Uluslararası Medikal Kurtarma Ekipleri Derneği’nin raporuna göre, her 5 sağlık çalışanından 4’ü kendisini mutsuz hissediyor. Sağlık çalışanlarının yarısından fazlası ise baskı altında olduğunu belirtiyor
BirGün'den İsmail Arı'nın haberine göre, Uluslararası Medikal Kurtarma Ekipleri Derneği’nin (UMKE-DER) hazırladığı ‘Covid-19 Salgınında Sağlık Çalışanlarının Psikososyal Durum Değerlendirmesi’ Raporu’nda dikkat çeken tespitler yer aldı. Rapora göre her 5 sağlık çalışanından 4’ü günlük işlerinden zevk almıyor ve kendisini mutsuz hissediyor. Raporda sağlık çalışanlarının yarısından fazlasının kendisini baskı altında hissettiğine ve endişelerden dolayı uykusuzluk çektiğine de vurgu yapıldı.
Ülke genelindeki sağlık çalışanları ile yapılan anket sonrası hazırlanan raporda, şu ifadeler yer aldı:
“Sağlık çalışanı ve destek personelinin geneline bakıldığında, en yaygın beş zorluğun sırasıyla, ‘sürecin belirsizliğinin yarattığı kaygı, evde steril ortam yaratma çabası ve kendini yakınlarına dokunma konusunda baskılama, insanların tedbir almadığını düşünerek öfke ve umutsuzluk duyma, yakın çevreye bulaştırma korkusu ile ekip arkadaşlarının kopması veya hasta olmasıyla ilgili haberler duyma olduğu görülmüştür.”
Rapora göre, katılımcıların yarıya yakını, insanların kendilerini görünce tedirgin olduklarını belirtiyor. Raporda, “Ankete verilen yanıtlar, meslekler bazında incelendiğinde de özellikle sağlık çalışanlarına şiddet uygulanılacağından duyulan endişe katılımcıların geneline kıyasla doktorlar, uzman doktorlar ve hemşirelerde çok daha yüksek orada görülüyor” denildi.
“Zor ve baskı altında hissetme, endişelerden dolayı uykusuzluk çekme ve sorunlarla uğraşamama gibi durumların da çalışmaya katılan sağlık çalışanlarının yarısından fazlasında mevcut olduğu görülmüştür” ifadelerinin yer aldığı rapordaki tespitler şöyle:
► Depresif belirtiler olarak adlandırılabilecek durumlar, sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu belirsizlik ve yoğun umutsuzluk duygularının varlığıyla birlikte değerlendirildiğinde beklenen tepkilerdir. Ancak bunların uzun sürmesi, çalışanların hem iş yaşantılarında hem de kişisel hayatlarında işlevselliklerinin azalmasına yol açabilecek bir potansiyel de barındırmaktadır.
► Zorlukları halledemeyecek gibi hissetme ve kendine güveni kaybetme yaklaşık her beş kişiden ikisinde, karar vermede güçlük ile yapılan işe dikkati verememe de yaklaşık her üç kişiden birinde gözlenmiştir.
► En olumlu görülen durumlarsa, özellikle kendilerine duyulan ihtiyacın artmasıyla birlikte işlerine toplum tarafından da daha çok anlam yüklenen sağlık çalışanlarının kendini değersiz görme ve işe yaramadığını düşünme oranlarının görece düşük olmasıdır.
Koronavirüs nedeniyle ölen ilk sağlık çalışanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nun adının verildiği Okmeydanı’ndaki hastanede virüsle savaş ilk kez görüntülendi. Yoğun bakım ünitesinde hastalara bakan sağlık çalışanları yaşadıklarını anlattı. 1 aydır çalıştığı yoğun bakımda yaşadıklarından bahseden Dr. Gaye Şensöz, “1 ayı geçti yoğun bakımımız açılalı. Bizim için zor olan bir şey var, hepimizin evde aileleri var. Ben şahsen annemle yaşıyorum ve 55 yaşında. Kendisi eczacı çok şükür, ev ayırmak gibi bir durumumuz kalmadı ama inanın hepimizin ağlayarak geldiği, ağlayarak gittiği oluyor. Ben buradan eve çok defa ağlayarak gittiğimi biliyorum. Özellikle kaybettiğimiz, durumu kötüleşen hastalarımız için” dedi.
Dr. Gaye Şensöz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hasta yakınlarıyla konuşurken bile bazen böyle bir şey düğümleniyor boğazımda. O kadar zorlanıyorum ki hasta yakınlarına bilgi verirken. Özellikle kaybettiğimiz ve durumu kötüye giden hastalarımızda. Gerçekten hepimiz için zor bir süreç. Hem hasta, hem hasta yakınları, hem burada çalışan herkes. Gittikçe daha da aile gibi oluyoruz zaten. Herkesin birbirine olan bağlılığı artıyor. Tüm sağlık çalışanlarına kolay gelsin ve inşallah bu süreci atlatırız diyorum.”