Reyhanlı davasında MİT, savcı ve emniyet birbirini suçladı

Reyhanlı davasında MİT, savcı ve emniyet birbirini suçladı

2013 yılında Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 53 kişinin hayatını kaybettiğini bombalı saldırının davasında MİT - Hatay Emniyeti ve eski Savcı Özcan Şişman birbirini suçladı. Reyhanlı iddianamesini hazırlayan ve şu anda ise MİT TIR'larının durdurulması davasında tutuklu yargılanan Savcı Şişman hakkında mahkemeye yazı gönderen HSYK, Şişman'ı, patlamadan önce MİT'in kendisine bildirmesine rağmen, saldırıyı önlemediğini iddia etti. Şişman ise, daha önce "MİT'in Reyhanlı saldırısını bildiğini ancak Emniyet'ten sakladığını" açıklamıştı.

Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde, 11 Mayıs 2013'te, 53 kişinin hayatını kaybettiği iki ayrı bombalı saldırıyla ilgili 33 kişinin yargılandığı ve güvenlik nedeniyle Ankara'ya nakledilen davanın görülmesine devam edildi.

Davanın Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasına, tutuksuz sanıklar Nebil Kabasakal, İlhan Küçükdüvekin, Muhammet Ali Serter ve Muhammet Gümüş ile sanık ve şikayetçi avukatları katıldı. Tutuklu sanıklar Fikret Nazik, Mehmet Genç, Nasır Eskiocak, Ergin Ördek, Yusuf Büyükkasım, Doğan Özdemir, Mehmet Kılıç, Ahmet Mansuroğlu ve Süleyman Evet de tutuklu bulundukları Adana'dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez'in gözlemci olarak izlediği duruşmada, haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar Aykan Hamurcu, Yusuf Nazik, Ercan Bayat, Temir Dükancı, Ömer Alkhatıp, Mihraç Ural, Cengiz Sertel ve Mohammad Dip Korali'nin yakalanamadığı tutanağa geçirildi.

Hatay Emniyet Müdürlüğünün, olay gününün MOBESE görüntülerini gönderdiği belirtilen duruşmada, HSYK'nın, iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman hakkında idari veya adli soruşturma olup olmadığı konusunda mahkemeye yanıt verdiği aktarıldı.

 

Savcı hakkında soruşturma

 

Buna göre, HSYK Genel Sekreterliğinden 18 Eylül 2015'te mahkemeye gönderilen yanıtın üst yazısında, Şişman hakkında, HSYK Üçüncü Dairesince, 13 Ocak 2015 tarihli karar ile inceleme ve soruşturma izni verilmesi teklifine, kurul başkanının verdiği "olur"a istinaden başlatılan inceleme ve soruşturmanın devam ettiği belirtildi.

Üst yazının ekinde MİT'in, Şişman ile Hatay Emniyet Müdürlüğünün ilgili görevlilerine, patlamadan önceki tarihlerde, "Türkiye'de, Suriye kaynaklı eylem/eylemler yapılacağı" yönündeki istihbarat bilgileri ilettikleri anlatılarak, şöyle denildi:

"Oldukça somut olduğu kanaatine ulaşılan anılan ihbar varken, tüm riskler de alınmak suretiyle ihbarda adı geçen şahısların derdest edilerek toparlanması yerine, ısrarla şahısların silah ve/veya patlayıcı gibi somut birtakım delillerle yakalanmasını teminen delil toplama sürecine devam edilmesi yönünde görüş bildirerek, yapılmak istenen operasyonun yapılmamasına, dolayısıyla söz konusu bombalama eylemi ile ilgili olarak isimleri geçenlerin gözaltına alınmaması sonucunda, anılan patlamanın ve neticelerinin engellenememesine sebep oldukları iddia edilmiştir. İhbar yazısı ve eki evrak kapsamındaki iddialar ile inceleme sırasında ortaya çıkabilecek sair hususların incelenmesi ve gerektiğinde soruşturmaya geçilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır."

Yazının son kısmında, Şişman ile Hatay Emniyet Müdürlüğünün ilgili görevlileri hakkında, HSYK müfettişine inceleme ve soruşturma izni verilmesi hususunda kurul başkanına teklifte bulunulmasına karar verildiği bildiriliyor.

 

Avukatların sözleri

 

Müdahil avukatlarından Deniz Özbilgin, geçen celseye kadar Reyhanlı'yı, "cumhuriyet tarihinin en büyük terör eylemi olarak nitelendirdiklerini" söyledi. Ancak geçen sürede Ankara'daki terör saldırısının gerçekleştiğini anımsatan Özbilgin, şöyle konuştu:

"Reyhanlı'nın çok ağır bilançosu oldu. Fakat bugüne kadar bunun yeterli ciddiyeti ve ehemmiyeti görmediği kanaatindeyiz. Örneğin 6 aydır bazı belgelerin getirtilmesini, dosyanın aşama kaydetmesini istiyoruz. Bu sürede 5 Haziran katliamı, Suruç ve Ankara katliamları yaşandı. Reyhanlı davası layıkıyla görülmediği için Suruçları, Ankaraları yaşar hale geldik. Basit fiil ve failler üzerinden değil, azmettiriciler, göz yumanlar, göz yumulmasını sağlayanlara yönelik soruşturmanın genişletilmesini istiyoruz."

 

"Heysem Topalca hakkındaki dava ve soruşturmalar getirilsin" talebi

 

Avukat Sevinç Hocaoğulları da Şişman hakkındaki soruşturmanın, saldırının faillerinin bulunmasında önem taşıdığını ifade ederek, MİT'e ait TIR'ların durdurulmasıyla ilgili dosyanın getirtilmesini talep etti. Hocaoğulları ayrıca, Niğde Ulukışla'da, güvenlik görevlilerinin arasında bulunduğu 3 kişinin ölümü, 8 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan terör saldırısına ilişkin davanın firari sanığı olan ve dosyada adı geçen Heysem Topalca hakkındaki dava ve soruşturmaların da getirtilmesini istedi.

 

"Heysem Topalca planladı, kaçakçıların üzerine attı"

 

Cumhuriyet Savcısı İbrahim Şahin, hakkında yakalama emri bulunan sanıkların yakalanmalarının beklenmesini ve tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti. Tutuklu sanıkların avukatları, müvekkilleri hakkında tahliye taleplerinde bulundu. Sanık avukatlarından Yusuf Gülüm, olayın Heysem Topalca tarafından planlanarak, kaçakçıların üzerine atıldığını ileri sürdü.

 

"Savcı Şişman, duruşmada dinlensin" talebi

 

Bazı sanık avukatları ise Cumhuriyet Savcısı Şişman'ın duruşmada dinlenmesini talep etti.

 

Yakınlarını kaybedenler

 

Saldırıda oğlu Oğulcan'ı kaybeden müşteki Fatma Tuna söz alarak, "Cezalarını çeksinler. Niye bunların cezaları verilmiyor? Daha önce de Reyhanlı'da kaçakçılık vardı. Ama bunların elleri kanlı. Bunların da parmağı var. Yapan ne kadar suçluysa, bunlar da o kadar suçluydu. Benim oğlum 2,5 yıldır toprak altında. Oğlumun günahı neydi? Bunların elleri bombanın içinde var. Bunların arkasındakiler de ortaya çıksın" ifadelerini kullandı.

Annesini kaybeden Ahmet Yumuşak ise "Reyhanlı'da 77 tane MOBESE kamerası var. Hiçbiri çalışmıyordu. 53 can verdik. Dile kolay, parçalarını ayrı ayrı topladık. Adalet istiyoruz" dedi.

Saldırıda ölenlerin bazı yakınları, sanık avukatlarına tepki gösterdi. Bu kişiler, Mahkeme Başkanı Hasan Şatır tarafından uyarıldı.

SEGBİS ile cezaevinden duruşmaya bağlanan sanıklar da tahliyelerini talep etti. Bu sanıklardan Doğan Özdemir, "Buradaki sanıkların hiçbirini önceden tanımıyorum. Aldığım araçta patlayıcı olup olmadığından bilgim yoktu. Mağdur durumdayım. İddiaları kabul etmiyorum. İçinde patlayıcı olduğunu bildiğiniz bir aracın içine binme cesaretiniz var mı? Amacım Nasır Eskiocak'a ulaşmak, paramı almaktı. Baktım ki olay farklı boyutlara gelmiş, korkarak kaçtım" diye konuştu.

Mahkeme heyeti, ara kararlarında, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verdi.

"Cumhuriyet Savcısı Şişman hakkında soruşturma başlatıldığı" yönünde yanıt veren HSYK'ya, soruşturmanın tamamlanıp tamamlanmadığının sorulmasını ve gizlilik kararı yoksa soruşturma konusunda bilgi istenmesini kararlaştıran mahkeme, Hatay Emniyet Müdürlüğünden gönderilen MOBESE kayıtlarının çözümünün yaptırılmasına da karar verdi.

Reyhanlı'daki bombalı saldırılara dair gizli belgeleri sızdırdığı öne sürülen Er Utku Kalı hakkında açılan dava dosyasının Amasya Ağır Ceza Mahkemesinden istenmesini de kararlaştıran heyet, duruşmayı erteledi.

 

Davanın geçmişi

 

Reyhanlı saldırısına ilişkin davanın iddianamesinde 2'si Suriyeli 33 sanıktan 19'u hakkında "devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten" ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 52 kişinin ölümüne sebep olmaktan 52'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Bu istemin ardından, saldırıda ağır yaralanan bir kişi daha hastanede hayatını kaybetmiş, ölenlerin sayısı 53'e yükselmişti.

Sanıklara, "silahlı terör örgütüne üye olmak ve yardım etme", "öldürmeye teşebbüs", "patlayıcı madde bulundurma", "mala zarar verme", "kasten yaralama", "suçluyu kayırma", "130 kişiyi öldürmeye teşebbüs" suçlamaları da yöneltiliyor.

Davanın görülmesine Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli mahkeme ve savcılıkların kaldırılmasının ardından dava Hatay Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.

Mahkemenin talebinin ardından dava, güvenlik gerekçesiyle Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından Ankara'ya nakledilmişti.