84 yaşındaki ressam Yüksel Arslan, Paris'te hayatını kaybetti. Arslan'ın ölüm haberini Paris'te yaşayan dünyaca ünlü karikatürist arkadaşı Selçuk Demirel duyurdu. Arslan için "yaşamıyla ve eserleriyle benzersiz bir sanatçıydı" diyen Demirel, "27 Temmuz 1933 yılında İstanbul Eyüp'te doğan Yüksel Arslan, bu sabah 02.40'da Paris’te tedavi gördüğü Croix Saint-Simon Hastanesi'nde vefat etti" ifadesini kullandı.
Yüksel Arslan, 24 Temmuz 1933'te İstanbul'da Fatih'in Bahariye Mahallesi'nde doğdu. Her ikisi de Anadolu göçmeni olan ve fabrika işçisi olarak çalışan bir çiftin dört çocuğundan ikincisiydi. 1945-48 arasında Eyüp Ortaokulu'nda, 1949-52 arasında İstanbul Erkek Lisesi'nde eğitim gördü. Paul Klee etkisiyle çizdiği ilk resimlerini lisenin duvarlarında sergiledi. 1953-54 yıllarında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde okudu. Bölümün Anadolu'ya düzenlediği gezilere katıldı, geleneksel sanatları ve Anadolu uygarlıklarının eserlerini inceledi.
İlk sergisini 1955'te, Adalet Cimcoz'un yönetmekte olduğu Maya Galerisi'nde İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü başlığıyla açtı. Ferit Edgü, Sezer Tansuğ gibi eleştirmenlerden övgü aldığı bu sergisindeki tüm eserler satıldı.
Jacques Mauduit'nin Modern Sanatın 40.000 Yılı isimli eserinde anlatılanlardan yola çıkarak, daha sonraki tüm eserlerinde kullanacağı bir tekniği uygulamaya başladı. Toprak boyalar, bal, yumurta akı, sabun, ot, çay, tütün, kemik iliği, kan ve sidik gibi malzemeler kullanarak ürettiği boyaları kullandığı bu tekniği ilk olarak İnsanlı Günler isimli serisinde kullandı. Arslan, 1957-58 yıllarında Eleşkirt'da askerliğini yaptı. 1959'da, İstanbul'da açtığı ikinci kişisel sergisi Phallisme, Adnan Benk ve Mazhar İpşiroğlu gibi isimlerden övgü aldı. Edouard Roditi vasıtasıyla Arslan'ın resimlerini gören André Breton, ressamı 1959 sonunda Paris'te düzenlenecek olan Uluslararası Sürrealizm Sergisi'ne davet etti. Ancak Arslan sergiye katılamadı.
Arslan 1961'de 15 resmini bir galeride sergilemek üzere Paris'e gitti ve orada yaşamaya başladı. Burada çeşitli sergilere katıldı. 1962'deki kişisel sergisi Homunculus-cucus-palus, planus-phallus-micrococcus sırasında Arslan'ın eserlerini gören Jean Dubuffet, ressam ile yazışmaya başladı ve bir eserini satın aldı. Arslan bu dönemde, resimlerini adlandırmak için Fransızca art (sanat) ve peinture (tablo) sözcüklerini birleştirerek arture terimini oluşturdu ve eserlerini bundan sanra bu isimle tanımladı. 1965'te 10 ayını Berlin'de geçirdi.
Eşi Lidy ile tanıştı ve çiftin ilk çocuğu olan Artur doğdu. 1967'de, Ankara ve İstanbul'da açılan iki sergi için Türkiye'ye döndü. Basında yer alan, eserlerinin "cinsellikle ilgili ve iğrenç imajlar" içerdiğini öne süren yazıların ardından, Ankara'da sergilenen resimleri müstehcen oldukları gerekçesiyle savcılık tarafından toplatıldı.
1960-67 yılları arasında Nietzsche etkisinde kalan Arslan, 1969 sonrasında Marx etkisine girdi ve on dört arture'lük Yabancılaşmalar dizisini Marx'ın elyazmalarından hareketle çizdi. Das Kapital'i resimlemeye karar verdi ve 1969-75 yılları arasında Kapital dizisine ait 30 arture üretti.
1975'te Fransa'da Maloine yayınevi tarafından kitap olarak basılan bu serinin ardından, 1975-79 yılları arasında Kapital'in Güncelleştirilmesi Denemesi isimli seriyi tamamladı. 1980'de, tarihöncesi çağlardan güncel döneme kadar, kendi üzerinde etkisi olan her şeyi resmettiği Etkiler dizisine başladı.
126 arture'lük bu seri 1984'te tamamlandı. 1981'de, Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü'nü, heykeltıraş İlhan Koman ile paylaştı. 1982'de ise, Fransa'da verilen Humour Noir Grandville kara mizah ödülünü aldı. 1984-86 yılları arasında, kendi hayatından hareketle çizdiği Autoarture serisini çizdi. 1986'da Etkiler dizisi Fransa'da kitap olarak yayımlandı. 1986'da, Aleksandr İvanoviç Oparin'in Yaşamın Kökeni isimli eserinden hareketle İnsan dizisine başladı ve 2000'e kadar bu diziye ait arture'ler üretti.Bu resimler üç cilt olarak 1990, 1995 ve 1999'da yayımlandı. Arslan 2000'den itibaren, Etkiler dizisinin devamı niteliğindeki Yeni Etkiler dizisine başladı.