Referandum gündemi semt pazarlarına nasıl yansıyor?

İstanbul-Kadıköy'deki ünlü Salı Pazarı'nın girişinde, "Evet" ve "Hayır" kampanyalarının şarkıları, Kadıköy ahalisinin alışveriş telaşına karışıyor.

Anayasa referandumunun belirsizliği havada asılı olsa da pazar, günlük hayatın akışına kapılmış gibi.

Esnaf ve müşterilerin çoğu referandum süreciyle ilgili konuşmak ya da isim vermek istemiyor.

Bazıları, 'başlarına bir şey geleceği korkusu' taşıdıklarını vurguluyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Şubat ayında yıllık enflasyon yüzde 10,13'e yükselerek son 5 yılda ilk kez çift haneye ulaşmış durumda.

Tezgahtarlar arasında işlerin kötüleştiğinden yakınan da, ekonominin durumundan memnun olan da var.

Cüzdan satan Abidin Deniz tezgahının arkasından, "Almıyorsanız da alıyormuş gibi yapın, kalabalık olsun" diye bağırıyor.

İşlerinin nasıl olduğunu sorduğumda, "Bu kış çok zayıftı. Gidişat kötü. Laleli Türkiye'nin damar noktasıdır, baktım 22 dükkan kiralıktı. İnsanların yarısı evet çıkarsa iyi olur, yarısı kötü olur diyor. Hangisi hayırlıysa o olsun" diye yanıt veriyor.

Yakınımda bir genç kadın, kendi tekstil mağazası için kumaş bakıyor, "İşler iyi, herkesin parası var, boşuna konuşmasınlar" diyor. İsmini vermek istemeyen kadın, siyasetle ilgilenmediğini, referandumda oy vermeyeceğini söylüyor.

Köy yumurtası ve peynir satan Mustafa Duman, "Evet" oyu vereceğini söylüyor.

Duman, "Başkanlık sistemi olan ülkeler, bizim 10 katımız gelişmiş durumda. Metni okumayanlar, yapılacakları tam algılayamayan insanlar buna 'tek adam' rejimi diyor" diye açıklıyor.

"Hayır" kampanyası için pazarı dolaşan Marmara Üniversitesi'nden bir hukuk öğrencisi, sohbetimize dahil oluyor.

Tezgahtar Duman'a, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkeyi çok geliştirdiğini ancak yeni anayasanın "ülkedeki insan haklarını ihlâl ederek yargıyı bitireceğini", üniversite hocalarının atıldığını söylüyor.

Duman ise "kendisini kısıtlayan bir devleti olmadığı" görüşünde.

"Şu andaki, 80 darbesi anayasası. Pazarın yüzde 70'i Kürt. Tayyip Erdoğan geldi ve bir yasa çıkarttı. Artık herkes anadilinde konuşabiliyor, eğitim alabiliyor" diyen Duman şöyle devam ediyor:

"Benim hayır demememin en büyük sebebi, teröristlerle birlikte olmaları. Bugün 'Hayır' diyen cepheye bak, 'Evet' diyen cepheye bak."

Dolar ve euronun lira karşısındaki hızlı yükselişi ile işsizlik ve enflasyon artışına ilişkin kaygılar hatırlatıldığında Duman, AKP iktidarı öncesi uzun banka kuyruklarına giren emeklilerin, şimdi "tıkır tıkır" her bankadan maaşını aldığını kaydediyor.

Emekli olduğunu söyleyen bir kadın Duman'ın sözünü kesiyor ve "Her şey bedava bana ama ben siz gençlerin geleceği için 'Hayır diyeceğim" diye sesleniyor.

Pazardan ayrılırken, "Evet" kampanyasının Binali Yıldırım'ın resmini taşıyan aracına yöneliyorum. Çoğu kadın, ellerinde Türk bayraklarıyla kitapçıklar dağıtıyor.

AKP'nin ilçe kadın teşkilatından Hülya Ak'a kulak veriyorum. Ak, referandumda "Evet" çıkmasının kadın haklarını iyileştireceği görüşünde:

"Ben Mardinli bir aşiret kızıyım. Bu iktidarla sosyalleşme, kadın hakları çoğaldı. Kadınlar istediğinde boşanabiliyor, kızlarımız artık üniversite okuyor."

Peki anayasa değişikliği kadınlar için ne getiriyor?

"Çok güzel şeyler getiriyor" diyen Hülya Ak, örneğin hamilelere ve kadınlara çalışma hayatı ve bakım için sosyal haklar sağlandığını belirtiyor.

Kadın hakları gruplarının protesto ettiği ve iktidara yakın kanattan gelen "Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak", "Hamile kadın sokağa çıkmasın" gibi ifadeleri hatırlatıyorum.

"Bunlar hep algı operasyonu" diye yanıtlayan Ak, şöyle devam ediyor:

"Ben 16 senedir daha özgür olduğunu düşünüyorum kadınların. Partide etek de giyiyorum, açık olmamla ilgili tereddüt de olmadı. Alevi, Süryani arkadaşlarım da var, içki içen arkadaşlarım da. Bizim için önemli olan kadın dayanışmasıdır.

Muhafazakar kimliğiyle bilinen Fatih ise Kadıköy'ün tam aksine AKP'nin 1 Kasım 2015'teki son genel seçimde de açık farkla önde olduğu ilçelerden.

Çarşamba pazarında kaldırıma oturan üç yaşlı adam, "Evetçiyiz, başka da diyeceğimiz yok" demekle yetiniyor.

Çarşaflı bir kadın ve kızının kıyafet seçtiği tezgaha yöneliyorum.

Tezgahın başındaki Mehmet, referandumdan dolayı kimsenin alışveriş yapmadığını söylüyor:

"En ufak bir bomba patlıyor, pazara etkisi yüzde yüz. En çok sokak etkileniyor. Ben hayırcıyım ama terörist değilim. Sabah işimden çıkıyor evime geliyorum. Ortalık niye karışsın ki, biz 'Evet'çiler - 'Hayır'cılar beraberiz burada"

Mehmet'e göre, "zamlar ve doların nabzının tutulamaması nedeniyle", pazarın genelinde son iki senedir işler düşüşte. Müşterinin uzattığı parayı sayarken, "Bak 25 liralık mal sattım, bana gelişi 23 lira. Ben 2 lirayla ne yapacağım, çocuğa mı, kiraya mı, vergiye mi vereceğim?" diyor.

Biraz ileride, 59 yaşındaki Nisan Gül, sebze tezgahının başında. 7 tane torunu, torunlarının çocukları var. Elindeki lahanaları soyarken başlıyor anlatmaya:

"İş güç güzel, Allah'ımıza şükürler olsun. İşlerim iyi değil diyenler herhalde tatmin olmuyorlar."

"Biz memnunuz Tayyip'ten, başımızdan eksik olmasın. Türkiye'mizi güzel bir yere götürüyor; yol yaptı, köprüsünden tut, tünelinden çık. Daha rahatız."

"Allah'ını bilen adam ülkeyi karıştırmaz. Televizyonda bak hiç Allah'a şükreden yoktu. Ne kadar ihtiyaç varmış ki hep 'Allahıma şükür olsun' diyorlar şimdi, Allah'ın adıyla konuşuyorlar. Neden? Tayyip sayesinde. Biz memnunuz."