CHP Tekirdağ Milletvekili, eski Hazine Müsteşarı Faik Öztrak, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla ABD’de tutulu olarak yargılanan iş adamı Reza Zarrab’ın itirafçı olduğuna yönelik iddiaların, ekonomiye etkilerini değerlendirdi. Bu davanın gerçekten de Türkiye’nin başına ciddi sorun yaratabilecek bir dava olduğuna dikkat çeken Öztrak, “Zarrab’ın ABD bankalarını aldatarak İran’a ambargonun arkasını dolandığı ve bunu da Türkiye Hükümeti’nin ve Halk Bankası’nın aracılığıyla yaptığı ortaya çıkarsa, bizim bankalarımıza karşı ciddi tedbirler gündeme gelebilir” uyarısında bulundu.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının son yaptıkları açıklamalarda, Zarrab davasına ilişkin yürütülen soruşturmanın Türk bankalarını ‘negatif not baskısı altında bırakabileceğinin ifade edilmeye başlandığını belirten Öztrak, “Bu gelişmeler bankacılık sistemimize güveni sarsabilir. Bunun sonucunda hem dış ticaretimiz hem küresel finansa ulaşmamız olumsuz etkilenir. Zaten sıkıntıda olan ekonomimizde ciddi yaralar açabilir” dedi.
Zarrab davasının giderek Türkiye’nin yumuşak karnı haline geldiğine dikkat çeken Faik Öztrak’ın T24’e değerlendirmeleri şöyle:
2006’da Birleşmiş Milletler öncülüğünde, İran’ın uranyum zenginleştirme programını engelleyebilmek amacıyla başlatılan ambargolar, bu ülkenin uluslararası finans ve ticaret sistemine erişimine büyük darbe vurdu. ABD’nin kendi başına uygulamaya koyduğu bir takım ambargo ve engeller de bu süreçte etkili oldu. İran’ın karşı karşıya kaldığı bu finansal kıskacı aşabilmek adına, eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad döneminde, bir takım alternatif yollar aramaya başladığını gördük. Ancak, daha sonra İran, bu dolambaçlı işler esnasında kaybettiği paraların peşine düşüldü. Bu operasyonda yer alan İranlı aktörler bu ülkede yargı önüne çıkarıldı hatta bu operasyonu yürüttüğü söylenen şahıs idam cezası aldı.
Bu operasyonların Türkiye ayağında yer alan Reza Zarrab ise şu anda ABD’de yargılanıyor. Davanın konusu, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları yasadışı yollarla delmek, ABD kurumlarını dolandırmak, bankacılık sistemine karşı dolandırıcılık, kara para aklamak. Bu dava henüz sonuçlanmadı ancak Zarrab’ın tanık sıfatıyla bu konuda önemli bilgileri ABD makamlarıyla paylaştığına dönük algı, artık hükümet kanadında da ağırlık kazanıyor.
Dava kapsamında Zarrab’ın, bu operasyonları yürütebilmek için Türkiye’de bir rüşvet ağı kurduğuna dair iddialar da var. Bu iddialar Türkiye’de de TBMM gündemine kadar geldi. Ancak AKP milletvekillerinin oylarıyla, bu iddiaların yargı tarafından incelenmesinin önü kesildi. Şimdi bunun ülke için nasıl yumuşak bir karın teşkil ettiğini görüyoruz. İran yargıladı, ABD yargılıyor ama bizde hükümet Zarrab’a Türk bayrağı önünde TV programları yaptırdı. Bakanlar bu isme teşekkür plaketleri verdiler. Yani şu anda ABD’de tutuklu olan bu ismi taltif edip durdular. Şimdi de aynı isme beddua edip duruyorlar.
Ekonomiye olabilecek etkilerini, dışarıdan gelecek düşmanca bir komploya bağlamaya ve bunu milli bir dava haline getirmeye çalışıyorlar. Kusura bakmasınlar, TBMM’de bu iddialar gündeme geldiğinde sorumlu bakanlar istifa etti ama AKP’lilerin kalkan elleriyle bu davanın önü kapatıldı. “Türk milleti adına” karar veren Türk mahkemelerinden kaçırılan Zarrab davasından “milli bir dava” çıkmaz ama milletin ekonomisini bozacak etkiler çıkar. Bunun da sorumlusu önce bu usulsüz petrole karşı altın ticaretine göz yumanlar ve iş ayyuka çıkınca da yargılamanın önünü kesenlerdir.
Ben, daha 17-25 Aralık ortaya çıkmamışken gerek TBMM’de yaptığım konuşmalarda gerekse düzenlediğim basın toplantılarında çok defa “Bunu yapmayın. Hele ki kamu bankalarını bu iş için kullanmayın. Türkiye’nin başına ciddi sorunlar açacaksınız” dedim. Maalesef uyarılarımız dikkate alınmadı, Türkiye şu an ciddi risklerle karşı karşıya.
Evet, bu dava gerçekten de Türkiye’nin başına ciddi sorun yaratabilecek bir dava. Zarrab’ın ABD bankalarını aldatarak İran’a ambargonun arkasını dolandığı ve bunu da Türkiye Hükümeti’nin ve Halk Bankası’nın aracılığıyla yaptığı ortaya çıkarsa, bizim bankalarımıza karşı ciddi tedbirler gündeme gelebilir.
ABD bu güne kadar birçok yabancı bankayı, çeşitli ülkelere uyguladığı ambargoları ABD bankaları üzerinden dolarla yaptıkları usulsüz işlemlerle delmeleri, nedeniyle cezalandırdı. Örneğin, bir Fransız bankası, yaptığı operasyonlarla ABD’nin bazı ülkelere yönelik ambargolarını deldiği için 9 milyar dolar ceza ödemek zorunda kaldı. Türkiye de böyle cezalarla karşı karşıya kalabilir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptığı son açıklamada, Zarrab davasına ilişkin yürütülen soruşturmanın Türk bankalarını “negatif not baskısı altında bırakabileceği” ifade edilmeye başlandı.
Bu gelişmeler bankacılık sistemimize güveni sarsabilir. Bunun sonucunda hem dış ticaretimiz hem küresel finansa ulaşmamız olumsuz etkilenir. Zaten sıkıntıda olan ekonomimizde ciddi yaralar açabilir. Zarrab davası, giderek Türkiye’nin yumuşak karnı haline geliyor. Bu, Türkiye’nin uluslararası pazarlıkların yapıldığı her masada dezavantajlı olmasına, bu davanın ülkemize karşı bir koz olarak kullanılmasına neden olacak. Yapılan hataların ve iktidarın yargının denetiminden kaçmasının bedelini her zaman olduğu gibi yine milletimiz ödeyecektir.