T24 - Umur Talu, 12 Eylül darbesini yapanlara karşı dava yolunu kapatan Anayasa'nın geçici 15. maddesinin referandumda kalkması halinde Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanabileceklerine ilişkin hukuki görüşü köşesine taşıdı. Darbeyi yapan ekibe karşı geçici 15. maddedeki yasak nedeniyle yaklaşık 30 yıldır dokunulamadığı tespitinden hareket eden bu görüş, zaman aşımının ancak dava yasağının kalkmasından sonra işleyebileceği vurgusunu içeriyor.Umur Talu, avukat Ali Galip Yıldız'ın yorumunu Habertürk'teki köşesinde değerlendirdi. Talu'nun "Dokunulmazlık, dokunamazlık" başlığı ile yayımlanan (16 Temmuz 2010) yazısı şöyle:Dokunulmazlık, dokunamazlıkDüşünce ifadesi dışında kendilerini “adi” suçta bile dokunulmaz kılan mebuslar, “12 Eylül’e dokunmayı” mümkün kılan yol açtı.Bir sürü imtiyaz ve dokunulmazlığı olan siyasetçiler, bürokratlar, sermaye örgütleri, büyük gazeteciler de tartışıyor.Zihninde, inancında, ideolojisinde çok “dokunulmaz” bulunan millet de oy kullanacak.Darbe idaresinin “ömür boyu dokunulmazlık” kazanmasına oy vermiş 45 yaş üstü AKP’lilerin en az yüzde 90’ı mesela, 28 yıl sonra, kalkması için oy kullanabilecek.Benzer oy kullanmış 45 yaş üstü yüzde 80-90 CHP’li de muhtemelen kalkmaması için oy kullanmış olacak.Darbeyle Anayasa’nın her yerine dokunup ilga edenler de, Anayasa’ya dokunmaya kalkmakla suçlayıp çok sayıda kişi idam et(tir)mişti.Yani Anayasa ve dokunma meselesi çok karışık. *** Şöyle bir durum var:“12 Eylül günü Anayasa değişiklikleri millet tarafından oylanırken, hayatta olanlardan dokunulmazlığı kalkacak olanlar için zaten zaman aşımı süresi dolmuş oluyor.”Bir bakıma öyle. Bir bakıma da belki öyle değil.12 Eylül’ü ben üniversite sonda bir Belediyeler Birliği çalışanı, o da genç avukatken birlikte de idrak ettiğimiz Ali Galip Yıldız’ın bir yorumu var:Kalkarsa… Geçici 15. Madde diyor ki:“12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak TBMM Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, Millî Güvenlik Konseyinin, Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, Danışma Meclisinin her tür karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.”Bu durum esasta, esaslı bir “dokunulmazlık”…“Yetkilerini Türk milleti adına kullanan” denerek Anayasa’daki dokunulmazlık tarifine de giriyor.Öyle ise… milletvekili için geçerli olan şu durum da var:“Dokunulmazlık süresince zamanaşımının işlememesi.”Yorum böyle olursa…“Zamanışımı” ancak referandumda “dokunulmazlık” kalkarsa yeniden işlemeye başlayacak.Dokunulmazlığın millet tarafından yüzde 90 tezahüratla verildiği 1982’ye geri dönülecek!Yorum böyle olmazsa… zaten paşama uzun ömür bize selamet!Ayrıca, dokunulmazlık kalksa, kimin neye dokunabileceği meçhul! *** 30 yıl sonra bunlar çok mu önemli? Toplumlar “intikam” hissiyle mi yaşamalı?Bu sorular elbet yumoşlu. Meseleye sadece “sembolik” baktırır.Kaldı ki, “semboller ülkesi”nde o da az şey değil; kaldı ki, Yunanistan, Arjantin, Şili, İspanya hesap sormada yollar aldı ve tamamen sembolden ibaret değildi.Çünkü…“Suç” sadece darbe yapıp başa geçmekten ibaret değil.12 Eylül suçlarının çoğu “12 Eylül öncesi (ve sonrası) suçlar”:Darbeyi mümkün kılmak üzere, kimi devlet birimi içinde örgütlenmiş, kimi Gladio bağlantılı katliamlar, cinayetler, suikastlar… çok sayıda adı bilinen ve adı unutulmuş insanın ortadan kaldırılması. İşkence ve cezaevi kıyımları.Darbe, sadece askeri müdahale suçunun değil; kan üstünde mümkün, meşru kılma suçunun da faili.Zaten darbeleri böyle anlayabilsek…“Yapılmış, yapılmamış darbe” tartışmasında bir yere varabileceğiz. *** Durum ve yorum böyle.Birkaç yıl önce Evren’e bir “doğal gıda mağazası” mı ne açtırmışlardı; o da “ömrünü böyle beslenerek uzattığını” açıklamıştı.12 Eylül öncesi kan gölünde yok olan ömürlerin böyle bir şansı olmamıştı hiç. Öyle yazmıştım o gün. O yazı da zamanaşımına uğramıştır artık!Doğal gıda, ha!