Asuman Aranca-Ankara
Hatay Reyhanlı’da gerçekleştirilen, 52 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının planlayıcılarından olduğu iddiasıyla tutuklanan Mehmet Gezer’in ifadesi ortaya çıktı. Gezer ifadesinde, saldırının Ankara Kocatepe Camii ya da Konya’da yapılmasının planlandığını ancak uzak olması nedeniyle bu karardan vazgeçilip Reyhanlı’da gerçekleştirildiğini söyledi. Gezer, “Saldırının yapıldığı gün Yusuf, ben, Muhammed Ali, Hıdır ve Abu Kerem ile Kesep karakolunda bekliyorduk. Yusuf'a 'birinci ve ikinci araba' geçti diye telefon geldi. 25-30 dakika sonra 'yemek hazır diye tekrar telefon geldi ve Hıdır telefon ile araçları patlattı. Patlamayı Kesep karakolundaki televizyondan takip ettik. Patlamadan sonra Yusuf ve Muhammed Ali birbirlerine sarıldılar. Yusuf, Mihraç Ural'ı arayarak 'Televizyonu aç' dedi” diye konuştu.
30 Haziran’da ABD’den Türkiye’ye getirilen Mehmet Gezer, Reyhanlı davası kapsamında çıkarıldığı mahkemece 7 Temmuz tarihinde tutuklandı. Gezer, emniyetteki ifadesinde özetle şunları anlattı:
“Türkiye'de bulunduğum dönemde dolandırıcılık ve uyuşturucu suçlarından bir süre tutuklandım. Tahliye edildikten sonra Suriye'ye gittim. 2009'da "uyuşturucu temin etme" suçundan aldığım 6 yıl 3 ay hapis cezasının kesinleşmesi nedeniyle Türkiye'ye dönmedim. Burada mobilya şirketi kurdum, bir yandan dolandırıcılık işleri yaptım. Bu şekilde kazandığım yüklü miktarda paradan Lazkiye'deki devlet görevlilerine rüşvet verdim. Bu şekilde rejim askerlerinin güvenini sağladım. Beni korumaları ve rahat iş yapabilmek için hediye adı altında rüşvet verdim. Bunların neticesinde Suriye'de bana büyük kolaylık sağladılar. Ben de rahat bir şekilde gayrimeşru işlerimi yaptım. Geçimimi bu şekilde sağladım. Silah ticareti için 2016'da gittiğim Karadağ'da tutuklandım. 6 ay sonra ABD makamlarına teslim edildim. Buradaki yargılama sonunda 75 ay cezaevinde kaldım. Daha sonra 28 Haziran'da iki polis eşliğinde Türkiye'ye getirildim.
Suriye'de bulunduğum sırada terör örgütü Türkiye Halk Partisi Cephesi (THKP-C)/Acilciler örgütünün elebaşı ve Reyhanlı saldırısının faillerinden Mihraç Ural ile bir arkadaşım aracılığıyla tanıştım. Ayrıca Hafız Esed'in sağ kolu olarak bilinen Mehmet Asaf'ın yeğeni aracılığıyla El Muhaberat'ın Lazkiye sorumlusu Albay Kifah Melhem ile görüşmeye başladım. 2013 şubat ayının sonlarına doğru Kifah Melhem beni kahve içmeye davet etti. Askeri muhaberat şubesine gittim. Dün Şam'da olduğunu, Şam'da aldığı bilgilere göre 'Türkiye'den intikam almak için terör eylemi yapacaklarını' söyledi. Türkiye'den bir grup ile anlaşıldığını, benim de o grubun içinde olduğumu söyleyerek sevindi. Benim böyle bir konudan haberim olmadığını söyledim. 'Dur seni biriyle görüştüreyim' dedi. Yan odadaki telefonu açmamı istedi. Telefondaki kişi selamlaştıktan sonra 'Merhaba ben Hacı' dedi, ben de kendisini çıkaramadığımı söyledim. 'Adın ne senin' dedi. Adımın Memet olduğunu 'Abu Ali' olarak seslenildiğini söyledim. Sesi değişti birden, albayı vermemi söyledi. Ben de albaya telefondaki şahsın kendisini istediğini belirttim. Kifah Melhem de telefonu kapatmamı söyleyerek odasındaki telefonu açtı, onunla konuştu. Kifah Melhem, odasında misafir olduğu için 'Abu Ali seninle daha sonra konuşuruz' dedi, ben de müsaade isteyerek ayrıldım.
Türkiye'ye karşı terör eylemi gerçekleştirileceğini bu şekilde öğrendim. Bu bilgiyi Hatay'daki yetkililere iletmesi için Türkiye'de bulunan bir arkadaşıma telefon ile söyledim. Saldırıya ilişkin daha fazla bilgi almak için Albay Melhem ve Hoca kod adlı Mihraç Ural ile görüşmeye devam ettim. Ural'ın Lazkiye'deki evine gittiğimde Reyhanlı saldırısında kullanılan bombaları Suriye'den Hatay'a taşıyan Yusuf Nazik ile tanıştım. Bu görüşmeden bir gün sonra Albay Melhem'in beni ve Temir Dükkancı'yı makamına çağırdı. İçeri girdiğimizde iri yapılı askeri üniformalı biri vardı. Yusuf Nazik'ten Hacı kod adlı Muhammed Ali olduğunu öğrendiğim bu kişi, 'Ben caniyim, çocuk, kadın demeden katlederim, benim için ne yapabilirsiniz?' dedi. Kifah Melhem araya girip beni kastederek 'Abu Ali Türkiye'ye gidemez, sıkıntısı var' dedi. Bunun üzerine Temir Dükkancı, 'her şeyi yapabileceğini, istenirse Türkiye'ye gidip çalıntı araç alabileceğini, eğitim verilirse bombayı araca yükleyip patlatabileceğini' söyledi. Hacı da 'Elin yatkın mı bu işlere?' diye sordu. Temir, 'Evet, eğitim verirseniz elim yatkın' dedi. Hacı, Temir'in söylediklerine özel alaka göstererek 'Tamam, siz gidebilirsiniz biz sizi arayacağız' diyerek bizi gönderdi.
Akşam saatlerinde yeniden görüştüğüm El Muhaberat subayı Muhammed Ali, beni bir kafeye götürerek Reyhanlı saldırısında kullanılan kamyonet ile bombaların konulduğu depoyu kiralayan Şıh kod adlı Nasır Eskiocak ile tanıştırdı.
Muhammed Ali ve Eskiocak, Türkiye'de planlanan saldırının nasıl yapılacağını konuştu. Temir Dükkancı ile Suriye rejimi bölgesinde bomba eğitimi verildikten sonra Türkiye'ye geçip düzenekleri kurması konusunda anlaştık. Bir gün sonra kafeteryada Hacı kod adlı Muhammed Ali, Nasır Eskiocak, Yusuf Nazik ve ben buluştuk. Hacı, 'Çıkın keşif yapın' dedi. Konya ve Ankara'ya keşif yapılması için hemfikir olundu. Konya'nın seçilmesinin sebebi burasının Sünni inanca sahip dindar bir şehir olması, burada yapılacak eylemin hükümeti düşüreceğini düşünmeleridir. Nazik ve Nasır Eskiocak, Türkiye'ye keşif yapmak için geçti ve 1-2 gün sonra Suriye'ye geri geldiler. Yusuf bana, Türkiye'de çektikleri fotoğrafları Hacı kod Muhammed Ali'ye verdiklerini söyledi.
Nazik ve Eskiocak, eylem için Muhammed Ali'den para istedi. 2 gün sonra para ve patlayıcılar temin edildi. Bir kez daha Türkiye geçiş yapan Nazik, iki transit araç aldı. Gizli bölme yaptırmak için araçları bir kaportacıya bıraktı. Nasır Eskiocak ise patlayıcıları saklamak ve bunları saldırıda kullanılacak araçlara yerleştirmek için Hatay'da depo kiraladı. Bu arada Nazik, Suriye'deki patlayıcıları deniz yoluyla Türkiye'ye taşınması için Ercan Bayat ve Cengiz Sertel ile anlaştı.
Bir süre sonra Nazik ile patlayıcıların teslim alınacağı deniz kenarındaki buluşma noktasına gittik. Hacı kod adlı Muhammed Ali'nin güvendiği muhaberat subayları Hıdır ve Abu Kerem de geldi. Patlayıcılar bunların aracındaydı. Bizi, Nişan İncekcikyan ve adamları ile Cengiz Sertel ve Ercan Bayat bekliyorlardı. Araçtakiler askeri el muhaberattan olduğu için uygulamaya takılmadık. Nişan İncekcikyan ve adamları patlayıcıları, Cengiz Sertel ve Ercan Bayat'ın getirdiği tekneye taşıdı. Akşam denize açılan teknede Yusuf Nazik, Cengiz Sertel ve Ercan Bayat vardı. Cengiz Sertel'in abisi ve Nasır Eskiocak'ın Türkiye tarafında tekneyi karşıladıklarını duydum. Bu şekilde 5-6 seferde toplam 1000 kilogram patlayıcıyı Türkiye'ye geçirdiler. Patlayıcılar Türkiye'deki depolara taşınıyordu. Patlamayı cuma namazı saatinde Kocatepe Camisi'nde yapmayı planlıyorlardı. Saldırıda kullanılacak arabalar hazırlanırken Temir Dükkancı ikinci kez bomba eğitimi için Şam'a gitti.
Patlayıcıların taşınmasının ardından Eskiocak, Nazik, Hacı Kod Muhammed Ali ile bir araya geldik. Muhammed Ali, 'Ankara kaç kilometre?' dedi. Nasır Eskiocak, '700 kilometre' yanıtını verdi. 'Konya kaç kilometre?' diye sordu, '500 kilometre' cevabını verdi. Bunun üzerine 'Reyhanlı ve Cilvegöz kaç kilometre?' dedi. Nasır, '15 dakika' dedi. Hacı, 'Ankara ve Konya'yı iptal et, Reyhanlı veya Cilvegöz’e eylemi yap' dedi. Bu şekilde anlaştılar, bu olay patlamadan 5 gün önce pazartesi gerçekleşti. Cuma akşama doğru Suriye Semra sahilinde Hıdır, Abu Kerem, Nişan İncecikyan, Yusuf Nazik, Muhammed Ali ve ben buluştuk. Nasır, 'Patlamayı haftaya cuma yapalım' dedi, Muhammed Ali kabul etmeyerek gidip yapmasını söyledi. Nasır da bir balıkçı ile Meydancık köyüne döndü. Buradan Harbiye tarafına geçti. Saldırının yapıldığı gün Yusuf, ben, Muhammed Ali, Hıdır ve Abu Kerem ile Kesep karakolunda bekliyorduk. Yusuf'a 'birinci ve ikinci araba' geçti diye telefon geldi. 25-30 dakika sonra 'yemek hazır diye tekrar telefon geldi ve Hıdır telefon ile araçları patlattı. Patlamayı Kesep karakolundaki televizyondan takip ettik. Patlamadan sonra Yusuf ve Muhammed Ali birbirlerine sarıldılar. Yusuf, Mihraç Ural'ı arayarak 'Televizyonu aç' dedi. Olaydan üç gün sonra Muhammed Ali patlama nedeniyle Nazik'e M16 uzun namlulu tüfek, bana da kol saati hediye etti. Hacı kod adlı Muhammed Ali görüşme sırasında Yusuf'a bundan sonraki eylemin Lübnan'da yapılacağını iletti. Yusuf da hazır olduğunu belirtti. 2013'te Trablus Allah Meydanı'nda iki araç patlattılar.
Reyhanlı terör saldırısının planlamasının bütün aşamalarını ve bu süreçte kimlerin yer aldığını bütün detaylarıyla Türkiye'deki arkadaşlarım aracılığıyla ilgililere ilettim. Patlamanın sorumlusu değilim"