Rezillik ve itibarsızlık: T24'ten Jehan Barbur'a zorunlu bir yanıt

Rezillik ve itibarsızlık: T24'ten Jehan Barbur'a zorunlu bir yanıt

T24 Editoryal

Gazetecilik bir kamuoyu işi olarak eleştirilere, tepkilere alabildiğine açık bir meslektir. Siyasetten edebiyata, müzikten sinemaya, kamuoyuna açık bütün süreçlerde durum aynıdır ve böyle olması doğaldır. Sahnedeyseniz alkış da alırsınız, tepki de...

Tepkiler/eleştiriler kendi hatanızdan kaynaklanıyorsa, hatayı ancak açık yüreklilikle kabul ederek tecrübeye çevirir ve tekrarını önleyebilirsiniz. İnsanlar ve kurumlar, tecrübeye çevirerek kazandığı hatalarla da gelişir.

Tepkiler/eleştiriler konuşmanın ya da susmanın hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini haber verecek ölçüde adil değilse, yolunuza devam edersiniz. Zira hayat, davranışları mütemadi sorunlar gösteren insanların geçmeyen geçmişleriyle uğraşmanın, yalan söylediğine tanık olduğunuz insanlara soru sormanın nafile bir çaba olduğunu da öğretir.

Ancak tepkiler/eleştiriler niyetli bir çarpıtmayı, yalanı içeriyorsa bir yanıt vermeniz kaçınılmaz hâle gelebilir, ki bu satırlar T24'ü böyle bir mecburiyet karşısında bırakan bir sorunlu tavırdan kaynaklanıyor.

Bu yazı, T24'ün, kendisine saygı duyduğunu belli eden yayınlar dışında bir davranış sergilemediği Jehan Barbur'un hakkaniyet ölçüleri içinde anlama imkânı bulamadığımız saldırganlığı üzerine kaleme alındı.

T24'ün, okurlarına ve Barbur'un sosyal medyada paylaştığı mesajlarla ilgilenen sevenlerine açıklama ihtiyacı duyduğu olayı özetleyelim.

Kadıköy'de 'herkese açık' bir söyleşi

İstanbul Kadıköy'de alternatif bir eğlence ve kültür merkezi olarak kurulan Mecra'nın aylık olarak düzenlediği "Misafir Odası" söyleşilerinin temmuz ayındaki konuğu Jehan Barbur'du. 26 Temmuz'da gerçekleşen etkinliğin duyurusu hem sanatçının, hem de mekânın sosyal medya hesaplarında ve aralarında basılı gazetelerin de bulunduğu birçok mecrada yapıldı. T24 de, etkinliği şu haberle 17 Temmuz'da okurlarına duyurdu.

Söyleşinin moderatörlüğünü T24 Yazı İşleri Müdürü Gonca Tokyol ile BirGün gazetesinden Burak Abatay'ın yapacağı da keza bu duyurularda paylaşıldı. Mecra'nın, Barbur'un konuk olacağı program için Facebook hesabından "herkese açık" notuyla yaptığı duyuruyu paylaşalım:

"Yerel ezgilerle popüler cazı buluşturan Jehan Barbur, Mecra’nın her ay gerçekleştirdiği Misafir Odası programına konuk olacak. Usta ismin müziği, kalemi ve hayatının konuşulacağı söyleşi programında odanın sunuculuğunu BirGün gazetesinden Burak Abatay ve T24’ten Gonca Tokyol yapacak."

Jehan Barbur'un hayatından son dönemde yerleştiği Gümüşlük'teki günlerine, yazılarından şarkılarına birçok başlığın konuşulduğu sohbet, izleyenlerin keyif aldığı bir seyir izleyerek noktalandı.

Etkinliği izleyen T24 muhabiri Derin Koçer'in özenle kaleme aldığı haber/izlenim, ertesi gün "Jehan Barbur'la 'Misafir Odası'nda bir akşamüzeri" başlığıyla T24'te yayımlandı. Söz konusu haber/izlenimi buradan okuyabilirsiniz.

Jehan Barbur önce paylaştı, sonra hakaret etti

T24'te yayımlanan bu haber/izlenimi, Jehan Barbur da Instagram hesabından memnuniyetle paylaştı. Ancak Barbur, söyleşi sırasında Sıla Gençoğlu'nun "Anlatsam Geçer mi?" adıyla yayımlanan şiir kitabına ilişkin görüşleri sorulduğunda verdiği yanıtın özetini içeren ve T24'ün sosyal medyada da paylaştığı bölüm nedeniyle eleştiri almış olmalı ki, daha sonra Twitter'dan T24 hakkında hakaret de içeren mesajlar attı.

Yukarıda linkini verdiğimiz T24'teki haber izlenimde, Jehan Barbur'un, Sıla'nın şiir kitabı için "Okumayın şunları" sözlerini içeren -başlığa çekilmemiş- birkaç satır bulunduğunu hatırlatarak devam edelim. 

Jehan Barbur'un, bir gün önce sosyal medyadaki takipçileriyle paylaştığı haber/izlenim konusunda bir gün sonra T24'ü anons ederek Twitter'da paylaştığı iki mesajı  buraya aynen alıyoruz:

@t24.com.tr Siz haberci misiniz yani? 50 kişilik medyaya kapalı bir söyleşime sızıp, söylediğim bir lafı evirip çevirip beni magazine yem ederek 16 yıllık meslek hayatımla hangi hakla oynarsınız? İtibarsız ve rezilsiniz.

Söylediğim her şeyin arkasındayım... (Nasıl ve hangi minvalde söylediğim ayrı konu) konu bu değil, ama zaten habercilik magazin olduğundan boşa konuştuğumun farkındayım.

 

Söyleşiyi yapanlar gazeteci, söyleşi herkese açık, ancak Barbur'a göre T24 oraya sızmış!

Jehan Barbur'un, şu üç-beş satırda öne sürdüğü -yalanlar demeyelim- yanlışlara ve -ne yazık ki- niyet edilmiş çarpıtmalara gelince... Adım adım gidelim:

- İki gazetecinin moderatörlük yapacağı anons edilmiş, mekânın sosyal medya hesabından iki gazetecinin de adları verilerek "herkese açık" notuyla duyurulmuş, dahası Jehan Barbur'un kendisinin Twitter ve Instagram hesaplarından "bu akşam mecra'da söyleşimiz vaaaar" sevinciyle ilan ettiği, video kayıtların göründüğü, üstelik kamuya açık bir mekânda yapılan bir söyleşi için "sızmak" ifadesini kullanmak, sadece kendine düşkün olmanın ne türde bir çaresizliğidir, siz takdir edin.

Jehan Barbur, tutanaklarını yayımlamanın yasayla yasaklandığı Milli Güvenlik Kurulu gibi bir toplantıda mı konuştuğunu sanıyordu?

Kaldı ki, -Jehan Barbur gibi gazeteci olmadığı hâlde gazetecilik üzerine büyük harflerle konuşmayı sevenler bilmeyebilir- medyaya kapalı toplantılarda konuşulanlar kamuoyunu ilgilendiren konularsa "haber alma hakkı ve haber verme görevi" kapsamındadır. Kapalı toplantılarda konuşulanları yazmak -haber alma hakkına dâhil bütün alanlarda-  gazeteciliğin görevidir. 

Barbur'un 'magazincilik'le suçladığı T24'ün haberde yayımlamadığı Sıla'ya dair ağır sözleri

- Jehan Barbur, söyleşideki "bir lafının evririp çevrilip kendisini magazine yem ederek 16 yıllık meslek hayatıyla oynamak"la da suçluyor T24'ü. 

Oysa T24, Sıla Gençoğlu'nun şiirleri hakkında Barbur'un söylediklerinin tamamını -gazetecilik açısından doğruluğu tartışmalı bir tercihle- habere aynen yansıtmadı. Olası bir sansasyon atmosferinde niyetini aşan ölçüde reaksiyon göreceğini düşünerek -Jehan Barbur'u esirgemek amacıyla- Sıla Gençoğlu hakkında dile getirdiklerinin küçük bir bölümünü habere koymakla yetindi. 

T24'ün bu tavrını kanıtlamak üzere, Barbur'un "bir lafının evrilip çevrilerek çarpıtıldığını" iddia ettiği habere koymadığımız Sıla Gençoğlu'nun şiirleri hakkındaki birkaç ifadesini de burada -üzülerek- paylaşıyoruz. Sıla Gençoğlu'nun şiir kitabı üzerine görüşleri sorulunca Barbur'un verdiği yanıtın bir bölümünü aynen aktarıyoruz:

"Bana öyle şeyler sorma, ben bir şey değilim. Ben de kendi kitabımı okumuyorum. Ben de kötü yazıyorum kitapları. 'Baba Öyküler' hariç. Toplasan 100 tane olsun ama 20 tanesi içime siniyor.  Okur olarak katlanamadım o kitaba. (Sıla'nın kitabını kastediyor). 20. baskıyı da görünce, 'tabii ki' dedim (gülüyor) canım benim.  'Niye benimki 20 baskı yapmıyor' değil derdim. Bunları okumayın ya! Bu şiir değil, hiçbir şey değil yani. Bir ekol, bir edebi bir şey varsa, ben bile yani kendim af edersin şeyimden yazıyorsam ve yine de utanmadan basıyorsam ve birileri de ne olur bunları basmasın, utansın diyorum. Sıla'nın kişiliğine karşı söylediğim bir şey değil. Çok kötü bir kitap. Yalan mı? Şey gibi, ne bileyim ben; 'sepet sepet yumurta, sakın beni unutma' gibi..."

'Magazin'den yakınmayı oynayan bir 'magazin' lisanı

Jehan Barbur'un, milyonlarca takipçisi olan müzisyen bir meslektaşının onlarca baskısı yapılan şiir kitabı hakkındaki görüşlerini "Okumayın ya", "Şeyinden yazmak", "Utanmadan" gibi bir lisanla ifade etmesinin takdirini size bırakıyoruz. Ancak altını çizelim; T24, Jehan Barbur'un "lafının evrilip çevrilip çarpıtıldığını" öne sürdüğü söz konusu habere -aleyhinde bir sansasyon yaratabileceği düşüncesiyle ve belki de gazetecilik açısından doğru olmayan esirgemeci bir tercihle- bu sözleri koymadı. Lakin, tweetinde "Nasıl ve hangi minvalde söylediğim ayrı konu" diyor ya Jehan Barbur, habere yansıtılmamasından yakındığı "Sıla Gençoğlu minvali" işte bu.

Jehan Barbur'un "Zaten habercilik magazin olduğundan boşa konuştuğumun farkındayım" sözlerine o kadar alışığız ki, "gazeteci olmayan birinin gazeteciliğe dair yüksek laf etme hevesi" deyip geçiyoruz. Jehan Barbur'un Sıla Gençoğlu'na dair ifadelerinden birkaç satır yansıtmakla yetinen, üstelik o birkaç satırı haberin başlığına çekmeyen, bu yazıda paylaşmak zorunda kaldığımız "Şeyiyle yazmak" benzeri -en hafif ifadeyle yakışıksız- sözleri o haberden esirgeyen T24'ün "magazinci" olduğu yolundaki çırpınışı elbette ciddiye almıyoruz.

Ancak Jehan Barbur, kendisine karşı bu kadar dikkat gösteren bir haber mecrasına olayı baştan sona çarpıtarak hakaret ederken "magazin"le kastettiği yalan dünyanın lisanına dolanıyor, kendisini israf edip küçük düşürüyor.

"Sanatçı tavrı" bir yana, davranışlarının sorumluluğunu üstlenemeyen bir fıyma, bir yetişkin olamama hâli. Sağcı-solcu fark etmez, memleket vasatının en sorunlu kültürünün iki tweetlik hâl tercümesi. Sözüm ona karşı olduğu zorbalığın, yalanın, dolanın, kamu önünde paylaştığı görüşü savunamayan korkaklığın lisanını bir çırpıda kuşanma telaşı, gerçeği ayak bağı olarak gören bir acizlik...

Olay kimin mahallinde olursa olsun; herkes sorunlu, bagajı dolu bir gazetecilik arıyor. Kirlenmiş gazeteciliğin günahlarıyla aziz olmaya çalışıyor.

Ancak o kirlenmiş gazeteciliğe karşı da kurulan T24 öyle bir yer değil Jehan Barbur, git başka yerde magazincilik oyna.

Ve burada anlattığımız hikâyeden kendine doğru, sarıldığın o lisanın kelimeleriyle bak:

"İtibarsız ve rezilsiniz..."