Radikal'de sürpriz ayrılık

Radikal'de sürpriz ayrılık

T24- Radikal gazetesine yıllarını veren deneyimli gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, bugün "Veda mı denir buna şimdi?" başlıklı bir yazı kaleme alarak gazeteden ayrıldığını duyurdu.

 

Mavioğlu, artık görsel medyada çalışacağını belirterek yeni adresini de verdi.

 

Ahmet Şık'ın tutuklanmasının ardından polis Radikal Gazetesi'nde de arama yapmış, Ertuğrul Mavioğlu'nun bilgisayarında bulunan "İmam'ın Ordusu" kitap taslağını silmişti.

 

 

Ertuğrul Mavioğlu'nun bugün (28 Nisan 2011) yayımlanan Radikal'e veda yazısı:

 

 

 

“Yeni bir heyecan arıyorum”

 

Geçen hafta sonu Eyüp Can’ın odasına girip bir çırpıda söyleyiverdim bu cümleyi. Her zamanki naifliği ve sabrıyla dinledi sonuna kadar. Ardından “Sen sahiden kararlısın” dedi. Benim için zor bir konuşmaydı, eminim onun için de kolay olmadı. Anlaşılan, hayatımda on yıldan fazla bir süre boyunca, aklımı, fikrimi, yüreğimi kattığım Radikal’den ayrılmak, pek de ‘zengin kalkışı’na benzemeyecekti.

 

Radikal, sürekli devinen kadrosuyla yıllardır hep genç kalmayı başardı. 1996’da kurulduğundan bu yana da okul oldu, bu mesleği öğrenmek isteyenlere.

 

Şimdi medyada başınızı nereye çevirseniz eski bir Radikalci ile karşılaşma ihtimalinin yüksek oluşu buradan gelir. Dahası, geçen yılın ortalarında, eski ve yeni Radikalciler toplandık ve bu kadar çok oluşumuza şaştık. Kimler gelmiş, kimler geçmişti buncacık zamanda.

 

Kullandığı dilin sadeliği, doğru habere ulaşmak için gösterdiği özen ve ısrar, Radikal’i her zaman diğerlerinden farklı kıldı. Aslında bu farkın kaynaklandığı yerin, hiç de özel bir sihire ihtiyaç duymadığını herkes biliyor. Şimdilerde ayaklar altında çiğnenen vicdan, etik, adalet gibi kavramların, bu okulun tekrar tekrar okunan alfabesi olması gibi çok basit bir formülü var bunun. Ve haddim olarak söylüyorum ki bu formül, Radikalciler için olası bir yangın durumunda, daima ilk kurtarılacaklar listesinin başında gelir.

 

Radikal’in, her gün, yeniden ve yeniden, bıkmadan, yorulmadan, usanmadan, üşenmeden iyi haber peşinde koşturan; güç odaklarınca gizlense de, gerçeğin üzerindeki örtüyü sıyırıp atma cesaretini gösterebilen genç muhabirleri var. “Etleri, butları ne?” diye sormayın. Sakın hakir görmeyin. Onlar olmasa her sabah elinize aldığınız, her sayfasını merakla okuduğunuz bu gazete olmaz. Kimse kıskanmasın ama ben en çok onları sevdim.

 

Onlar açısından kimi kez bir büyük yalanın ortaya çıkarılması, kimi kez gösterilmeyenin görünür kılınması ve her daim hayata dair bütün renklerin sayfalara nakşedilmesinde Radikal iyi bir mecra. Ama benim artık mecraya değil, biraz maceraya ihtiyacım varmış. Rosinante’nin sağrılarını baldırlarımda hissedeli beri, sabahları işyerine geldiğimde, ‘günaydın’ı bırakıp, ‘iyi akşamlar’ demeye başladığıma arkadaşlarım tanıktır; sanki bir an önce akşam olmasını diler gibi...

 

Gelen teklif, beni görsel medyaya taşıyacaktı ki bu, öncesinde duymadığı yeni bir cümle için canını bile vermeye hazır olan bu gazeteciyi kışkırtmaya yetti de arttı. Bu macera teklifi, memleket toprağının üzerindeki en müthiş dayanışma modelini çağrıştıran adıyla, İMC’den gelince, mottosuna baktım. Emek, barış, demokrasi, özgürlük yazmaktaydı ve hayır diyemezdim.

 

Geride bıraktıklarım için üzüldüm elbet. Kuruluşunda yer aldığım, her zaman kıvançla yazdığım, benim ürettiklerimi geçin, asıl olarak bana çok şeyler kattığı için Radikal’i hep iyi anacağım. Tembellik etmezsem eğer, zaman zaman yazacağım; bu gazetenin sayfalarının her daim bana açık olduğunu bilerek.

 

Kalbim, ruhum ve bilincim, hep Radikal’in daha iyi olmasını dileyecek. Ve her iyi haber ürettiğinde, kimsenin bakmadığı yerlere bakarak herkesi atlattığında, haberci refleksiyle biraz kıskansam da, çorbada benim de tuzum olduğunu bilerek sevineceğim.

 

Peki şimdi veda mı denir buna?