Millet ve Adalet Partisi’nin (MİLAD) kurucuları arasında yer alan, eski İçişleri Bakanı ve Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Şahin, ülkeyi yönetenlerle istihbarat örgütünün, kurumlara, siyasete ve vatandaşlara kumpas kurup operasyon yaptığını söyledi, “Türkiye maalesef bir muhaberat devletine dönüşmüştür. İktidar ve istihbarat örgütü ortaklığında kurulan bu kirli tezgâhlar, milletimize ve demokrasimize ağır darbeler vurmaktadır” dedi.
Şahin, bakanlığı döneminde yaşanan Roboski katliamıyla delil olmadan bazı polisler ve bürokratların suçlandığı ‘böcek’ olayını örnek gösterdi. İdris Naim Şahin, Roboski katliamında üst düzey bir MİT görevlisinin TSK’ya ısrarla “PKK’lı Bahoz Erdal sınırı geçiyor” diye bilgi verdiğini dile getirdi. Başbakanlık’ta ortaya çıkan böceğin de koyanlar tarafından bulunduğunu söyleyerek MİT’i işaret etti. Şahin, MİT yöneticisi Basri Aktepe’nin, Başbakanlık müfettişlerine verdiği ifade ile TÜBİTAK’ın böcek raporunun bunu teyit ettiğini vurguladı. Şahin, büyük tartışmalara yol açan MİT-PKK arasındaki Oslo görüşmesi tutanaklarını da örgütün kasten sızdırdığını açıkladı.
Millet ve Adalet Partisi’nin (MİLAD) kurucu genel başkanı ve eski İçişleri Bakanı ve Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin, Roboski katliamı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, böcek olayı ile de Emniyet’e kumpas kurulduğunu söyledi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında konuşan Şahin, kumpası kronolojik sıralama ile anlattı.
‘Kurumlara, kişilere, siyasete, millete tuzak kurularak devletin yönetilemeyeceğini’ söyleyen Şahin, “Türkiye, maalesef ülkeyi yönetenlerle istihbarat örgütünün ortaklaşa kendi devlet kurumlarına, siyasete ve vatandaşlarına kumpaslar kurulan, siyaset kurumuna operasyon yapılan bir muhaberat devletine dönüşmüştür. İktidar ve istihbarat örgütü ortaklığında kurulan bu kirli tezgahlar, her şeyden önce milletimize ve demokrasimize ağır darbeler vurmaktadır. Adeta iktidar ve istihbarat teşkilatı, ülkemizi kumpaslar ve tezgahlar sarmalı içine hapsetmiştir” dedi.
Zaman gazetesinden İbrahim Asalıoğlu’nun haberine göre, İdris Naim Şahin’in açıklamalarının satırbaşları özetle şöyle:
“O dönemde (2011) yürütülen istihbarat çalışmaları ve güvenlik kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla terör örgütü bitme noktasına doğru yol alırken, 27 ve 28 Aralık 2011 tarihlerinde maalesef, devletimiz aleyhine önemli kırılmalar gerçekleşmiştir. 13 Eylül 2011 tarihinde, bölücü terör örgütünün yayın organı Dicle Haber Ajansı’na, Oslo’da yapılan görüşmelerin ses kayıtlarının düşmesiyle MİT içerisindeki bir kliğin, dönemin başbakanını ikna ederek, bölücü örgütün elebaşılarıyla müzakere masasına oturduğu anlaşılmıştır. Bugün daha net görülmektedir ki, bu ses kayıtları, yapılan müzakerelerin alenîleşmesi ve böylelikle bu müzakerelerden habersiz istihbarat ve operasyonel çalışmalar yapan güvenlik güçlerinin durdurulması ve örgüte meşruiyet kazandıracak sürecin başlatılması için, örgütün elebaşıları tarafından kasten yayınlanmıştır.”
“Müzakere masasında örgüte verdiği sözleri yerine getirmek zorunda kalan bu klik, 27 ve 28 Aralık 2011 tarihlerinde güvenlik kuvvetlerimize ve şahsıma yönelik karalama ve etkisizleştirme operasyonlarına girişmiştir. 27 ve 28 Aralık günleri, üç tezgahın eşzamanlı gerçekleştirildiği bir tarihtir. 27 Aralık tarihinde şahsım hakkında hakaretler içeren, Bakanlık görevimden alınmam gerektiği minvalinde yazılar yayınlanmış; 28 Aralık sabahı Başbakanlık ofisinde polisin koyduğu iddia edilen böcekler bulunmuş; aynı günün akşamı MİT kanalıyla ısrarla teyit edilen tuzak istihbarata bağlı olarak gerçekleştirilen operasyon sonucunda (Uludere’de) çok üzücü bir olay yaşanmış ve 34 sivil vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.”
“MİT tarafından gönderilen yazılar ve üst düzey MİT görevlisi tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri telefonla bizzat aranarak, Bahoz Erdal’ın hudut hattını geçmekte olduğu bildirilmiştir. Silahlı Kuvvetler’in yetkilileri, bilginin doğru olup olmadığını defaatle sormasına rağmen, MİT yetkilisi ısrarla bilginin doğruluğunu teyit etmiştir. Sonuçta, MİT’ten gelen birden fazla resmî istihbarat raporları ve telefon bilgileri üzerine maalesef Uludere olayı yaşanmıştır.”
“28-29 Aralık 2011 tarihinde Başbakanlık’ta iki yerde MİT ekibi tarafından, Emniyet istihbarat personelinin yerleştirdiği iddia edilen böcekler bulunmuştur. Daha sonra TÜBİTAK raporundan, kamuoyuna böcek olarak da tanıtılan dinleme cihazının, 4-5 Aralık tarihlerinde bulunduğu yere konulduğu ortaya çıkmıştır. Emniyet teknik istihbarat personeli ise 24-25 Kasım 2011 tarihlerinde böcek taraması yapmışlardır. TÜBİTAK’ın verdiği tarih, böceklerin Emniyet taramasından çok sonra oraya yerleştirildiğini göstermektedir. Böceği bulan ekipte yer alan MİT yöneticisi (Basri Aktepe), Başbakanlık müfettişlerine verdiği ifadede, ‘MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kendisini arayarak, Başbakanlık’tan aranacağını ve gereğinin yapılması yönünde talimat verdiğini, yaklaşık 20 gün bu şekilde beklemelerinin ardından Başbakanlığa giderek aynı gün böcekleri bulduklarını’ belirtmiştir. Hakan Fidan’ın MİT mensubuna, böcek aramasına gidileceğini söylediği 8 Aralık tarihi, TÜBİTAK’ın böceklerin konulduğunu belirttiği 4-5 Aralık tarihinden 3 gün sonrasına tekabül etmektedir.”
“O güne kadar MİT personeline hiç verilmemiş olan bu görevlendirme talimatı, dikkat edildiğinde böceğin oraya konulduğunun birileri tarafından bilindiğini göstermektedir. Öyle anlaşılmaktadır ki, böceği koyan ve bulduran ekip, TÜBİTAK’ın böceklerin konulma tarihi hakkında bu kadar net bir rapor sunabileceğini hesaba katmamıştır. TÜBİTAK’tan istifaya zorlanan Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, böceğin koyuluş tarihini geriye çekmesi için kendisine baskı yapıldığını söylemiştir. Böcek, özellikle ve suçlama yapabilmek için Emniyet İstihbarat Teknik personelinin kontrol yaptığı odaya konulmuştur.”
“İlginçtir ki, 28 Aralık 2011’de bulunan böceklerle ilgili dosya savcılığa intikal ettirilmemiş, konuyu öğrenen savcının açtığı dosyanın kapatılması için Adalet Bakanlığı üzerinden baskı yapılmış, TÜBİTAK’ın verdiği rapor işleme konulmamıştır. Ne zaman, uygun savcı ve bilirkişi ayarlandıktan sonra tozlanmış dosya, ancak 2,5 yıl sonra raftan indirilmiştir. Bugün böceği önce koyup sonra bulanlar, böcek konusunu sürekli ve sadece siyasi rant malzemesi olarak kullanmaktadırlar.”
“28 Aralık 2011 tarihi, bu açıdan Türkiye’nin terörle mücadelesinde bir dönüm noktası olmuştur. Bu ne muhteşem bir tesadüftür. MİT içerisindeki kliğin ürettiği ısrarlı ve kasıtlı istihbarat nedeniyle Uludere olayı yaşanmış, aynı gün Başbakanlık’ta yine MİT tarafından böcekler bulunmuş ve şahsen hakkımda tezvirat kampanyası başlatılmıştır. Olayların kronolojisi ve oluş şekli bütün bunların tesadüf olamayacağını açıkça göstermektedir. Uludere olayı vasıtasıyla TSK’nın terörle mücadelede operasyon yapmasının nisbi olarak önüne geçilmiş, bulunan böcekler üzerinden iftira atılan Emniyetin istihbarat sağlaması ve operasyon yapması peyderpey sınırlandırılmıştır. 28 Aralık 2011 tarihi; TSK, Emniyet ve şahsıma kurulan tezgâhla, ülkenin teröre teslim edilme sürecinin dönüm noktası, adeta başlangıcı olmuştur.”
“Bizans entrikalarıyla devleti yönetmek için 34 vatandaşımızı vurdurtan zihniyet ve aktörler ile Türkiye’yi Suriye’de savaşa sokmak için türlü entrikalar çeviren zihniyet ve aktörler aynıdır. Böyle bir devlet yönetme ve böyle bir istihbarat anlayışını reddediyor ve kınıyorum. Bu zihniyetin ülkemizi sürüklediği ağır sorunlar batağı ortadadır.”