IŞİD'in Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğunu basarak (11 Haziran 2014) rehin aldığı 49 Türk vatandaşını bölgedeki Sünni aşiretlerden birine teslim ettiğini öne sürüldü. Hükümetin aşiretle her türlü yöntemi denemesine karşın rehinelerin iadesi konusunda anlaşamadığı, buna gerekçe olarakta Musul’u denetiminde tutan İŞİD’nin zulmünden duyulan korkunun etkili olduğu ileri sürülüyor.
Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'in "Rehineler ‘emanet" başlığıyla köşesine taşıdığı (10 Ağustos 2014) konuya ilişkin yazısı şöyle:
IŞİD’in, 49 Türk’ü bölgedeki Sünni aşiretlerden birine teslim ettiği belirtiliyor
‘İslam Devleti’ (İD - eski adıyla Irak Şam İslam Devleti) isimli örgütün, Musul’un ardından Irak Bölgesel Kürdistan Yönetimi’nin başkenti konumundaki Erbil’e yönelmesi üzerine ABD yönetimi önceki gün sınırlı iki hava operasyonu gerçekleştirdi. Operasyon 49 yurttaşı Musul’da rehin tutulan Ankara açısından kaygı vericiydi.
Çünkü AKP hükümeti ABD yönetiminden İD’ye askeri operasyon yapılması halinde rehinelerin hayatının tehlikede olacağı uyarısında bulunmuştu. Haziran ayının ilk haftası Musul’u ele geçiren İD, arkasından Bağdat’a yönelmişti. O günlerde tüm dünyada ABD’nin sınırlı bir hava operasyonu beklentisi vardı. Tam o dönemde Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nda çalışan 49 personel rehin alınınca, Türkiye ABD’den‘bölgeye operasyon yapmaması’ talebinde bulundu. Bu talebi Başbakan Erdoğan, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’a iletti. O dönem Erdoğan ile Biden arasında üst üste iki görüşme gerçekleşti. Erdoğan ABD yönetimine “Musul’da rehin tutulan 49 Türk vatandaşının hayatını tehlikeye sokacağı için hem ABD hem de Irak hükümetinin İD’ye askeri bir operasyondan kaçınmaları” talebini iletti.
ABD yönetimi de, Türkiye’de iç siyaseti yakından etkileyebileceğini düşündükleri‘rehineler’ krizinin tarafı konumunda olmamak için uzun bir süre operasyon yapmaktan kaçındı. Nitekim İD’nin bu süreçte Türkmen kasabalarına yönelik saldırıları karşısında Türkiye ne kendisi operasyon yaptı ne de başta ABD olmak üzere uluslararası güçleri yardıma çağırdı.
Ancak İD’nin Türkmen şehirlerinin ardından bu kez Ezidi ve Kürt bölgelerine saldırması, Sincar’ı ele geçirip Erbil’e yönelmesi ABD açısından bardağı taşıran damla oldu. İki aydır tetikte bekleyen Washington, Türkiye’nin ricasıyla takındığı tutumu bozarak ‘operasyon yapmama’ politikasından vazgeçmek zorunda kaldı.
ABD yönetiminin operasyon kararına ilişkin dünyaya sunduğu gerekçe ‘Erbil’deki ABD konsolosluğu ve çalışanlarının korunması’ şeklinde. Ankara’da konuştuğumuz bölge uzmanlarına göre operasyonun asıl gerekçesi, Kuzey Irak’ta Chevron ve Exxon gibi Amerikan devleri tarafından işletilen petrol sahasahalarının güvenliğine ve Kürdistan Özerk Bölgesi’nin varlığına yönelik tehdidin en üst seviyeye ulaşmış olması.
ABD’nin İD’ye yönelik hava operasyonu normal koşullarda Türkiye’nin ulusal çıkarları doğrultusunda bir hareket. Çünkü örgütün bir sonraki hedefi Türkiye. Haritalarında Türkiye’yi kendi kontrollerindeki bölge içinde gösteriyorlar. Ancak hem 49 Türk vatandaşının Musul’da rehin tutulması nedeniyle hem de kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle hükümet ‘farklı’ söylem kullanıyor. Hemen her konuda konuşan Başbakan Erdoğan sessiz kalırken, kurmayları Türkiye’nin operasyona katılmadığını işaret eden açıklamalar yapıyor. ABD’nin hava operasyonu için bölgeye çok yakın olan İncirlik Üssü’ndeki uçakları yerine, Körfez’deki Amerikan gemilerindeki uçaklarını kaldırmasında da Türkiye’nin bu tavrının etkili olduğu ileri sürülüyor.
Operasyonun hemen ardından rehinelerin durumuyla ilgili konuştuğumuz resmi kaynaklar “Rehinelerin İD ile birlikte cephede olmadığını, Musul’da yerleştirildikleriyerde ‘stabil’ konumda olduklarını, kendilerinden haber alınabildiği” bilgilerini ilettiler. Bu bilgiler, kulislerde bir süredir konuşulan önemli bir iddiayı doğrular nitelikte. Çok güçlü biçimde dile getirilen bu iddiaya göre, 49 Türk rehine bir süredir İD’nin elinde değil.
Bölgeyi iyi bilen yerel kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, Konsolosluk baskınından bir süre sonra İD, Türk rehineleri yakın ilişki içinde olduğu Sünni aşiretlerden birine ‘emanet’ etti. Rehineler o tarihten bu yana İD silahlı güçlerinin elinde değil. Musul’da yerel bir Arap aşiretinin denetiminde. Ancak hükümet her türlü yöntemi denemesine karşın rehinelerin iadesi için bu Arap aşiretini ikna etmeyi başaramadı. Bunda, Musul’u denetiminde tutan İD’nin zulmünden duyulan korkunun etkili olduğu ileri sürülüyor. ABD operasyonu sonrasında, hükümetin rehinelerin bir an önce iadesi için çabalarını yoğunlaştırdığı da gelen bilgiler arasında.