Eski Fenerbahçeli futbolcu ve NTVSpor yorumcusu Rıdvan Dilmen, "Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?" sorusunu "Asla" diye yanıtladı. Kendisine Gençlik ve Spor Bakanlığı görevinin verilmesi durumunda kabul etmeyeceğini ifade eden Dilmen, sözlerinin devamında "Ama yarın öbür gün Tayyip Bey 'Sana şu görevi veriyorum' derse sözümüz olmaz" ifadesini kullandı.
Dilmen, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan" konusunda "Omurgalı" olduğunu savunarak şunları söyledi:
"Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seven, onu bu ülke için bir şans gören biriyim. Kim neyi seviyorsa da saygı duyarım, beni ilgilendirmez. Peki şu önde gelen sanatçı, oyuncu, sporcu kişiliklerine ne diyeceğiz? Dizi oyuncusu 'Ben Selahattin Demirtaş’a oy vereceğim' diyor. Saygı duyarım. Ama aynı oyuncu TRT’ye dizi yapmaya başlıyor, bir anda sus pus! Hadi yine söylesene."
Rıdvan Dilmen'in, Hürriyet'ten Cengiz Semercioğlu'nun sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
* İlk günden beri AK Parti’li miydin?
- 15 sene önce iktidara geldikleri zaman ben AK Partili falan değildim. Her gün şunu duyuyordum; “Eyvah kafeler kapanacak, mini etek yok artık, şu olacak, bu olacak”. 15 sene geçti, hâlâ bir şey olduğu yok ama aynı şeyler söyleniyor. Oysa hiçbir şey olmadı, herkes memnun hayatından. * Yaptıkları haber için hapis yatan gazeteciler var ama...
- Hukuki konularla ilgili adaletsiz bir durum varsa, yanlış yapılıyor. Ben insanların çok büyük devlet suçu işlemediyse, ahlak suçu işlemediyse tutuksuz yargılanmasından yanayım. Ben tutuklu gazetecilerin, Enis Berberoğlu’nun ne yaptığını bilmiyorum ama ortada devlete ihanet varsa, suçlu ben de olsam cezasını çekmem lazım. Ben neden gazetecilerin cezaevinde olmasını isteyeyim? Tutuksuz yargılansınlar. Özellikle sanat ve spor camiasında bu konularda çok daha kaypak insanlar var.
* Kim onlar? Neye göre kaypaklar, neye göre omurgasızlar?
- Son röportajım ya, bunu da açık açık söyleyeyim; her iki tarafta da birçok omurgasız sanatçı var. En azından ben kendimi omurgalı olarak görüyorum. Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seven, onu bu ülke için bir şans gören biriyim. Kim neyi seviyorsa da saygı duyarım, beni ilgilendirmez. Peki şu önde gelen sanatçı, oyuncu, sporcu kişiliklerine ne diyeceğiz? Dizi oyuncusu “Ben Selahattin Demirtaş’a oy vereceğim” diyor. Saygı duyarım. Ama aynı oyuncu TRT’ye dizi yapmaya başlıyor, bir anda sus pus! Hadi yine söylesene. * Bu oyuncunun kabahati değil ki. Ekmek parası ne yapsın? TRT dizisinde de oynuyor...
- İlkeli solcu söylemeye devam eder ama... * Ama konuşursa hükümete yakın kanallardan iş alamayacak.
- Ki almalı... Peki solculuk, devrimcilik bu mudur? atv’de program yaparken a demeyenler sonra çıkıp akademisyenler için imza atıyorlar. Niye atmadın daha önce? Menfaat peşinde olmayan, ilkeli, omurgalı solculara sonsuz saygım var. Öyle pek çok arkadaşım var benim... Tersinden gidelim. Hükümete yakın grupta çalışırken de bu tarafa çakmaya başlıyorlar. Ben CNN TÜRK’te de çalışsam, Halk TV’de de çıksam, ahaber’de de konuşsam çizgim belli; Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimini de, ailesini de, kendisini de çok seven bir insanım. Herkese, her görüşe de saygı gösteriyorum. Ama bizlerin de bir gerçeği var; bu siyasi çekişmede daha fazla yıpratılmaya çalışıldığımızı biliyoruz. * Diğer tarafta da omurgasızlar var diyorsun...
- Olmaz olur mu... Cumhurbaşkanı’nın yanında çıkar için olanlara da karşıyım. Boşanması olay olan ünlü bir şarkıcı, 15 Temmuz’dan önceki bir röportajında şöyle demiş: “Cumhurbaşkanı’nın davetine gitmek, iktidarın politikasını benimsemek anlamına gelmiyor. Sadece bir davete icabet etmektir. Orası devletin bir kademesi, siyasi parti temsilciliği değil.” Bir sanatçıya yakışan güzel bir cevap değil mi? Ama aynı sanatçı kazanç elde edeceğim diye 15 Temmuz’dan sonra “En büyük AK Parti, en büyük Erdoğan, onun için ölürüm, uçarım, kaçarım” diyorsa işte bu ikiyüzlülüktür, omurgasızlıktır. Buna saygı duymuyorum.
* Arda Galatasaray’a gelmeli mi?
- Türkiye’ye gelecekse eğer Galatasaray’dan başka bir takıma gelmesin. Ben Fenerliyim, çok isterim Arda’yı bizim takımda görmeyi ama onun iyiliği için Galatasaray’da oynasın derim. Çünkü Galatasaray’a yakışıyor. * Güntekin Onay’la yollarınız ayrıldı, eksikliğini hissedecek misin?
-Az önce konuştum Güntekin’le. Uzun yıllar çalıştık, şahane bir adam. Çok güzel günlerim geçti onunla. Kendisine başarılar dilerim. Ama daha ilk altı programda bile Murat Kosova tercihinin çok doğru olduğunu anladım. 2 bin programda Güntekin’i yedim, Allah ömür verirse 2 bin programda da Murat’ı yerim.
* Sezonun en beğendiğin üç transferi?
- 1- Elia (Başakşehir), 2- Pepe (Beşiktaş), 3- Valbuena (Fenerbahçe). * Yorumculuktan mı daha çok para kazanılıyor, teknik direktörlükten mi?
- İyi teknik direktörlükten çok para kazanılır. * Ona rağmen neden yapmıyorsun?
- Çok şükür ben de televizyondan iyi para kazanıyorum. Ama teknik direktörlükte vergi yok biliyorsun, temiz alıyorlar. Allah daha çok versin de piyasa da çok yükseldi bu arada ha... * En beğendiğin futbol yorumcusu kim?
- Ömer Üründül.
* Evliliklerin, ilişkilerinden de bahsedelim biraz...
- Hayatımda ikisi evlilik olmak üzere üç büyük ilişkim oldu. Üçünde de terk edilen ben oldum. Düşündüm “Neden böyle oldu?” diye. Sonunda karar verdim; “Demek ki problem sende Rıdvan” dedim.
* Referandumda evet dediğin için seni eleştiren sanatçılar da vardı...
- Doğru, hatta biri öncesinde Acun’a ve bana “Ne olur beni de Tayyip Bey’le tanıştırın” diyordu. Sonra abi-kardeş bana çaktılar. Yapmayın işte bunu! Beğenmeyebilirsiniz, oy vermeyebilirsiniz ama bir öyle bir böyle yapmayın. Oy vermeseniz de Tayyip Bey kucağını açar size. Kenan İmirzalıoğlu’yla gittik bir gün, oturup siyaset de konuştular. Kenan, AK Partili mi? Hatta 1 saat sonra kalkacaktık, “Oturun biraz daha” dedi Cumhurbaşkanı. Sonunda sarıldılar, kucaklaşıp ayrıldılar. Kenan da şaşırdı buna, çok heyecanlandı, çok sevindi.
* Boğaz Köprüsü’nün adını 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirmek senin fikrin miydi?
- Demokrasi nöbetleri sırasında Ziya Enişte (İlgen) ile bulduğumuz bir fikirdi. Bunu ilk dile getiren ben olduğum için bana mâl edildi. * 15 Temmuz’u nasıl yaşadın, neredeydin?
- Söyleyeyim mi? Hiç açıklamadım ama bunu... * Şimdi daha çok merak ettim...
- Evdeydim. Radyoterapi gördüğüm zamanlar. Mustafa Abi’nin (Erdoğan) yanına gitmek istedim. Kavacık sapağından geçmeme izin vermediler. O da Anadolu yakasına geçememiş, Huber Köşkü’ne dönmüş. Ben de Avrupa yakasına geçemedim, döndüm. O sırada işadamı Cemil Kazancı aradı “Neler oluyor?” diye. “Darbe başlamış, neredesin?” dedim. “Beykoz’da teknedeyim” dedi. Yanına gidip tekneye atladım, Cemil Kazancı’yla Beykoz’dan Tarabya’ya geçtik. Yollar kapalı, yürüyerek Huber Köşkü’ne gittim. Mustafa Abi oradaydı, Selçuk Bey’in (Bayraktar) babası, Sümeyye Hanım, Bilal Bey oradaydı. Onlar gece 12’den sonra Tayyip Bey’i karşılamaya gittiler. Sabah 06.30’a kadar Huber Köşkü’nde kaldım. * Neler yaşadınız o gece? Korkmadın mı?
- Gece boyu F16’lar geçip bomba etkisi yarattı, hiç de korkmadım. Yalnız çok az sayıda görevli vardı, helikopter pistini kapatmışlardı. Gencecik polisler elleri tetikte bekliyorlardı. Hatta F16 tacizleri sonrasında “Kısıklı’ya bomba attılar” diye Mustafa Bey’e telefon geldi, “Yok onlar F16’ların taciz uçuşları” diye karşı tarafı sakinleştirdi.
* Siyasete girmeyi düşmüyor musun?
- Asla. * Spor Bakanlığı falan teklif edilse?
- Asla. Asla. Bırak seçimi falan şu an verseler kabul etmem. Çünkü yapamam. Yöneticilik gücüm ve kabiliyetim yok benim. Ama yarın öbür gün Tayyip Bey “Sana şu görevi veriyorum” derse sözümüz olmaz. * Neredeyse 15 yıl oldu teknik direktörlüğü bırakalı. Hiç özlemiyor musun takım yönetmeyi?
- Üç şey yaptım ben hayatta; bir futbolculuk, iki teknik direktörlük, üç yorumculuk. Dünyaya yine gelsem yine futbolcu olurum, bugün imkanım, sağlığım, yaşım yetse yine futbol oynamak isterim. Şu anda üçüncüsünü yapıyorum. İkincisini, Türkiye’deki futbol düzeni değişmedikçe asla yapamam. Hem sağlık nedeniyle yapamam hem de Türkiye’deki bu futbol düzeninde antrenörlük yapılmaz.