CHP’li Özcan Purçu, 20 Kasım Çocuk Hakları Günü’nde Roman çocukların karşılaştığı problemlerin temelinde ayrımcılık bulunduğunu söyledi. TCK’daki ayrımcılık düzenlemesinin Roman çocuklar açısından çözüme hizmet etmediğini ve değiştirilmesini gerektiğini vurgulayan Purçu, erken yaş evliliklerinin Roman çocuklar için de önemli bir sorun olduğuna dikkat çekti. “Roman mahallesindeki yaşam etrafı çeperle çevrili gibi, bizim gezegenimiz ayrı gibi” diyen Purçu dışarıdan gelenlerin bu dünyayı anlamadığını çarpıcı bir örnekle ifade etti. “Örneğin, Roman mahallesine atanan öğretmen, roman çocuğu “teneke” kafalı algılıyor, çocuğun anlamadığını düşünüyor” diyen Purçu, hedefsiz ve amacı olmayan kısır döngünün içinde erken evliliğe yöneldiklerini belirtti.
Karar merciindekilerin her gün onlarca sokakta yaşayan ya da çalışan çocuklarla yüzyüze geldiklerini anlatan Purçu,”Çocuklardan biri valinin aracının camını silmeye çalışıyor, biri mendil satmaya çalışıyor, biri para istiyor. Kırmızı ışık yeşile dönüyor, vali devam ediyor. Nerde kaldı bu devlet? Nerde kaldı bu devletin çocuk politikası” diyor.
Purçu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde T24’ün sorularını yanıtladı:
Türkiye, çocuk haklarında dünyanın neresinde? İyi şeyler de vardır mutlaka ama asıl yapılması gereken nedir?
Türkiye’de sadece çocuklar için değil herkes için geçerli genel bir sorunumuz var, o da devletin bir izleme ve müdahale sistemi bulunmaması. Tabii bu en çok kırılgan grupları vuruyor. Devlet, çocuklara dair bir izleme ve müdahale sistemi oluşturmamıştır. Çocuk doğuyor nüfusa kayıt olmuyor, okul yaşı geliyor, okula götürüyor aile nüfus cüzdanı olmadığı için okula yazılamıyor.
Bu eskide kaldı diye düşünülebilir ama değildir. Tepecikte bu seçim kampanyası döneminde tespit ettiğimiz birçok çocuk oldu bu durumda olan. 8-9 yaşında kız çocukların okula kaydını ekibim bizzat takip etti. Roman çocukların karşılaştığı problemlerin temelinde ayrımcılık bulunuyor. Ayrımcılık suçunun TCK’daki düzenlenişi ise roman çocuklar bakımından çözüme hizmet etmiyor. Bunun da değişmesi lazım.
Sorunu aslında şöyle tariflemek gerek, bir vali şehrin içinde tur atıyor, makam aracı kırmızı açıkta duruyor, kırmızı ışıkta yanına 3 çocuk geliyor. Çocuklardan biri valinin aracının camını silmeye çalışıyor, biri mendil satmaya çalışıyor, biri para istiyor. Kırmızı ışık yeşile dönüyor, vali devam ediyor. Nerde kaldı bu devlet? Nerde kaldı bu devletin çocuk politikası? Her gün o şehrin karar alma merciindeki yetlkili kişiler en az 100 sokakta yaşayan ve/veya çalışan çocuk görüyor, görmezden geliyor onun için bu böyle olmaz. Çocuk haklarının gerçekleşmesinden sorumlu olduğumuzu kabul ediyorsak sorumluluğumuzu yerine getirelim diyorum ben, bu sorumluluk hepimizin.
Milletvekili yemini etmemizin ardından ilk yaptığım iş “Çocukların Vekili Ol” kampanyasına destek olmak oldum. Parti ayrımı gözetmeksizin tüm milletvekili arkadaşlarımı, STK’ların yaptığı çağrıya destek olarak, çocukların haklarının gerçekleşmesi konusunda çaba harcayan bir yasama dönemi geçirmeye davet ediyorum. Yasama döneminde çocuklara ilişkin yasal düzenlemelerde ihtiyaç duyulan değişiklikler ile denetim faaliyetlerinde etkin olmak için çalışacağım.
Türkiye'de kaç Roman çocuğu var biliniyor mu?
Maalesef tam sayı bilinmiyor ama tahmini 5 milyon ortalama roman nüfusta % 11,4’ünün 0-4 yaş arasında olduğu biliniyor.
Kız çocukları, erkek çocuklarının sizden beklentisi nedir?
Türkiye’nin neresinde olursa olsun, mahalleye gittiğimde çocuklar benden futbol sahası, park alanı istiyor. Roman mahalleleri şehirlerin kenarında, kıyısında kalmış. Devlet girmemiş, hizmet gitmemiş. Roman mahallelerinin kapıları açık, devletin romanlara yönelik hizmet kapıları kapalı olmuş. Çocuklar tam da oldukları çocukluk dönemlerini yaşamak istiyorlar. Yarınların büyüğü, geleceği değil. Bugünün çocukluğunu yaşamak istiyorlar. Oyun oynamak istiyorlar. Roman mahallerinin hiçbirinde park yok. Bunun için belediyelerimiz ile çalışmaya başladım. İlk örneğini İzmir’de Konak’ta gerçekleştireceğiz.
Erken yaş evlilikleri büyük bir sorun. Roman kız çocuklarında nedir durum acaba?
Türkiye’nin genelinde olduğu gibi erken yaşta evlilikler Romanlarda da önemli bir sorun alanı. Roman mahalleleri etrafı görünmez bir şekilde çizilmiş gibi. Roman mahallesindeki yaşam etrafı çeperle çevrili gibi, bizim gezegenimiz ayrı gibi. Dışardan giren de o yaşantıyı anlayamıyor.
Örneğin, Roman mahallesine atanan öğretmen, roman çocuğu “teneke” kafalı algılıyor, çocuğun anlamadığını düşünüyor. Çocuk ise gelecek ile ilgili beklentiye sahip değil, çünkü başka bir yaşam görmüyor, farklı yaşam deneyimleri yok. Çocukla dışarıdan gelen kamu görevlileri gibi kişiler iletişim kuramıyor. Okul için dersek bunu çocuklar okuldan çabuk soğuyorlar, devamsızlık başlıyor. Eğitim oranı bu yüzden düşük. Roman çocuklar 12 yaşında okuldan çıkmış oluyor. Hedefsiz amacı olmayan bir kısır döngüsünün içinde erken evliliğe yöneliyorlar.
Bu kız çocuklar için olduğu kadar erken çocuklar için de aynı. O yaşlarda eğitim bu çocukları hedefi ve amacı belirliyor. Eğitim çocukların diğer haklarını kullanabilmesi için kilit bir hak olduğu kadar erken evlilikler ile mücadelede en önemli araç. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’nin her yerindeki roman kardeşlerime söylediğim şey çocukların okula devamının sağlanmasıdır. Ancak bunun için de izleme ve müdahale sisteminin etkin olarak işlemesi lazım. Mecburi eğitim döneminde okulların devamsızlıkları silerek, çocukların sınıf geçmesi değil burada hedef. Hedef çocuğun hayatının değişmesi olmalı.
Özellikle kız çocukları cinsel taciz, cinsel sömürü, aile içi şiddet gibi tehditle karşı karşıya. Nasıl korumak gerekir bu çocukları?
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme tüm çocukların “cinsel sömürü ve cinsel istismarın her biçiminden korunma” hakkını düzenlemiştir. Yapılan tahminlere göre her BEŞ çocuktan BİRİ yaşamı boyunca en az bir kez cinsel istismara maruz kalmaktadır. Çocukların cinsel sömürüsü ve cinsel istismarına karşı uluslararası ölçekte en ileri ve kapsamlı belge olarak “Lanzarote Sözleşmesi” olarak da bilinen Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne Türkiye taraftır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 26. Yasama Döneminde, önceki dönem etkin çalışmalar yürüt(e)meyen 2014 yılında dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek tarafından “TBMM’nin çocuk hakları alanındaki duyarlılığının en somut göstergeleri arasında” saydığı, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu bünyesinde kurulmuş olan Çocuk Hakları İzleme Komitesi’ni içtüzük değişikliği ile bir ihtisas komisyonu haline getirmesi ve sivil toplumun etkin katılımıyla çalışmasını sağlamak zorundadır. Lanzarote Sözleşmesi doğrultusunda mevzuat değişiklikleri yapılmalı, müdahale programları geliştirilmeli, çocuklarla çocuk hakları çalışmaları güçlendirilmelidir.