17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında savcı Ekrem Aydıner tarafından TBMM’ye gönderilen bakanlar hakkındaki fezleke ve eklerinde dosyanın içeriğine dair çarpıcı bilgiler yer aldı. Fezlekede, dönemin Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın “Rıza Sarraf liderliğindeki suç örgütüne ambargo kapsamında olmayan gıda (ve ilaç) ihracatına dair transit ticaretle para aktarma işlemlerine başlamalarını telkin ettiği” ileri sürüldü. Fezlekede dökümü yer alan bir telefon görüşmesinde, Rıza Sarraf, çalışanlarından Abdullah Happani’yle bu transferlerden rakibi Taha Ahmet Alacacı'nın haberdar olduğu endişesinden söz ediyor ve “Farz et, gitti basınla konuştu. Elinde bir belgesi var mı? Yok. Basının böyle bir şeyi yazmaya götü yer mi?” ifadesini kullanıyor.
17 Aralık soruşturması kapsamında daha önce soruşturmayı yürüten savcı Celal Kara tarafından Adalet Bakanlığı'na gönderilen fezlekenin iade edilmesi üzerine, bu kez soruşturmayı yürütmek için görevlendirilen savcı Ekrem Aydıner tarafından hazırlanarak Meclis'e gönderilen ve içeriğinin açıklanmaması tartışma yaratan fezlekede 17 Aralık soruşturmasına dair bazı ayrıntılar ve iddialar yer aldı.
TBMM'de dört eski bakan hakkında kurulacak soruşturma komisyonunda ele alınacak fezlekede, Rıza Sarraf’ın dönemin Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile yaptığı anlaşma ile tartışılan para aktarımından Rıza Sarraf’ın rakibi Taha Ahmet Alacacı’nın bilgisinin olduğu ve durumu basına yansıtmasından duyulan endişelere yönelik olarak Sarraf ve Abdullah Happani arasında geçen bir telefon görüşmesi ve değerlendirmeye de yer verildi.
Meclis'e gönderilen fezlekede, Rıza Sarraf ve Süleyman Aslan arasındaki ilişki şöyle ifadelendirildi:
“Rıza SARRAF liderliğindeki suç örgütünün Çin üzerinden transfer edilen paranın altın ihracatı şeklinde Dubai veya İran’a çıkışları ile ilgili son zamanlarda artan uluslararası baskı sebebiyle altın işinin durdurulacağını, bu sebeple Süleyman ASLAN’ın ambargo kapsamında olmayan “GIDA” (ve ilaç) ihracatına dair transit ticaretle para aktarma işlemlerine başlamalarını telkin ettiği, önceki altın işinde olduğu gibi transit gıda ticareti belgeleriyle para döndürme işinde de Rıza SARRAF’ın rakiplerinin engellenip sadece Rıza SARRAF’a bu imtiyazın sağlanacağı, bahse konu transit ticarete konu evrakların gerçekliğine önem verilmediği, nerden belge ayarlanabiliyorsa oradan ülkeden ihracat yapılmış gösterilerek ve ödemesinin sanki Rıza SARRAF’ın kurduğu sistemle yapılıyormuş gibi paranın aktarılacağı anlaşılmıştır.
Yeni sistem olarak belirlenen yöntemde Süleyman ASLAN’ın tekrardan transit gıda ticaretiyle para döndürme işine başlanmasını telkin ettiği, yeni girilecek gıda sisteminden Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın da bilgi ve yönlendirmesinin olduğu, bu yeni sistemle gelen paranın yine döviz olarak çıkışı sağlanacağından, altın alarak ihraç etme yoluna gidilmeyeceği ve böylece altın alışındaki % 0,2-0,3 oranındaki masrafa gerek kalmayacağı, yeni sistemle gelen paranın direk Dubai’ye hesaptan transfer edilerek İran’a gönderileceği anlaşılmıştır.”
Söz konusu durumdan Rıza Sarraf’ın rakibi olarak tanımlanan Taha Ahmet Alacacı’nın haberdar olduğunun anlatıldığı belgelerde, durumun basına sızmasından duyulan endişeye ilişkin olarak Sarraf ve Happani arasında geçen telefon görüşmesi de fezlekeye şöyle yansıdı:
“19.04.2013 14:16 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: "AHMET ELİNİ ALIP DÖNÜP ÇIKMIŞ DIŞARI”,
Abdullah Happani: “Öyle mi”,
Rıza Sarraf: “TABİ OLUMSUZ CEVABI… DEMİŞ Kİ REZA NE VERİYO BELGE … BANA DA SÖYLEYİN GÖSTERİN BEN DE AYNISINI GETİRİYİM MÜDÜR DE DEMİŞKİ O GİZLİLİK GEREKTİREN BİŞEY”,
Abdullah Happani: “İyi demiş veya ben belge getirecem falan demiş mi”,
Rıza Sarraf: “Yo bi tane tırışkadan belge getirmiş iç yazışma…bunu yırt at demiş Ahmet bunlarla olmaz…demiş ki işte bunları bari bur hep bekliyenleri alın hesaba ticari şeyim zedelenir itibarım ben sana bildirdim demiş vurmadan evrağını getiremiyeceksen vurma diye vurmayacaksın demiş”,
Abdullah Happani: “Çok muymuş bekleyeni”,
Rıza Sarraf: “3 Milyon muymuş neymiş… param bana ordan mesaj attı param maram bak... bilir derse alıyım mı hesabı bende yok dedim bu şimdi sağa sola ŞİKAYET DE YAZAR bizi kesin”,
Abdullah Happani: “Yazabilir evet bi de ŞEY OLAYINI SONUÇTA. HERŞEYİMİZİ ŞEY BİLİYOR bu değil de gerçi bu da biliyor Türker biliyor ya… ya İŞTE KİMİNLE NE YAPIYORUZ KİME NE VERİYORUZ FALAN”,
Rıza Sarraf: “BİLSİN BİLSİN KİME SÖYLİYE KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK”,
Abdullah Happani: “Normal bir insan için bilsin güzel de şey işte sen normal biri değilsin yani basın her zaman benim korktuğum bişey”,
Rıza Sarraf: “Hayır bişey söyliycem yani neyi gidip basının bunun bu böyle demesi farzet dedi böyle bişey gitti basınla konuştu tamam mı ee elinde bir belgesi var mı … yok tamam mı yani basının böyle bi şeyi yazmaya götü yer mi sence BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM … anladın mı BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”,
Abdullah Happani: “Yazabilir yani şikayet mikayet çünkü bütün şeylerimizi biliyor adamlar”
Fezlekede, bu konuşmalar aktarıldıktan sonra yapılan değerlendirmede, telefon dinlemelerine dayanarak "rüşvet ilişkisi" iddiası öne sürüldü.