Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, “Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasını örten zihniyetle Milli Yol Partisi'nin bir arada durma şansı yoktur. Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasını kapattıran, 14 yıldır davayı bir türlü açmayan zihniyet, güç odaklarının amaçlarının ne olduğunu bilmekteyiz. Bizimle yol yürümek isteyen, bizimle görüşmek isteyenlerin bilmesi gereken bir şey var. Muhsin Yazıcıoğlu davasını dava bilmemiş ve davanın takipçisi olmamış hiç kimseyle beraber olmayız” dedi.
Remzi Çayır, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çayır, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin Türkiye için bir dönüm noktası olacağını belirterek şunları söyledi.
“Dün çadırlarında zor şartlarda yaşayan depremzedelerin Adıyaman’da, Urfa’da, kısmen Kahramanmaraş’ta uğradığı sel felaketinden dolayı can kayıpları oldu. İnsanlar zaten olağanüstü şartlarda yaşamaktalar. Çok büyük güçlüklerle karşı karşıyayken bu kez selin afetine uğradılar. Çadırları sular kapladı. Hatta bazı kardeşlerimizi sular yuttu ve 14 can kaybımız var. Onlara buradan rahmet diliyorum. Keşke çadırları kurarken, geçici yaşam yerlerini belirlerken dere yataklarına çadırlar kurulmamış olsaydı. Hâlâ ders almadığımız ortada. Hâlâ gelişigüzel hareket ettiğimiz gerçeğiyle karşı karşıya olmanın acısı yüreğimizde. 14 Mayıs’ta seçime gideceğiz. Yaratılmış bir seçim süreci var. Yüreğimizin yarısı acı ve azap içerisinde. Kahramanmaraş’ta seçimi nasıl yapacağız? Adıyaman’da insanlara ne diyeceğiz? Hatay’da nasıl insanların yüzüne bakacağız? Muhalif düşünceye sahip, ülkenin sistemini değiştirmek üzere yola çıkmış bir siyasi partinin genel başkanı olarak söylüyorum. İnşallah ülkeyi yönetenler de yüzünü boyamadan giderler, gerçekleri olduğu gibi kabul edip en azından bundan sonra doğrulara sahip çıkarlar.
14 Mayıs’ta Türkiye bir karar verecek. Öncelikle yapılacak seçimin adil, adaletli, millet iradesini tam olarak yansıtması için iktidarı, muhalefeti, büyük bir çaba sarfetmeliyiz. Hiçbir zaman şu veya bu şekilde milleti yanlış yönlendirmeye, yanlış bilgilendirmeye, bir oy için yalan söylemeye gerek duymadan, siyasetin bir hizmet aracı olduğu idraki ile milletle inşallah iktidarı, muhalefeti buluşuruz. Seçim sonuçlarının da şimdiden milletimize hayır getirmesini, huzur getirmesini, bolluk getirmesini, endişe duymadan yaşam getirmesini Yüce Allah’tan diliyorum. 14 Mayıs’ta insanlarımız, milletimiz, sandık başına vardığında iki şeyi tercih edecek. Ya ‘böyle geldi böyle gider’. Sonuç da değişmez. İktidar değişse de değişmese de sonuçları değişmeyen o yüz yıllık aklın gereğini yapar. Yahut ‘Hayır, yeter. Böyle geldi böyle gitmesin.’ Ya adalet ya adaletsizlik. Ya liyakat ya liyakatsizlik. Ya üretim ya borçlu hayata devam etmek gibi bir tercih yapacaktır. Ya ‘Geleceğime sahip çıkıyorum, artık süresiz siyaset hastalığının aktörleri siyaset arenasından çekilsin’ diyecek yahut da ‘Ne yapalım, burası Ortadoğu coğrafyası. Biz böyle gördük, böyle de gitsin’ diyecek. ‘Böyle gitsin’ dediğinizde de şunu bilmelisiniz ki yarınınız, dünleri aratır hale gelecek.
14 Mayıs, Türk milleti için, bu coğrafya için bir dönüm noktasıdır. Ya ‘adalet’ diyeceğiz ya ‘kefalet’ diyeceğiz. Ya ‘liyakat’ diyeceğiz ya ‘mülakata’ devam diyeceğiz. Ya borçlanarak hayatımızı sürdüreceğiz yahut da üretime dönüp, üreterek büyüyeceğiz. İstihdam oluşturacağız. İşsizlerimizi azaltacağız. Gençlerimiz; Kanada’ya, Polonya’ya, Danimarka’ya gitmeden geleceklerini kendi vatanlarında kuracaklar.
Biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı, üç dönem kuralı getirdi. Geçen baktım, yayınladıkları genelgede, ‘Üç dönem kuralına gerek yok, herkes başvurabilir’ diyor. Bitmiş. Yani sıradanlaşıyorlar. Milli Yol Partisi, 4 artı 4, herkesin hayatına sokacaktır süreli siyaseti. Süresiz siyaset neyi getiriyor biliyor musunuz? Ne kadar başarılı olursanız olun, ne kadar kıymetli veya donanımlı olursanız olun, keyfiliği getiriyor. Otoriteyi getiriyor. Tekliği getiriyor. Zengin sınıf oluşmasına yol açıyor.
14 Mayıs'a giderken bütün partilere sesleniyoruz, milletin parası ile siyaset yapanlara sesleniyorum, Hazine’den para alıp millete caka satanlara sesleniyorum. Bari bu seçimde, azıcık yüreğiniz, insanlığınız, vicdanınız varsa milletin parası ile siyaset yapmak yerine milletin parasını millete geri verin, depremzedelere verin. Aldığınız milyarları, milyonları bayrak yapmayın. Bayrak asıp bu acılı milleti biraz daha hüzne boğmayın. Araba dolaştırıp bangır bangır dolanmayın. Zaten hiçbir şey eşit şartlarda yarışmıyor. Milletin Hazine’sinden aldığınız paraları depremzedelere verin. Biz, Milli Yol Partisi olarak, sistemi değiştireceğiz, her şeyi değiştireceğiz.
Yaklaşan seçimlerden önce, farklı görüşe sahip partilerle birlikte yol yürümenin, Milli Yol’un önderliğinde, Milli Yol'un cumhurbaşkanı adaylığı etrafında, Milli Yol'un kuracağı yapı içerisinde yer almaları için beraber yürümek için birçok parti ile görüştük. Her partide ifade ettiğimiz gibi, kırmızı çizgimiz, Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasıdır. Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasını örten zihniyetle Milli Yol Partisi'nin bir arada durma şansı yoktur. Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasını kapattıran, 14 yıldır davayı bir türlü açmayan zihniyet, güç odaklarının amaçlarının ne olduğunu bilmekteyiz. Bizimle yol yürümek isteyen, bizimle görüşmek isteyenlerin bilmesi gereken bir şey var. Muhsin Yazıcıoğlu davasını dava bilmemiş ve davanın takipçisi olmamış hiç kimseyle beraber olmayız. Çok netiz. Suikast davasının şu anda tek siyasi takipçisi, Muhsin Yazıcıoğlu'nun yol arkadaşları Milli Yol Partililerdir. Siyasetten veya siyasi beklentilerimizin temelini bu anlayış oluşturacaktır. Hiçbir zaman Milli Yol Partisi, yarına ait günlük işlerin içerisinde olmayacaktır.” (ANKA)