Rojava Yardımlaşma Derneği: Yemek dağıtan araçlarımız engellenip arkadaşlarımız gözaltına alınıyor!

Rojava Yardımlaşma Derneği: Yemek dağıtan araçlarımız engellenip arkadaşlarımız gözaltına alınıyor!

2014 yılında kurulan Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Ocaklık, sokağa çıkma yasaklarından sonra evsiz kalan ailelere  yemek dağıtımı yapmak istediklerini fakat araçlarının sürekli engellendiğini söyledi. Ocaklık, uygulamaların tamamen keyfi ve hukuk dışı olduğunu belirtirken “Valiler ile kaymakamlar ile görüşüldü. Vekillerimiz de sürekli görüşmeler halindedir. Bize engel olan güvenlik güçleri emri Vali’den veya Kaymakam’dan aldıklarını söylüyor. Yasakların neye istinaden verildiğine dair bir belge görmek istediğimizi söylediğimizde ise ‘biz emri sözlü olarak aldık’ diyorlar” ifadelerini kullandı.

HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik yemek dağıtmak isteyen kişilerin günlerce engellendiğini, iftar çadırlarının kurulmasına izin verilmediğini söylerken, “Devlet halkın yan yana gelmesini bile engellemeye çalışıyor” diye konuştu.

Pınar Yiğitoğulları’nın xweseri.com’da yayımlanan söyleşisi şöyle:

-Mustafa Bey, Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ne yapıyor, ne gibi zorluklarla karşılaşıyor?

Mustafa Ocaklık: Yerleşim merkezlerinde elektrik, su yok. Özellikle Botan’da halk kırsal alanlara kaymış durumda. Burada insanlar yaşamlarını çadırlarda sürdürmeye çalışıyorlar ancak bu çadırlar devletin güvenlik güçlerince defalarca yıkıldı. Bize dünyanın her yerinden Güney Amerika’dan, Japonya’dan, Avrupa şehirlerinden yardım malzemeleri gönderiliyor. Ancak defalarca bu yardımlara el konuldu. Hala bazı depolarımız kilitli ve malzemelerin dağıtımına izin verilmiyor. Uzun mücadeleler,görüşmeler sonunda bazen az da olsa yardım dağıtabiliyoruz. Bize bu erzakların dağıtımında yardım eden genç arkadaşlarımız hiç bir suçları olmadan gözaltı ve tutuklamalara maruz kalıyor. Yardım yüklü araçlarımız engelleniyor, çok yüksek trafik cezaları kesilerek bazen trafikten men ediliyor sebepsiz yere. Sıcak yemek dağıtımına çıkan araçlarımız defalarca el konularak engellendi. Konya’dan HDP’li arkadaşların ve farklı ideolojilerden yardım sever yurttaşların erzak dolu tırları şehirden çıkmadan durduruldu. Hala o yardımlar bize ulaşmadı. Bazı depolarımıza kilit vurulmuş durumda. Yardımların bazıları daha araçlardayken poşetleri yırtılıp kullanılmaz hale getiriliyor. Sıcakta gıdalarını bozulmadan saklasın diye gönderilen buzdolabı yüklü tırlar yine güvenlik güçlerinin elinde. Burda yaptığımız çalışma legaldir, derneğimiz legal olarak yasalara uygun şekilde kurulmuş ve faaliyetini de bu şekilde sürdüren titiz bir dernektir. Bu engellerin hiç bir kanuni karşılığı yoktur. Tamamen hukuk dışı ve keyfi uygulamalara maruz kalıyoruz.

-Peki bu konuyla ilgili üst düzey yetkililere şikayetlerinizi belirttiniz mi?

M.O: Elbette. Valiler ile Kaymakamlar ile görüşüldü. Vekillerimiz de sürekli görüşmeler halindedir. Bize engel olan güvenlik güçleri emri Vali’den veya Kaymakam’dan aldıklarını söylüyor. Yasakların neye istinaden verildiğine dair bir belge görmek istediğimizi söylediğimizde ise “biz emri sözlü olarak aldık” diyorlar.

-Başka ne tür engellerle karşılaşıyorsunuz?

M.O: Banka hesaplarımız vardı. Ziraat Bankası hesaplarımızı bloke ettiler. Burdan maddi yardım akışını da engellediler. Bunlar tamamen keyfi ve siyasi uygulamalardır. Hiç bir hukuki karşılığı yok. Bu yardımların dağıtımında ve kabulünde derneğimiz asla kişilerin ideolojilerine bakmaz. Şehirlerde evleri yıkılmış halklarımızın nereye oy verdiğini sormadan ihtiyacı olan herkese yardımlar eşit olarak dağılıyor. Bunu devletin tüm yetkililerine de açık açık söyledik. Bize görevli memurlar verin, polis gözetiminde bu yardımların ne koşullarda ve kimlere verildiğini siz de bilin, kontrol edin önerisinde bulunduk. Erzak ve gıdaların illegal yerlere veya şahıslara değil, sivil halka yapıldığını kendiniz görün dedik. Ancak bu önerimize de olumlu yanıt almadık. Bu demek oluyor ki bölgede yardımın kimseye ulaşmaması asıl hedef.

Ramazan ayı boyunca hem bizim hem belediyelerin iftar çadırlarına bile engel olundu. Bu inançlı olduğunu iddia eden hükümete asla yakışmayan bir uygulamadır. Valilere, Kaymakamlara defalarca sorduk. Yasal gerekçeniz nedir diye. Hiç bir cevap alamadık.

-Peki tüm bu olumsuzluklar karşısında ne yapmayı düşünüyorsunuz? Uluslararası yardım ve insan hakları örgütlerine baş vurmayı düşündünüz mü ?

M.O: Sadece hesaplarımızı bloke eden bankalar hakkında suç duyurusunda bulunmayı düşünüyoruz. Ancak bu süreçte bundan adil bir sonuç alamayacağımızın farkındayız. Yine de bir gün bu adaletsizliğin, haksızlığın son bulacağına inancımız vardır. O gün geldiğinde hak yerini bulacak, öyle olacağına inanıyorum. Bu insanlık dışı uygulamaları uluslararası kurumlara henüz dile getirmedik. Bunların duyulması ülke için bir utançtır. Bunu şimdilik yapmayı düşünmüyoruz.

Ardından HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik’i aradım ve kendisinden konuyla ilgili bilgi aldım.

-Leyla Hanım, vekili olduğunuz Şırnak’ta son durum nedir? 

Leyla Birlik: Şırnak’ta yıkımın boyutları çok büyük. Şehrin 3’de 2’si tamamen yıkılmış durumda. 7 aydır devam eden abluka,halkın temel ihtiyaçlarına ulaşmasına engel. 63.000 insan kentin dışında. Bulundukları yerde çadır kurarak yaşamaya kalkanların çadır kurmalarına engel olundu, çadırları yıkıldı. Sağlam veya yarı sağlam sayılabilecek az sayıda evlerde ortalama 10 aile bir arada yaşam savaşı veriyor. Dünyanın her yerinden gelen yardımı Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği dağıtıyor. Ancak onlara da sürekli engel olunuyor. Belediyelerin yardım çalışmalarına da aynı şekilde engeller uygulanıyor. Bu engellemelerden, belediyelere kayyum atanacağını anlamıştık biz zaten. Özellikle İdil’de depolardan dağıtım yapılmasına izin verilmedi. Halkımız çatışmalı alanlardan uzaklaşıp kaldığı bölgelerden birazcık erzak alabilmek için hamile,yaşlı demeden kilometrelerce yol gitmek zorunda bırakılıyor. Araçlarımıza el konuyor, dağıtım yapamıyoruz. Sıcak yemek veren araçlarımız günlerce bekletildi, iftar çadırlarımıza engel olundu. Depoların çoğu kilitli. Şırnak ‘ta 63.000 insanımızın kentin dışında çadır veya naylonlardan barınak yapmasına da müsade edilmedi. Bu alanlarda su ve elektrik yok. Halkın tuvalet ihtiyacını karşılaması için kanalizasyon yapmak istedik ancak ona bile engel oldu askerler. Halk buraları tamamen boşaltsın istiyor hükümet. Ama halkımız inanılmaz bir direniş gösteriyor. Burda Seve’lerin, Mehmet Tunç’ların direnişi en güzel örnektir. Bu güçlü direnişi sürdüren halkımızın azmini kıramadığı için, bu vahşet azalmadan devam ediyor. Adeta halkı cezalandırıyorlar ama bu halk aç kalmakla, susuz kalmakla boyun eğecek bir halk değil. İrademiz çok güçlü ve sonuna kadar direneceğiz.

Yapılmak istenen sadece yardımları engellemek de değil. Toplu yemek ve iftar çadırlarının yıkılması şunu gösteriyor. Devlet halkın yan yana gelmesini bile engellemeye çalışıyor. TOKİ Projesi de bunun içindir.

Yollar kapalı olduğundan burdan çevre illere de yardım yollamakta zorlanıyoruz. Beytüşşebap’a burdan yol kapalı. Ancak Van üzerinden ulaşmak mümkün. O yol da çok uzun. Halkımız İdil, Yüksekova ve Cizre’de yıkılan evlerinin bahçelerine veya avlusuna geçici çadır kurup evlerini yeniden inşa edene dek buralarda yaşamak istediklerini belirttiler. Ancak buna da izin verilmedi.

-Siz milletvekili olarak uluslararası insan hakları örgütlerine bu olanları yansıtacak mısınız?

L.B: Elbette. Hem ben hem diğer vekil arkadaşlarımız yurt dışında bu olanlar hakkında çalışmalar yürütüyoruz. BM ve Avrupa Parlementosu’na konuyla ilgili mektuplar yazıyoruz.