Birleşmiş Milletler’in (BM) 2017 verilerine göre Türkiye’de 32 bin İranlı sığınmacı ve mülteci mevcut. Türkiye, İranlı göçmenler için transit ülke işlevi görürken, rejim ve baskılar yüzünden ülkelerini terk eden göçmenlerin en yoğun yaşadığı illerden biri de Denizli. Denizli’de bugün 8 ila 10 bin arasında İranlı göçmenin yaşadığı ifade ediliyor.
Birgün'den Mehmet Emin Kurnaz'ın haberinde, 2 yıl önce Tahran’dan gelen 39 yaşındaki Yashar T. İran’dan gelen göçmenlerin yüksek eğitimli oldukları halde, fabrikalarda ucuz iş gücü olarak çalıştıklarını belirtti. Yashar, yaşadığı sıkıntıları şöyle özetledi:
“Denizli’de Suriyeli ve Afgan mülteciler de var. Ancak onlar savaş ya da ekonomik sıkıntılarla göçmüş insanlar. Buradaki İranlıların durumu daha farklı. Ben İran’da yönetmenlik yapıyordum. Burada özel bir firma için internet üzerinden tasarımlar geliştiriyorum. Ancak haftada bir imza atma sorunumuz yüzünden il dışına çıkamıyorum. Bursa’da iş teklifi aldım, gidemiyorum. Amerika’ya ya da Kanada’ya geçmek için Türkiye’de birkaç yıl kalmamız gerekiyordu. Şimdi ne oraya gidebildik ne buraya uyum sağlayabildik ne de geri dönebiliyoruz.
"Geri dönsek bizi uçaktan iner inmez tutuklarlar. Çünkü biz İran’daki rejimde kendi düşüncemizi, inancımızı özgürce ifade edemediğimiz için sorun yaşadık. Hristiyanlar, sosyalistler, LGBTİ’ler vs insanlar olarak geldik. Açıkçası Denizli’de kalmayı kesinlikle istemiyorum. Burada da yoğun bir muhafazakârlaşma var. Bize yaklaşımlardan bunu görüyoruz. En azından gidene kadar daha nitelikli işler yapabilecekken, pek çok arkadaşımız ucuz ücretlerle tekstilde çalışmak zorunda kalıyor.
En kötüsü de ne yapacağımıza dair belirsizlik. Umarım en kısa sürede yurtdışına gidebiliriz. Gidemeyeceksek de mesela imza sorununu çözsünler, rahatça para kazanabileceğimiz imkanları en azından kendimiz yaratalım."
Bir diğer İranlı göçmen Roxana, şunları ifade etti:
"Ben Denizli’de annemle birlikte yaşıyorum. Burada bir lisede öğrenciyim. Hristiyan olduğumuz için İran’da duramadık. BM’nin anlaşmaları gereği bir süre Denizli’de kalıp buradan Amerika’ya gidecektik. Ancak son dönemde Amerika’ya gitmek de kolay olmadı. Şu an tam bir belirsizlik var. Burada haftada bir gün imza atmak zorundayız. Bu durumda il dışına bile çıkamıyoruz. Geçtiğimiz günlerde kimlik kartlarımız yenilenecekti. İnsanlar Göç İdaresi önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Sabah akşam orada beklemek zorunda kalıyoruz. Polisler geçtiğimiz günlerde Göç İdaresi önünde bekleyen arkadaşlardan birine gaz sıktı. Bunu durduk yere yaptı, sonra açığa alınmış.
Bazen sıkıntı yaşıyoruz. Bazı insanlar İranlı diye bizi ötekileştirebiliyorlar, mesafe koyuyorlar. Milliyetçilik kötü bir şey. İran’dan gelenlerin birçoğu ordaki rejime muhalif insanlar, eğitimli insanlar ama maalesef burada ucuza çalışıyor. İran’da iki evimiz, bir arabamız vardı. Annem burada tekstil işinde çalışıyor. Mesela Türklere günlüğü 100 tl çalıştırıyorlarsa bizleri 60 liraya çalıştırıyorlar. Burada ev tutmakta zorlanıyoruz, kolay kolay ev vermiyorlar. İranlı olduğunuzu anladıkları an geri adım atıyorlar. Bizlere verilen evlerin de kirası ortalamanın üzerinde. Evden çıktığında depozitosunu geri alamayan arkadaşlarımız var. Ben okulda da çok sorun yaşadım. Bana Hristiyan kız diyorlardı. Onlara benim bir adım var dedim. Sonra beni tanıdıkça bana olan yaklaşımları değişti."
Pamukkale Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi’nde öğretim görevlisi Dr. Nursel Durmaz Türkiye'ye gelen İranlıların yoğunlaştığı illerden birisinin Denizli olmasının sebebini şöyle açıkladı:
"Denizli İranlılar için uydu kentlerden birisi. Neden Denizli dersek kısmen daha rahat, muhafazakârlığın biraz daha kırıldığı bir yer. Buraya gelenler içinde çok fazla LGBTİ+ birey var, onların kısmen rahat yaşayabilecekleri bir yer. Biz İranlılarla ilgili çalışmaya üç yıl önce başladık. O dönem Denizli’de kalma süreleri yine belirsizdi. Ama en sonunda Amerika’ya gidebiliyorlardı. Şimdi Batı için Ortadoğu’nun kapıları kapandı. Belirsizlik söz konusu, tam olarak arafta kalıyorlar.
Bu insanların birçoğu üniversite mezunu, ama ucuz iş gücü olarak görülüyorlar. İşverenlerin de işine gelen bir durum tabi. Denizli kısmen rahat olsa da ilk yıllarda sayıları az olması nedeniyle İranlılara, Suriyelilere göre çok daha iyi gözle bakılıyordu. Son dönem söylemler değişmeye başladı, emlakçılar artık ev vermek istemiyor. Mesela İran’da kamusal alanda eğlence partisi veremiyorlardı, burada da o kültürleri devam ediyor.
Bu durumda onlara karşı baskılar oluşuyor. Birçokları İran’daki mevcut yönetimden kaçıp gelen insanlar ve burada da bir alt kültür oluşmuş durumda. Kente ilk gelenler yeni gelenlere ev bulma da iş bulmada yardımcı oluyor. Ama gelenler arasında da ekonomik ve eğitim olarak eşitsizlik var. Bu insanların geleceği tam bir muamma."