ABD'nin İran'a yönelik ambargosunu deldiği iddiasıyla tutuklanan Türkiye ve İran vatandaşı iş adamı Reza Zarrab, eski Halkbankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın 50 yıla kadar hapis ve 2 milyon dolar para cezası istemiyle tek sanık olarak yargılandığı davada 'tanık' sıfatıyla dördüncü kez hâkim karşısına çıktı.
Duruşmaya Hakan Atilla'nın avukatları tarafından paylaşılan belgeler damga vurdu. Yargıç Berman'a hitaben bir mektup kaleme alan Atilla'nın avukatları 15 Eylül 2016'da Zarrab ile Ahad isimli bir şahsın telefon görüşmesini aktardı. Söz konusu telefon görüşmesinde, Zarrab'ın ihtiyaç durumunda hapisten dışarı çıkmak ya da daha az bir ceza almak için yalan söylemeyi Ahad isimli kişiyle konuştuğu belirtildi. Savunma avukatları tarafından yazılan mektupta, "Zarrab, daha az ceza almak için bir ifade uydurmak konusunda istekli olduğunu ifade ediyor" cümlesi kullanıldı.
Duruşmada ayrıca Reza Zarrab'ın cezaevinden yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtları da paylaşıldı. Reza Zarrab davasının dosyasına giren tapede Zarrab ile bir kişi arasında geçen konuşmada, "Bekir ve Mevlüt isimli iki kişi ile 'Beyefendi'nin Başkan Obama’yı arayacağı" ifadesi yer alıyor. Tape kayıtlarından Zarrab'ın avukatı Şeyda Yıldırım'ın da Erdoğan ile iletişim halinde olduğu izlenimi ortaya çıkıyor.
00:50 - Duruşma yarın New York saati ile 09:15'te başlayacak 16:30'da sona erecek.
00: 45 - Yargıç Berman: Bugünlük bu kadar. İyi ilerleme kaydettik.
00:15 - Savcı, daha önce delil olarak sunulan tapelere ait ses kayıtlarını dinletmek istediğini söyledi. Bir dizi Türkçe ses kaydı dosyası, delil dosyasına eklenecek. Salonda Türkçe ses kayıtları dinletiliyor.
00:10 - Zarrab, daha önce bahsi geçen 'SWIFT' dosyalarını şema çizerek anlatıyor.
00.05 - Duruşmayı takip eden The Daily Beast muhabiri Katie Zavadski, davanın tutuklu sanığı Mehmet Hakan Atilla'nın avukatlarının bugünkü duruşmada hâkime sunduğu "Zarrab'ın cezaevindeki telefon görüşmeleri kayıtları"nın, ABD Mahkemeleri Elektronik Belge Erişim Sistemi'nden (PACER) kaldırıldığını bildirdi.
Zavadski bunun koruma tedbiri olarak yapıldığını duyurdu. Bu adımın kayıtların görüşüleceği ancak henüz kamuoyuna açık olmayacağını anlamına geldiğini yazdı.
Görüşmelerde Reza Zarrab'ın ABD'de tutukluyken telefonda konuştuğu Ahad isimli bir kişiye "ABD'de cezaevinden çıkmak ya da daha az ceza almak için yalan söylemek zorundasın" dediği iddia ediliyor.
23:38 - Savcılar, bir Şangay bankası, bir Dubai bankası ve New York merkezli Standard Chartered bankası arasındaki 45 bin dolarlık bir işleme ait belgeyi delil olarak sunuyor.ABD'li gazeteci Adam Klafeld'e göre, işlemlerde bir İran bankasının da bulunması ciddi delil teşkil edecek.
23: 28 - Zarrab, Dubai merkezli Rostamani Exchange şirketinin de adının yer aldığı bazı kayıtları doğruladı. Yargıç Berman, bu kayıtlardan en sonuncusunu delil dosyasına ekledi.
23:00 - Zarrab'a ait başka e-postalar da dava dosyasına delil olarak ekleniyor. Bunlardan biri 28 Ekim 2014 tarihli bir e-posta. E-postada Sermayeh Bankası'na ait hesap özeti yer alıyor.
22:47 - Zarrab "Mars" adlı bir değerli metal şirketinden bahsediyor. Şirketin Halkbank'ta hesabı bulunuyor.
22.45: Oturumda bir e-posta delil olarak sunuluyor. Konu satırında "SWIFT" yazıyor. Sarraf, "Bu, banka şubeleri arasında bir tür mesajlaşma" yorumunu yaptı. Bu delilin İran'a yönelik yaptırımlar açısından önemli olduğu düşünülüyor.
22:30 - "Ali Fuat'a hiç rüşvet verdiniz mi?" sorusuna Zarrab: Ali Fuat'a hiç rüşvet teklif etmedim, o da öyle bir şey istemedi. İşimi eski usulde sürdürdüm... Altın ve gıdayla.
22:20 - Zarrab: 17 Aralık'tan sonra hiçbir Halkbank çalışanına rüşvet vermedim.
22:15 - Reza Zarrab, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tutuklanıp 28 Şubat 2014'te serbest bırakılmasının ardından yaşananları anlatıyor.
Zarrab: Türkiye’de serbest bırakıldıktan sonra gıda ticareti yapan şirketin sahibi olarak görünmem doğru olmazdı.
22:00 - Reuters haber ajansı, Hakan Atilla'nın avukatları tarafından yazılan bir mektuba yer verdi. Yargıç Richard Berman'a yazılan mektupta Atilla'nın avukatlarının, 15 Eylül 2016'da Zarrab ile Ahad isimli bir şahsın telefon görüşmesine yer verildi. Söz konusu telefon görüşmesinde, Zarrab'ın ihtiyaç durumunda hapisten dışarı çıkmak ya da daha az bir ceza almak için yalan söylemeyi Ahad isimli kişiyle konuştuğu aktarıldı. Savunma avukatları tarafından yazılan mektupta, "Zarrab, daha az ceza almak için bir ifade uydurmak konusunda istekli olduğunu ifade ediyor" cümlesi kullanıldı.
20.52: Yemek molası verildi
20.47: Tahliyesinin ardından Zarrab Halkbank’a gitmiş.
Soru: Halkbank’ta kimle konuştun?
Zarrab: Halkbank Genel Müdürüyle.
(Bu noktada GM Süleyman Aslan değil ondan sonra gelen kişi Ali Fuat Taşkesenlioğlu) (Adam Klasfeld)
20.44: Zarrab: Avukatlarım geldi, konuştuk ve tahliye edildim.
Soru: Tahliye edilmek için bir ödeme yaptın mı?
Zarrab: Evet sayın hakim.
Soru: Bu ödemeler rüşvet miydi?
Zarrab: Kısmen…
20:38- Zarrab: “Türkiye’de hiç hapse girdiniz mi?”
Zarrab: “Evet, tutuklanıp sonra hapse atıldım. Sonra salıverildim.”
20:35 Zarrab: “(Evrak işiyle ilgili) Bankada hem Aslan’la hem Atilla’yla konuştum.”
20:30 Zarrab ile Happani arasında geçen bir konuşma daha dinletilip kanıt dosyasına eklendi. Zarrab, konuşmanın Atilla’nın bir evrak işini halletmesiyle ilgili olduğunu söylüyor.
Mahkemede, Reza Zarrab ile şirketinde çalışan Abdullah Happani arasında geçtiği belirtilen bir telefon kaydı dinletildi.
Zarrab bu konuşmayı mahkemeye, "Mehmet Hakan Atilla'nın bir belge problemini çözüme kavuşturması ile ilgiliydi" diyerek aktardı.
Savcı: Bu konuşma ile ilgili Halkbank'tan kiminle temasa geçtiniz?
Zarrab: İlk olarak Süleyman Aslan ile konuştum. Sonra Hakan Atilla ile de konuştum.
Sonra konuşmanın dinlenmesine devam edildi:
Zarrab'tan Happani'ye telefonda: Kardeşim başka bir yolu yok. Mevzuat bunu gerektiriyor.
Zarrab ifade veriyor: Burada Abdullah'a, bu kararın bana ait olmadığını açıklamaya çalışıyorum
Soru: Hangi mevzuattan bahsediyorsunuz burada?
Zarrab: Ambargo mevzuatından bahsediyorum.
Soru: Hangi ambargo?
Zarrab: Birleşik Devletler ambargosu ve yaptırımları
20:25 Savcı: “Gerçekte altın (İran yerine) hangi ülkeye gönderiliyordu?”
Zarrab: “Tamamı Birleşik Arap Emirlikleri’ne gidiyordu.”
20:05 - Cezaevi kayıtlarının yayınlanmasının ardından Amerikalı gazeteci Katie Zavadski “Bu arada görünüşe göre, Zarrab’ın daha önceden görüştüğüm Türk avukatı beni iMessage’da engelledi. Üzücü! Ona bu telefon konuşmalarını soramıyorum bile” mesajını
19: 38 - Gazeteci Katie Zavadski duruşmada dinletilen ses kayıtlarına göre Zarrab'ın avukatlarının Erdoğan ile irtibatta olduğunun anlaşıldığı iddiasında bulundu:
"Bu görüşmeler Sarraf'ın tutuklanmasından sonra gerçekleşmiş ancak Obama ile ilgili ifadelere bakılırsa görüşmelerin üzerinden epey zaman geçmiş. Görünüşe göre, Zarrab’ın avukatı, müvekkilinin durumuyla ilgili olarak Erdoğan tarafıyla irtibat halindeydi. Zira dinletilen ses kaydındaki görüşmenin özetinde “Danışman, bunun sadece Reza meselesi olmadığını, milli mesele olduğunu söylüyor."
19:30 - Reza Zarrab davasındaki dosyada yer alan tapede Zarrab ile bir kişi arasında geçen konuşmada, 'Beyefendi'nin Başkan Obama’yı arayacağı bilgisi yer alıyor.
Evrensel'in paylaştığı ses kaydı dökümü şöyle:
19:34 - Mehmet Hakan Atilla’nın avukatları, Zarrab’ın cezaevinde yaptığı konuşmaların kayıtlarını yayınlayıp, yalan söylemeye meyilli olduğunun bu kayıtlardan anlaşıldığını savundu.
19:31 - Zarrab, dinletilen ses kaydının Süleyman Aslan'a verilen rüşvetle ilgili olduğunu söyledi.
Happani: Ne kadar göndereceksin?
Zarrab: Bilmem ki, gıdaya falan ne kadar verdik ona bir bak. Toplamda ona göre bir hesap çıkarıp göndeririz.
Duruşmada söz alan Zarrab: Burada söylemeye çalıştığım şey, Süleyman Aslan bankanın en tepesinde ve bankayı yönetiyor... Bu iş için gereken tüm yetkiye sahip.
Savcı, Zarrab'a Türkçe telefon konuşmasının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını sordu. Zarrab: "Evet sayın savcı, yansıtıyor." 19:28 - Duruşmada Zarrab ve yardımcısı Abdullah Happani arasında geçen bir başka telefon konuşması tapesi yer aldı. Burada Halkbank'tan çekilip gönderilecek parayı konuşuyorlar. Savcı, Zarrab'a Türkçe telefon konuşmasının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını sordu. "Evet sayın savcı, yansıtıyor" diyen Zarrab, Happani'yle Halkbank'tan gönderilen parayı konuştuklarını söyledi. Kayıt delillere eklenecek.
19:09: Atilla'nın belgelerin inandırıcı olması konusunda kendisini uyardığını söyleyen Zarrab "Yalnızca 14 ton taşıyabilen gemilere 25 ton sevkiyat yazma dedi" ifadesini kullandı.
19:01 - ABD'li gazeteci Katie Zavadski'nin aktarımına göre, Zarrab ilk kez Hakan Atilla'dan bu kadar çok bahsediyor.
18:51 - Zarrab, Süleyman Aslan’ın kendisini, Halkbank’taki işlemleri için Hakan Atilla’nın dediklerini dinlemeye yönlendirdiğini öne sürdü. Zarrab’ın anlatımına göre Aslan, “Hakan’ı dinle ve başka bir şey olursa konuşuruz” dedi.
18:50 - "Atilla'nın Volgum'u anlamadığını" iddia eden Zarrab "Hakan Atilla, Volgum'un altın ticaretinde kullanıldığını sanıyordu çünkü şirket başlangıçta bu amaçla kurulmuştu... Ancak daha sonra gıdaya dönmüştü" dedi.
18: 47 - Zarrab, alt kademedeki banka çalışanlarının, Dubai'den İran'a giden sahte buğday sevkıyatlarını fark edince, Hakan Atilla ile konuştuğunu söyledi. ABD'li gazateci Pete Brush'ın yorumuna göre, Zarrab'ın ifadesi, Atilla'nın "geri plandaki iş bitirici" olduğu iddiasını destekliyor.
18:42 - Zarrab iki evrakta hata yaptığını anlattı. Birincisinde, rakamı fazla yazdığı söyleyen Zarrab "İkinci hatayı buğday sevkıyatında yaptık" dedi. Menşe belgesine "Dubai" yazdık.
Savcı: Nasıl bir hata bu yani?
Zarrab: Dubai'da buğday yetiştirilmiyor.
18:38 - Zarrab: İran'a Türkiye'den gerçekten gıda gösteren bir şirketi rakip olarak görüyordum çünkü Halkbank'taki parayı azaltıyordu.
18:27 - Zarrab ifadesinde, Bunghi adlı bir nakliye şirketinden bahsetti. Zarrab "Şirket sizin rakibiniz miydi?" sorusuna "Hem evet, hem hayır" diyerek yanıt verdi. Zarrab bunu "Onlarla rakip değildik, çünkü onlar gerçekten gıda sevkıyatı yapıyordu ama biz yapmıyorduk. Rakiptik diyorum çünkü onlar da işlerinde Halkbank'tan gelen İran paralarını kullanıyordu. Yani benim Halkbank'tan alıp kullanabileceğim para tutarının azalmasına neden oluyorlardı" sözleriyle açıkladı.
18:26 - ABD'li gazeteci Adam Klasfeld'in iddiasına göre, Zarrab'a "(İran'a giden) Gemilere gıda yüklenirken muayene belgesini almıyorduk" ifadesinden sonra, "Neden almıyordunuz" sorusu yöneltildi. Sarraf ise buna karşılık "Çünkü fiili olarak gıda ve ürün göndermiyorduk. Ortada herhangi bir ürün yoktu" dedi.
18:20 - Zarrab ile Aslan arasında gıda ticareti konusundaki diyalog takip ediliyor.
18.14: Duruşma, Zarrab ile Halkbank’ın eski genel müdürü Süleyman Aslan arasındaki bir telefon konuşmasının ele alınmasıyla başladı. Zarrab, söz konusu konuşmada hayali gıda ticaretini ele aldıklarını söylüyor. Aslan konuşmada, İran’dan gönderilen mebla ile gıda ticareti için gösterilen miktarın birbirini tutmadığını anlatıyor. Zarrab ise gerekirse ödemeleri 5’er milyon dolar olarak bölebileceğini söylüyor; Aslan bunun daha iyi olacağını belirtiyor.
18:11 - Zarrab, mahkeme salonuna girdi. Zarrab'ın koyu renk bir blazer ceket ve beyaz tişört giydiği aktarıldı. ABD'li gazeteci Klasfeld, Zarrab'ın doğrudan sorgusuna devam edileceğini söyledi.
17:56 - ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, Zarrab'ın henüz mahkemeye getirilmediğini, bu konu hakkında herhangi bir açıklama da yapılmadığını söyledi. Klasfeld, jüri üyelerinden birisinin duruşma salonuna geç kaldığını aktardı.
17:30 - Daily Beast'ten Katie Zavadski, Zarrab'ın 4'üncü gün için yerini alacağını ve Zarrab'ın ifadesinin çarşamba gününe kadar sürebileceğini iddia etti.
Davada neler oldu?
Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tek sanık olarak hâkim karşısına çıktığı davanın ilk duruşmasında Savcı Yardımcısı David Denton, Reza Zarrb’ı “yıldızlı tanık” olarak niteledi.
Zarrab'ın aleyhinde tanıklık yapacağı Hakan Atilla'nın avukatları ise ilk sözlerinde, gerçek ‘suç ortağının’ eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan olduğunu söyledi.
Atilla'nın avukatı Victor Rocco, savcılığın Reza Zarrab'ın sırtını sıvazladığını belirterek, "Yüksek makamlara ayakkabı kutularında rüşvet yollayan Atilla değil Zarrab'tı. Sanık sandalyesinde oturması gereken Reza Zarrab" dedi. Rocco, "Süleyman Aslan, Zarrab'tan 'utanmazca' rüşvet aldı" iddiasında bulundu.
Reza Zarranb’ın ‘tanık’ sıfatıyla mahkemeye getirildiği ikinci duruşmada ise Zarrab, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın, eşi Ebru Gündeş'in ünlü bir isim olması nedeniyle başlangıçta kendisiyle çalışmak istemediğini söyledi. Daha sonra konuyu dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a taşıdığını ifade eden Zarrab, Halkbank ile bağlantının kurulması için Zafer Çağlayan'a toplamda 45 ila 50 milyon Euro, 7 milyon dolar, 2,4 milyon Türk Lirası ve 300 bin İsviçre Frankı rüşvet verdiğini söyledi.
Zarrab ifadesinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın genel müdür olduğu Çalık Holding'e ait Aktif Bank'ta hesap açtırmak için eski AB Bakanı Egemen Bağış'tan yardım istediğini söyledi. "Bağış aracılığıyla Aktif Bank Genel Müdürü ile görüştüğünü ve bu sayede bankada hesap açtığını" belirten Zarrab, "Hesap günlük 5-10 milyon Euro'luk işlem hacmi ile başladı" ifadesini kullandı.
Zarrab, davanın tutuklu sanığı eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında ise "Yaptırım kuralları hakkında bankadaki en bilgili kişi. Oluşturduğumuz yapının Amerikan yaptırımlarıyla uyumlu gözükmesi için katkıda bulundu" diye konuştu.
Davanın üçüncü günüde dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın adı ilk kez geçti. İran'la Halkbank üzerinden yürütülen altın ticaretine Vakıfbank ve Ziraat Bankası'nın da dahil olmak istediğini öne süren Zarrab, Vakıfbank ve Ziraat Bankası'nın dahil edilmesi için dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan talimat aldığını iddia etti.
İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) yetkilileri ile dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan arasındaki görüşmeleri anlatan Zarrab, o dönem Halkbank'ın Genel Müdürü olan Süleyman Aslan ile sanık Mehmet Hakan Atilla'nın da toplantılarda olduğunu ifade etti.
Duruşmada Çin pazarında girmeye çalıştığını söyleyen Reza Zarrab, İran’la iş yaptığı için Çin’de sorun yaşadığını ve dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler'den yardım istediğini söyledi.Barış Güler'in kendisine danışmanlık yaptığını ifade eden Zarrab, "Babası Muammer Güler'e benim için Çin'deki bankalara referans mektubu yazdırması için Barış Güler'e 100 bin dolar verdim" dedi.
Zarrab, dün "45-50 milyon Euro, 7 milyon dolar ve 2,4 milyon Türk lirası rüşvet verdim" iddiasında bulunduğu Zafer Çağlayan için "Zafer Çağlayan'dan habersiz hiçbir şey yapmadım, şirketimin kayıtlarını bazen kontrol ederdi" ifadesini kullandı.
"Süleyman Aslan'a rüşvet vermek için Zafer Çağlayan'dan izin istediğini" söyleyen Zarrab "Süleyman Aslan'a rüşvet vermek Çağlayan'a rüşvet vermekten daha önemliydi zira Aslan kapının nihai bekçisiydi" dedi.
TIKLAYIN - Reza Zarrab: Erdoğan ve Babacan bana, Vakıfbank ve Ziraat Bankası için talimat verdi
Zarrab'ın üçüncü kez hâkim karşısına çıktığı jürili duruşmanın dördüncü gününde ise, Zarrab, ABD'nin İran'a yönelik ambargoları sıkılaştırmasının ardından "gıda tedariki" görünümde altın ticaretine devam edildiğini söyledi.
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in fotoğraflarının delil olarak dosyaya girdiği duruşmada Zarrab, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'ya 50 miyon Euro tutarındaki bir uluslararası işlemi sorduğunu anlattı.
Bankanın bu işlem için bir belge istediğini söyleyen Zarrab bunun kendisini endişelendirdiğini çünkü ticaretin aslına dair istenen belgeyi elde etmenin imkansız olduğunu belirtti. Aslan'ın ise buna "Bu konuyu ben çözeceğim, sorun değil Rıza bey" diye karşılık verdiğini iddia etti.
TIKLAYIN - Zarrab: Süleyman Aslan'a daha fazla rüşvet vermemek için imzasını taklit ettik