Hülya Karabağlı / Ankara
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda MHP’li Oktay Öztürk tarafından ‘bölücülükle’ suçlanan CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, “Nişantaşı’nda, Çankaya’da okuyan bir çocukla, Diyarbakır’daki o yoksul çocuk arasında eşitlik nasıl sağlanacak” dedi. Türmen, “Bir çocuğun bilmediği bir dilde eğitime başlaması onun dezavantajı. Bu duruma düşmemeleri gerekir” diyor. Türmen’e göre, çocukların tam potansiyelini ortaya çıkarması, dünyayı algılamaları, kendilerini ifade etmeleri, eğitimde ana dilini kullanmalarına bağlı. Çift dilli ya da başka formüllerle eğitimde çözüm bulunabilir.
Rıza Türmen, Türkiye’nin öteki yüzünü gösteren fotoğraf da koparılan fırtınayı T24’e anlattı. Eğitimdeki eşitsizliği göstermek için iki adet fotoğrafı komisyona getirdiğini anlatan Türmen, “Tüm partilere, bir parti mensubu olduğunuzu unutun. İdeolojinizi unutun. Bu meseleye çocuklar açısından bakalım. Ana dil meselesinde en önemli unsur çocuktur. Bu çocuklar için en doğrusu nedir. Ona bakmamız lazım dedim. Masaya bu fotoğrafları koydum” dedi. Türmen, komisyonda yaptığı değerlendirmeleri şöyle aktardı:
Çocukların potansiyellerini tam olarak kullanmaları, dünyayı algılamaları, kendilerini ifade etmelerini sağlamak kendi dillerini kullanmalarına bağlı. Eğitimde ana dillerini kullanmalarına bağlı. En azından çift dilli bir eğitim olabilir.
Türkçeyi öğrenmek zorundadır. Ancak, bir çocuğun bilmediği bir dilde eğitime başlayarak dezavantajlı duruma düşmemesi lazım. Çocuk o zaman kendini ifade edemiyor. Suskun kalıyor. Kendine olan güveni, bir birey, bir vatandaş olmasını sağlamak istiyorsak; bunu kendi dilini öğrenmesini sağlayarak yapabiliriz. Onları, eğitim vererek yoksulluktan kurtarabiliriz.
Türmen’in bu sözlerine MHP’li Oktay Öztürk, “Sizin yaptığınız bölücülüktür” deyince Türmen, “Asıl sizin yaptığınız bölücülük. Bir etnik kesimi dışlayarak, yok sayarak, reddederek toplumsal barışı sağlayamazsınız” dedi.
Öztürk’ün komisyon toplantısından ayrılmasından sonra Türmen, ana dil konusunu devam ettirdi ve “Bu bir hak. Küçük bir insanlar var karşımızda. Zaten, Türkiye’nin taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi bu yükümlülüğü getiriyor. Sözleşme, ‘Çocuğun yüksek menfaati açısından bakın’ diyor. Bu açıdan, çocuğun ilkokula başladığında bilmediği bir dilde başlamasının sakıncaları var.
Türkçeyi öğreteceksin. Kendi dilinde eğitim o kadar korkunç değildir.