New York
5 Ekim günü, New York Güney Bölge Mahkemesi’ne ince kollarını sallaya sallaya girdi. Önceki duruşmalardaki endişeli ifadenin yerini belli belirsiz bir tebessüm almıştı. Reza Zarrab yüksek duvarları koyu ahşapla kaplı duruşma salonundaki yerini aldı. Hemen sağındaki ak sakallı tercüman ile kısa bir süre sohbet etti; gülüştü.
İran’a karşı uygulanmış olan Amerikan ambargosunu delmek, kara para aklamak ve dolandırıcılık suçlarından ABD’de yargılanan Reza Zarrab’ın davası devam ediyor. Altı ayı aşkın süredir tutuklu bulunan Zarrab’ın avukatları 18 ve 19 Temmuz tarihlerinde bazı delilleri geçersiz saymak ve iddianameyi düşürmek için başvuruda bulunmuşlardı. 5 Ekim’de gerçekleşen duruşmada bu iki başvuru tartışıldı.
Savunma makamı sanığın cep telefonu olan iPhone marka cep telefonunun şifresinin hukuksuz bir şekilde elde edildiğini, bu yüzden de kanıt olarak kullanılamayacağını vurguladı. Avukatlar ayrıca Zarrab’ın ABD ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığının altını çizdi; Zarrab’ın ticari faaliyetlerinin Amerikan yargısının yetki alanına girmediğini belirtti. New York Güney Bölge Başsavcılığı karşı çıktı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Zarrab davasının yargıcı Richard Berman’ı İstanbul’da bir hukuk kongresi çerçevesinde ağırlayan Yüksel Karkın Hukuk Bürosu polis ekiplerince basılmıştı. Savunma makamının mahkemeye sunduğu belgelere göre, hukuk bürosunun kurucu ortakları ‘FETÖ’ye üye olmakla suçlanıyordu. Zarrab’ın avukatları, müvekkillerini 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nda da tutuklayanların aynı örgütün üyesi olduğunu iddia ederek reddi hâkim talebinde bulunmuştu.
Hürriyet gazetesinin haberine göre, 24 Eylül’de, Cumhurbaşkanı Erdoğan Zarrab davasını şu sözlerle değerlendirmişti:
“Adalet Bakanlığı Zarrab’ı tutup orada FETÖ’nün yedirip içirdiği isimlere teslim ediyor. Biden’a (ABD Başkan Yardımcısı) bunları anlattım.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri mahkeme kayıtlarına girmiş fakat yargıcın kararını değiştirmemişti. Richard Berman reddi hâkim talebini duruşmadan yaklaşık bir hafta önce reddetmişti. Zarrab’ın avukatlarından Paul Clement, “Bu noktada reddi hâkim kararını temyize götürmeyeceğiz” dedi.
Berman, 5 Ekim tarihli iddianamenin düşürülmesi ile ilgili duruşmayı, Türkiye ziyaretinin ve reddi hâkim talebinin tarafsızlığını etkilemeyeceğini vurgulayarak açtı. Sözü ilk olarak Reza Zarrab’ın avukatlarından, ABD eski hukuk müşaviri (Solicitor General) Paul Clement’e verdi. Clement, başsavcılığın ambargo ile ilgili yasaları “radikal bir şekilde genişlettiğini” savundu.
Savunma makamı daha önce mahkemeye sunduğu bir dilekçede, Amerikan vatandaşı olmayan Zarrab’ın faaliyetlerini ABD sınırları dışında gerçekleştirdiği sürece İran ile ticaret yapmasının ABD hukukuna uygun olduğunu belirtmişti. Clement, müvekkiline yöneltilen ambargoyu delme suçunun düşürülmesini istedi.
New York Güney Bölge Başsavcılığı’ndan Michael Lockard karşı çıktı. Ayağa kalkmasıyla birlikte uzun boyu kadar takım elbisesinin kırışıklığı da dikkat çekti. Savcı, ambargo yasalarının bir bölümünün, suç faaliyeti tespit edildiği taktirde, yabancı ülke vatandaşlarını da kapsadığını söyledi.
Rıza Zarrab’ın avukatları mahkemeye sundukları dilekçede, müvekkillerinin banka dolandırıcılığı ile suçlanabilmesi için Zarrab’ın bir Amerikan bankasını yanıltmış veya o bankaya zarar vermeye teşebbüs etmiş olması gerektiğini belirtmişti. Paul Clement, Zarrab’ın bankalara istenilen tüm bilgileri verdiğini, transfer edilen paranın ulaşacağı son noktayı belirtmek gibi bir “görevinin” bulunmadığını vurguladı.
Savcı Lockard bazı Amerikalı gazetecilerin göz kapaklarının düşmesine sebep olan ses tonuyla, sanığın aracı ABD bankalarının normal şartlarda göreceği İran ile ilgili bilgileri bilinçli olarak sildiğini, bunun da bankaları yanıltmak olarak tanımlanabileceğini söyledi.
Ayrıca Michael Lockard sanığın Amerikan bankalarından bilgi saklayarak o kurumları, transferin bloke edilmesi gibi, pek çok riske maruz bıraktığını belirtti. Kanunda belirtilen, bankaya zarar vermeye teşebbüs koşulunu yerine getirmek için, “Risk yeterli,” dedi.
Üç yıl boyunca Beyaz Saray’ı Anayasa Mahkemesi’nde savunmuş olan Paul Clement, para transferi engellendiği taktirde bir başka bankaya gönderilmek üzere Amerikan bankasına transfer edilen paranın o bankada kalacağını söyledi. Bu durumun ABD bankasına zarar değil fayda sağlayabileceğini ekledi.
Deneyimli avukat, ambargo delme ve banka dolandırıcılığı suçları düştüğü taktirde diğer iki suçun da otomatik olarak düşeceğinin altını çizdi.
Clement sözü Zarrab’ın bir diğer yıldız avukatı Benjamin Brafman’a bıraktı. Kısa boylu, geniş alınlı ve uzun, beyaz saçlı ceza avukatı heyecanla bazı kanıtların neden geçersiz sayılması gerektiğini anlattı. Brafman, Zarrab’ın telefon şifresinin hakları okunmadan müvekkilinden öğrenildiğini, bu yüzden de mahkemeye delil olarak sunulamayacağını savundu.
Savcı Lockard şifrenin FBI ajanları değil gümrük memurları tarafından edinildiğini, bunun da rutin bir işlem olduğunu belirtti. Bavulların anahtarlarını isteme yetkisi bulunan memurların telefonda bir IŞİD bayrağı arıyor olabileceklerini ekledi. Lockard FBI’ın elindeki arama izninde şifreden bahsedilmediğini kabul etti ancak “bir ev aranırken nasıl anahtarı özellikle belirtilmiyorsa” burada da benzer bir durum olduğunu vurguladı.
Avukatlar duruşmadan önce mahkemeye sundukları dilekçede bir hukuksuz delil toplama iddiasında daha bulunmuşlardı. 19 Mart günü, Zarrab Miami’de tutuklandıktan kısa bir süre sonra, FBI ajanları ilk sorguyu gerçekleştirmişti. Savunma makamı, Zarrab’ın avukat talebinin ardından dahi sorgunun devam ettiğini, avukat hazır bulunmaksızın elde edilen bilgilerin sanığa karşı kullanılamayacağını iddia ediyordu.
Savcılık, Zarrab’ın avukat talebinden sonra yöneltilen malvarlığı hakkındaki soruların “sanığı tutukevine götürmekten sorumlu memurların teslim alma formunda bulunan standart sorular” olduğunun altını çizdi.
Soru sorarken sık sık tırnak kesimini inceleyen Yargıç Berman iddianamenin düşürülmesi ve bazı delillerin geçersiz sayılması hakkındaki kararını vermek için duruşmanın dökümünü okuyacağını söyledi. Herhangi bir karar tarihi belirtmedi.