Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, "milletin çoğunluğunun desteğiyle ve Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük liderliğiyle FETÖ'yü kendilerinin bitirdiğini" öne sürdü. "FETÖ'nün bitmesine tüm ulusalcıların toplamından fazla tek başına Cem Küçük etki etmiştir" görüşünü dile getiren Kütahyalı, "Ergenekon ve Balyoz sanıklarının çıkması gerektiğine toplumu ikna eden de biziz. O sayede çıkabildiler yoksa çıkamazlardı. Kendi mücadeleleriyle değil Erdoğan'ın önderliğinde bizim mücadelemizle çıktılar" ifadesini kullandı.
2011 yılında firari savcı Zekeriya Öz'ün heykelinin dikilmesini isteyen Kütahyalı, 2007 yılında da şu ifadeleri kullanmıştı:
"Hem Zekeriya Öz, hem de Ali Fuat Yılmazer hem de bu süreçte ismi çok anılmayan diğer kahramanlar 2007’den itibaren büyük, çok büyük, çok çok çok büyük bir işe giriştiler. Öz ve Yılmazer konumları dolayısıyla da 'işin başı' olarak görülen ve en çok saldırılan iki isimdi"
Kütahyalı'nın bu açıklamaları geçen sene (10 Eylül 2016) CNN Türk'te yayınlanan "Ne oluyor" programında yeniden gündeme geldi. Kütahyalı'nın eşi ve Milliyet yazarı Nagehan Alçı, gazeteci İsmail Saymaz'ın "Size hangi Kemalist Bank Asya'dan kredi çekin dedi?" sorusuna "Evet Bank Asya'dan kredi çektik, yanlış yaptık" yanıtını verdi. Saymaz ise Alçı'ya "Eşiniz Zekeriya Öz'ün heykelini dikecekti, götürün evinize koyun " dedi.
Rasim Ozan Kütahyalı'nın "Hollanda’nın ve vesayetçilerin şizofrenisi" başlığıyla yayımlanan (13 Mart 2017) yazısı şöyle:
Bazen normal sanılan insanlar bazen de devletler şizofreni hastalığına yenik düşebiliyor.
Kendini Napolyon Bonaparte zannedip tuhaf kıyafetler giyerek akıl hastanesinde gezen bir deliden farkı kalmıyor bazı devletlerin...
*** İşte Hollanda devletinin şu anki durumu tam olarak bu delinin halidir. Hollanda delirmiştir. Hollanda her zaman çok savunduğu liberal değerleri paramparça ederek, zorbalıkla Türkiye'nin burnunu sürteceğini sanıyor. Çok uzakta kalan kendi sömürgeci geçmişindeki gibi hunhar hareket ediyor. Ama artık öyle bir dünya yok. O şizofren delinin Napolyon olmadığı gerçeği gibi Hollanda da artık sömürgeleri olan ve Türkiye gibi büyük bir ülkeye ayar verebilme gücüne sahip o kolonyal devlet değil. Küçük ve basit bir ülke. Bir devlet bedel ödeyecekse daha ağırını ödeyen Hollanda olur. Umarım bunu anlayıp Hollanda seçimleri sonrası şizofreniden kurtularak normalleşirler... *** Bunun yanında umarım ülkemizdeki 27 Mayıs artıkları da hâlâ kendilerini bu toplumda güçlü ve itibarlı sanmak gibi şizofrenik hasta hallerinden kurtulurlar. Aslında bu 27 Mayıs artıkları bir ara normalleşmiş ve toplumun büyük çoğunluğu tarafından nefret edildiklerini kabullenmişlerdi. 27 Mayıs'ı büyük devrim diye anıp o dönemin Harbiyelisi olmakla gurur duyan Çetin Doğan 2011 seçimlerine girmiş ve büyük gürültüye rağmen yalnızca 9 bin oy alınca "Milletten ağır şaplak yedik" diye çok gerçekçi bir açıklama yapmıştı... *** Toplumdaki vesayetçi ufak azınlığın üç-beş alkışını toplumun çoğunluğu zannedip havaya giren bazı salak 27 Mayıs'çıların -eğer hâlâ realist tavrı değişmemişse- Çetin Paşa ile konuşmasında yarar var. Tüm Balyoz sanıklarının toplamından fazla tek başına toplumda şöhreti olan yüksek profilli Çetin Doğan'ın bile durumu bu oldu. Siz düşük profil konvoycular seçime girin 900 oy bile alamazsınız. Hele o çakma Rambo tam bir şizofren. Kendini Türk milleti ve Türk ordusu nezdinde itibarlı zannediyor. Kendini Napolyon zanneden deliden farksız. Benim "5'iniz birden gelin karşıma çıkın" lafıma "Tek başıma tüm TSK ile baş edebilirim demek istiyor" diye cevap veriyor. Yahu siz TSK mısınız? Haddinizi bilin. Hele sen şizofren kardeşim, senin tüm TSK tesislerine girişin yasak. Hadi git bakayım Harbiye orduevine ve kartınla oraya girmeye çalış bak seni nasıl kovuyorlar o kapıdan. Yalan mı? TSK ve milletin büyük çoğunluğu nezdinde itibarı olmayan ve bir generalimizin tabiriyle askerlik şerefinden yoksun bir adamsın. O tesislere komutanlarına ve hele Genelkurmay Başkanı'na aşağılık hakaretler eden şerefsiz subaylar giremez. Ne haddinize sizin TSK'yı temsil etmek? Şizofreni hastalığı işte tam olarak bu... *** 2013-16 arası Fetullahçılar da şimdiki 27 Mayısçılar gibi şizofreni hastalığına kapılmıştı. Kendilerini çok güçlü sanıyorlardı. Onların inine gireceğimizi ve analarından doğduğuna pişman edeceğimizi defalarca söyledik. Milletin çoğunluğunun desteğiyle ve Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük liderliğiyle FETÖ'yü bizler bitirdik. FETÖ'nün bitmesine tüm ulusalcıların toplamından fazla tek başına Cem Küçük etki etmiştir. Sizin anlayacağınız tabirle tek kişilik ordu gibi FETÖ'yü dağıtmıştır. Gerçek Rambo Cem, çakma Rambo bu şizofren komandodur. Ergenekon ve Balyoz sanıklarının çıkması gerektiğine toplumu ikna eden de biziz. O sayede çıkabildiler yoksa çıkamazlardı. Kendi mücadeleleriyle değil Erdoğan'ın önderliğinde bizim mücadelemizle çıktılar. Ama hapisten çıktıktan sonra Ahmet Zeki Üçok gibi istisna değerli isimler hariç FETÖ'yü yok etme mücadelesine adamakıllı destek vermediler. Tavuk gibi korktular ve kümeslerine çekildiler. Ortaya pek çıkmadılar. Hatta o süreçte korkudan FETÖ medyasına yalakaca röportaj verenler oldu bunlardan. 15 Temmuz sonrası FETÖ bittikten sonra ise bitleri kanlandı ve haysiyetsizce rol kapmaya çalışıyorlar. Bunun bedelini milletin çoğunluğu 16 Nisan sonrası elbette ödetecek...