Kanser tedavisinde kullanılan radyoterapi (ışın) yöntemine aşırı duyarlılık gösteren hastalar, artık tedavi öncesinde yapılacak kan testiyle belirlenebilecek. Böylece, hasta için uygun tedavi yöntemine karar verilebilecek ve yan etkilere bağlı olumsuzluklar engellenebilecek. Kanserin erken belirtilerini ciddiye alınÇürük dişler kanser riskini artırıyorLozan Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü'nde görev yapan ve araştırmanın başkanlığını yürüten Prof. Dr. Mahmut Özşahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, radyoterapinin, radyasyonun dozunun ayarlanarak kanser hücrelerini öldürmede kullanılan etkili bir yöntem olduğunu söyledi. Radyoterapinin, cerrahi müdahaleden önce kanserli bir tümörün küçültülmesi, cerrahi müdahaleden sonra geriye kalan hücrelerin büyümesinin durdurulması veya anti-kanser ilaçlar ile ölümcül durumda olan tümörün ortadan kaldırılması için kullanılabildiğini anlatan Özşahin, yöntemin dünya genelinde her 100 hastadan 60'ına uygulandığını kaydetti. "Yan etkiler organ kaybına neden olabiliyor" Özşahin, radyoterapinin kanser hastalarının tedavisinde çok etkili bir yöntem olmasına rağmen, hastanın radyoterapiye duyarlı olması halinde yan etkilerin görülebildiğine dikkati çekerek, "Yan etkiler, tıbbi tedavinin yanlış olmasından ya da fazla doz verilmesinden değil, genetik olarak radyasyona duyarlılığın daha çok olmasından kaynaklanmaktadır" dedi. Yan etkilerin ışınlanan bölgeye ve organa göre değişiklik gösterdiğini belirten Özşahin, şunları kaydetti: "Radyoterapi ile tedavi edilen hastaların yaklaşık yüzde 5'inde hastanın radyasyona duyarlı olmasından dolayı ciddi yan etkiler görülebiliyor. Bu da hastanın iyileşme sürecini ve hekimin tedavideki başarısını olumsuz etkiliyor. Örneğin prostat kanserinde kalça bölgesine (pelvis) radyoterapi uygulandığında, komşu organ makatta (rektum) iltihap ve kanama görülebiliyor, meme kanserinde meme fibrozu (sertleşmesi), beyin tümörlerinde ise dokuların ölmesi gibi etkilerle karşılaşılabiliyor. Duyarlı hastalarda görülebilen yan etkilerin yüzde 3-4'ü de organ kaybına neden olabilen ve cerrahi müdahale gerektiren etkileri oluşturuyor." "Tedavi öncesinde duyarlılık belirlenmeli" Özşahin, kanser hastalarının radyasyon tedavisine başlanmadan önce genetik olarak duyarlılıklarının olup olmadığının belirlenmesinin çok önemli olduğunu, tedavinin buna göre belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: "Erken evre prostat kanseri gibi bazı kanser türlerinde uygulanan cerrahi ve radyoterapi tedavi yöntemlerinin her ikisinde de aynı sonucu elde ediyoruz. İki tedavinin olası yan etkilerini de anlatıyor, tercihi hastaya bırakıyoruz. Bunu yaparken hangi hastanın radyoterapiye duyarlı olduğunu bilmediğimiz için buna bağlı görülebilecek olumsuzlukları önceden belirleyemiyoruz. Oysa, radyoterapiyle kötü duruma girebilecek hastalar önceden tespit edilirse hem hasta olumsuzluklar yaşamayacak hem de hekimin işi daha kolay olacak. Tedavi sonrasında, hastanın asıl sorununun dışında yan etkilerin de ortadan kaldırılması için çalışılmayacak. Hasta uzun süre hastanede kalmak zorunda olmayacak. Tedavi maliyeti artmayacak." "Duyarlılık artık kan testiyle mümkün" Özşahin, yaklaşık 10 yıldır genetik olarak radyasyona duyarlılığı belirleyebilecek bir test üzerinde çalıştıklarını belirterek, araştırma kapsamında kanser hastalarından kan örnekleri aldıklarını söyledi. Hastaların kanlarındaki hücrelerden akyuvarları ayırdıklarını ve bunların içindeki CD4 ve CD8 T lenfositlerine belli dozlarda ışın verdiklerini anlatan Özşahin, testin gelişim aşamalarını şöyle anlattı: "Bu aşamadan sonra, hastaların akyuvarlarının ve akyuvar alt gruplarının, verilen ışın sonrasında hücrenin kendi kendini öldürmesi anlamına gelen 'apoptoz' miktarına bakarak radyasyon sonrasında oluşan hasarı tespit ettik. Hücrenin kendini öldürmesini bekledik, çünkü bu iyi bir şey. Işınla hücrenin DNA'sına zarar veriyoruz. Hücre, eğer DNA'sına verilen zararı görürse kendini öldürmeye karar veriyor, yerine başka hücre geliyor ve doku yapılan hasardan etkilenmiyor. Ama eğer hücre zarar görmez ve yaşamaya devam ederse hasar artıyor ve bir süre sonra da ortaya çok fazla yan etki çıkıyor." "Çalışmalarımız tamamlandı" Özşahin, testin, deneklerde ve tedavi altındaki kanser hastalarında uygulandığını da ifade ederek, şunları kaydetti: "Radyoterapiye başlanmadan önce 400 hastadan kan örnekleri aldık, testi uyguladık ve sonuçları sakladık. Sonuçlar, tedavi sonrasında incelenmek üzere saklı tutuldu. Sonra bu hastaları, en az 2 sene boyunca izledik ve yan etkilerini kayıt altına aldık. Daha sonra da görülen yan etkilerle radyoterapiye başlanmadan önce yapılan testlerin sonuçlarını eşleştirerek testin doğruluğuna baktık. Testle, radyoterapi uygulandığında her 100 hastadan 20'sinde yan etki görülebileceğini ve bunların da 5'inde ciddi etkilerin beklendiğini tespit ettik. Bu çok önemli bir sonuç; çünkü tedavi görecek hastalar içinde yan etki görülme riski olmayan 80 hastayı belirleyebiliyorsunuz. Diğer 20'si için de daha farklı tedavilere yönelebiliyorsunuz. Böylece, tedavide başarısı şansını yükseltebiliyorsunuz." Testin deneysel çalışmalarının tamamlanarak uygulamaya hazır hale geldiğinin müjdesini veren Özşahin, "Birçok hastanede kullanılmasını bekliyoruz. Bu testin maliyeti Türkiye için bir hasta için 100-150 YTL civarında olacaktır" dedi.