesi ile ilgili dinlemiş olduğumuz uzmanlar ve bilimsel görüşlerin Komisyon raporunda yer almamasının rapor açısından eksiklik olduğu düşünülmektedir. Komisyon sırasında dinlemiş olduğumuz adli tıp uzmanlarının bu konudaki ayrımına komisyon raporunda yer verilmesi gerekmekteydi."

Kerestecioğlu: Etkin soruşturma yapılmaması yargıya varmayı güçleştirdi

Rapora muhalefet şerhi koyan HDP'li Komisyon Üyesi Filiz Kerestecioğlu da olay yeri inceleme, delillerin toplanması sürecindeki ihmallerin Rabia Naz'ın ölüm nedenine ilişkin kesin yargıya varılmasını engellediğine işaret etti. Olaya ilk müdahil olan ekibin görevini usulüne uygun olarak yerine getirmemesinin, "basit bir zaman kaybı değil, olayın aydınlatılamamasındaki en büyük etmenlerden biri olduğunu" belirten Kerestecioğlu, özetle şu görüşe yer verdi:

  • "Etkin soruşturma yapılmaması, şimdiye kadar ortaya atılan iddialar konusunda da kesin bir yargıya varmayı güçleştirmiştir.
  • Görevli savcı olay yeri incelemesi yapmak için bizzat olay yerine gitmemiş, üstelik kıyafetlerin aileye teslim edilmesi gibi soruşturmanın derinleştirilmesini engelleyecek kararlar alarak, esas sorumluluklarını yerine getirmemiştir.
  • Vefatın düşme nedeniyle gerçekleşmiş olması ihtimali doğrultusunda, olaydan kısa bir süre sonra olay yeri, adli fizik inceleme uzmanları tarafından kapsamlı bir şekilde değerlendirilmemiştir.
  • Rabia Naz'ın kıyafetlerinin delil niteliği göz önünde bulundurulmamış, kıyafetler doğru şekilde kayıt altına alınıp muhafaza edilmemiştir.
  • Hakkındaki iddialara rağmen Coşkun Somuncuoğlu'nun ifadesi alınmamış ve Belediye Başkanı olması hasebiyle bu durum kamuoyunda soruşturmanın tarafsızlığına ilişkin şüphenin doğmasına neden olmuştur.
  • Rabia Naz Vatan'ın üzerindeki talaşlarla uyumlu artıkların bulunduğu boş binada bulunan kadın DNA'sının sahibi tespit edilmemiştir.
  • Olayın hemen akabinde yapılan adli tıp değerlendirmesi gerekli kapsamda yapılmamış, grafi sonuçları, kan tetkikleri, kanama bulguları detaylı bir şekilde kayıt altına alınmamıştır.
  • Adli Tıp Kurumu raporlarında, olay yeri incelemeden itibaren yapılan adli ve tıbbi tetkiklerdeki eksikler tümüyle görmezden gelinmiş, bu nedenle çelişkiler ve eksikler Adli Tıp Kurumu bünyesinde hazırlanan tüm raporlarda tekerrür etmiştir.
  • Soruşturma kapsamında Rabia Naz'ın ailesi tarafından ortaya konulan şüpheler süratli bir biçimde değerlendirilmemiş, aileyle doğru biçimde iş birliği yapılamamış ve şüpheleri giderme yönünde gerekli özen gösterilmemiştir.
  • Soruşturma süreciyle ilgili kamuoyu doğru ve özenli bir şekilde bilgilendirilmemiş, olay üzerindeki şüphelerin giderilmemesi nedeniyle haklı bir öfke duyan Rabia Naz'ın yakınlarının kamuoyuna yönelik açıklamalarının soruşturma konusu yapılması ise, olayın üzerinin kapatılmak istendiği duygusunu kamuoyu nezdinde pekiştirmiştir."