İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Buğra Kavuncu, "Üzülerek görüyoruz ki iktidarın tamamen dış mihraklara bağlayarak sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştığı mevcut ekonomik durum, şayet acil ve radikal bazı tedbirler alınmazsa, ülkemiz tarihindeki en uzun süreli ve en derin ekonomik krizin yaşanmasına sebep olacaktır" uyarısında bulundu.
İyi Parti'de Başkanlık Divanı, kongre sonrası ilk toplantısını yaptı. Toplantının ardından Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Buğra Kavuncu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Türkiye ekonomisinin son derece kırılgan hale geldiğini söyleyen Buğra Kavuncu, şöyle dedi:
"Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle ülkemiz ekonomisi son derece kırılgan bir hale gelmiştir. Bu gerçek artık saklanamamaktadır. Ekonomideki kırılganlığı sadece dış mihraklara bağlamak; sorunların kaynağına inmemek ve daha da büyümelerine sebep olmak demektir. Türkiye, stratejik konumu nedeniyle her zaman önemli bir ülke olmuştur ve gelecekte de önemli bir ülke olmaya devam edecektir. Dış mihraklar da her zaman var olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Tüketen değil üreten, israf eden değil tasarruf eden, betonlaşmayla değil sanayileşme ile büyüyen, insan kaynağını iyi eğiten ve liyakate göre değerlendiren, güçlü kurumlara sahip hiçbir ülke ekonomisi dışarıdan gelecek tehditlerden etkilenmez. Diğer taraftan; borçlu, her anlamda dışa bağımlı, üretmeye değil tüketmeye alıştırılmış, tarımda bile kendine yetemeyen bir ekonomi ise dış mihrakların etkisinden kaçamaz. Dış mihrakların, özellikle ekonomi alanında işini kolaylaştıran en elverişli yönetimler, tek adam yönetimleridir. Kuvvetler ayrılığının olmadığı, güçlü parlamentoya sahip olmayan ve kurumları işlevsiz hale getirilmiş ülkeler, dış etkilerden en çok etkilenen ülkelerdir."
24 Haziran itibarıyla Türkiye'de sistemin değiştiğini ve tüm yetkinin tek kişide toplandığını öne süren Kavuncu, şunları kaydetti: "Parlamento adeta etkisiz hale gelmiştir. Ekonomide şu anda yaşamakta olduğumuz sıkıntılar, her türlü sorunu çözeceği vaadiyle halkımıza kabul ettirilen bu yeni yönetim sistemin bir sonucudur. Üzülerek görüyoruz ki, iktidarın tamamen dış mihraklara bağlayarak sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştığı mevcut ekonomik durum, şayet acil ve radikal bazı tedbirler alınmazsa, ülkemiz tarihindeki en uzun süreli ve en derin ekonomik krizin yaşanmasına sebep olacaktır. Uzun zamandır uygulanan yanlış ekonomik politikalar sebebiyle özel sektörün sırtında birikmiş olan muazzam döviz borcu, korkarız ki, önce devlete yıkılacak, sonra da bu borcun tamamı artan fiyatlar, düşen gelirler, kaybedilen işler ve yükselen vergiler vasıtasıyla vatandaşımıza ödettirilecektir. Yanlış ekonomi politikaları ile bu borçların birikmesine sebep olanlar ise ne yazık ki hiçbir bedel ödemeyeceklerdir. Umuyoruz ki, daha dün 'IMF'ye borç verdik' palavrasıyla övünenler, yakında ülkemizi yine IMF kapılarına düşürmezler ve IMF'nin yazdığı ağır reçeteleri uygulamaya koymazlar." "Suriye'nin İdlib'i kuşatması ile tehdit en üst düzeye çıktı"
İdlib'in Türkiye açısından yarattığı riskler ve Astana sürecinin aksaklıkları konusunda İyi Parti'nin iktidarı aylardan beri uyardığını kaydeden Buğra Kavuncu, şöyle konuştu: "Suriye ordusunun İdlib'i kuşatması ile Türkiye'nin maruz kaldığı tehdit en üst düzeye çıkmıştır. Esad rejimi, Astana mutabakatına aykırı şekilde İdlip dışındaki çatışmasızlık bölgelerine saldırmış, El Kaide bağlantılı ve benzeri gruplar da dahil tüm muhaliflerin İdlib'e göç etmesini sağlamıştır. Nüfusu 3,5 milyona ulaşan İdlib'e askeri harekât yapılması büyük bir insani faciaya yol açacak, yeni ve büyük bir göç dalgasının ülkemize yönelmesine sebep olacaktır. Muhtemel askeri harekât, TSK'nın 12 ayrı noktada 'Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü' olarak görev yaptığı bir bölgede gerçekleştirilecek ve Hatay vilayetimiz sınırlarına doğru, aralarında terör örgütü mensuplarının da bulunduğu, henüz çapı tam olarak kestirilemeyen büyük bir göç dalgasına yol açacaktır. Bu durumda sınırlarımızın güvenliği ağır tehdit altına girecektir. Bu çok ciddi bir ulusal güvenlik riskidir. AKP iktidarının yanlış politikaları yeni bir felaket senaryosunu kapımızın önüne getirmiştir. İdlib operasyonunun sonuçları bunlarla da sınırlı kalmayacak, Türkiye'nin Suriye sahasında siyasi olarak çok zor duruma düşmesine de neden olacaktır. Bütün bu sıkıntıların ve sınamaların yanında dış politikamız, ekonomik güçlüklerden de ziyadesiyle etkilenmektedir. Yıl başından bu yana Dışişleri Bakanlığı'nın bütçesi, tasarruf tedbirleriyle iki kez törpülenmiş; Bakanlık, uzmanlık gerektiren toplantılara Ankara'dan temsilci gönderemez duruma düşmüştür. Tüm bu gelişmeler, Türkiye'yi dışarı da sıkıntıya sokmakta ve yalnızlığa sürüklemektedir. Türkiye'nin böyle ağır bir tehdit altına girmesinin tek nedeni iktidarın başından beri uyguladığı yanlış Suriye politikası ve süreç boyunca göstermiş olduğu yetersizliktir."
İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Buğra Kavuncu, af tartışmalarına yönelik kendisine yöneltilen soruya ise şöyle cevap verdi: "Şimdi kanun önümüze gelsin, bütün detaylar önümüze gelsin o zaman tartışırız. Söylediğiniz gibi birçok soru işareti var. Af kapsamına kimlerin girmeyeceği vurgulanıyor, fakat kimlerin gireceğinin dillendirilmesi, söylenmesi, kamuoyunun bu konuya nasıl yaklaştığı alakayla tepkiyi görmek açısından çok daha önemli. Uyuşturucu kaçakçılarından tutun da, mafya liderlerine kadar bu af kimleri kapsayacak? Bunun yanında tartışılan başka bir yöntem de var. İşte kısmi af deniliyor. İnfaz sürelerinin kısalmasıyla alakalı. Tüm bunları görmeden bizim bu konuyla ilgili net bir yorum yapmamız şu aşamada mümkün değil. Kanun önümüze gelsin, detayları görelim, ondan sonra gerekli açıklamayı yaparız."