Paris Saint Germain ve Suudi Yıldızlar 11’inin bugün Riyad’da yapacağı maçta öne çıkan başlıca unsurun Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo’nun karşı karşıya gelecek olması şaşırtıcı değil.
Ama bu dostluk maçı Körfez ülkelerinin sporda giderek artan nüfuzunun bir diğer örneği ve bu nüfuz maçın Suudi Arabistan’da oynanmasının çok ötesine gidiyor.
Paris Saint Germain’in (PSG) sahipleri 2011’den bu yana ülkenin kraliyet ailesiyle bağlantılı Katarlı yatırımcılar ve kulübe getirdikleri para sayesinde, Messi, Kylian Mbappe ve Neymar gibi küresel ölçekte yıldızlar takımın formasını giyiyor.
Ronaldo, Suudi takımı Al Nasr ile yıllık 200 milyon dolardan fazla ücret alacağı belirtilen iki buçuk yıllık sözleşme yapmasıyla Suudi Yıldızlar 11’inin formasını giyecek.
Hatta bir taraftarın, 2,6 milyon dolar ödemiş olmasıyla gözler önüne serilen harcama gücü, dünya futbolunda nüfuzun Avrupa ve Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya kayışını gösteriyor.
PSG, doğrudan ya da dolaylı olarak Körfez ülkeleri tarafından kontrol edilen tek kulüp değil.
Manchester City, 2008’de aldıkları ilk takım oldu. İngiltere Premier Ligi ekibi, Birleşik Arap Emirlikleri Kraliyet ailesinin üyesi milyarder Şeyh Mansur bin Zayed El Nahyan tarafından satın alındı.
Son birkaç bu liste, en tartışmalı satın almalardan biriyle, Suudi Arap Kamu Yatırım Fonu’nun, İngiliz kulübü Newcastle United’ı satın almasıyla daha da genişledi.
Büyük oranda Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018'de İstanbul’da öldürülmesi nedeniyle bu satın alma İngiltere’de tartışma yarattı.
Batılı istihbarat örgütleri, Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın cinayet emrini verdiğine inanıyor. Prens ise bu iddiayı reddediyor.
Satın almaya onay, Suudi devletinin kulübü kontrol etmeyeceğine yönelik “hukuken bağlayıcı güvencelerin” verilmesinden sonra verildi.
Körfez ülkeleri, takım satın almalarının dışında büyük maçlara ev sahipliği yaptı ve büyük sponsorluk anlaşmaları imzaladı.
Suudi Arabistan, her ikisi de Riyad’da oynanan İtalyan ve İspanyol Süper Kupaları gibi Avrupa futbolu maçlarına yatırım yaptı.
BAE’nin ulusal havayolları şirketi Emirates Real Madrid ve AC Milan gibi devlerle milyonlarca dolarlık sponsorluk anlaşmaları imzaladı.
Katar’ın 2022 Dünya Kupasına ev sahipliği yapması, Körfez ülkelerinin büyük spor turnuvalarına ev sahipliği yapmasının başlıca örneği ama başkaları da var. Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Bahreyn 2023 sezonunda Formula 1 takviminde yer alıyor. Katar, yüzme, atletizm ve jimnastik gibi birçok çeşitli spor turnuvalarına da ev sahipliği yaptı.
Suudi Arabistan’da da bazı büyük boks maçları ve WWE güreş müsabakaları yapıldı.
Katar’ın birçok kişiye göre başarılı geçen Dünya Kupasına ev sahipliği birçok büyük spor turnuvasının Körfez ülkelerine gitmesine neden olacak gibi görünüyor. Suudi Arabistan’ın Mısır ve Yunanistan ile birlikte 2030 Dünya Kupasına ev sahipliği yapma başvurusunu değerlendirdiği bildiriliyor. Katar’ın başkenti Doha’nın da 2036 Yaz Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunlarının ev sahipliği için başvuru yapması bekleniyor.
Doha daha önce iki kez başvuru yapmıştı ama geçen yılki Dünya Kupası’nda sergilenen mükemmel altyapı ve ulaşım bağlantıları Katarlılara yeni bir avantaj sağlamış olabilir.
Bu arada Kış Olimpiyatlarını da listenin dışında tutmamak gerekiyor. Suudi Arabistan geçen Ekim ayında 2029 Asya Kış Oyunları’nın ev sahipliğini attı. Turnuva, çölün ortasındaki bir kayak merkezinin 2026’ta tamamlanması beklenen, 500 milyar dolar harcamayla inşa edilen yeni şehir Neom’da yapılacak.
Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Bahreyn’in dev petrol ve gaz endüstrileri, bu ülkelere en üst düzey spor organizasyonlarını alma gücü verdi ama bu duruma karşı çıkanlar da yok değil.
Bunun en tipik örneği, Katar’ın 2022 Dünya Kupasına giden süreçte, başta işçi hakları olmak üzere insan hakları sicili ve LGBT hakları üzerinden büyük eleştiriler almasıydı.
Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad el Tani, ülkesinin orantısız bir şekilde tartışmaya açıldığını savundu ve “Dünya Kupasına ev sahipliği yapma onurunu kazandığımızdan bu yana daha önce hiçbir ev sahibi ülkenin yaşamadığı bir kampanyaya maruz kaldık” dedi.
Eleştiriler devam ederken, Körfez ülkelerinin küresel spor turnuvalarında giderek daha fazla rol üstlenmesi sürecek gibi görünüyor.