Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 3 saat rötar yapan THY aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verdi. Bu kararla, uçakların rötar yapması nedeniyle kişilerin maddi ve manevi kaybı "yok" sayıldı. Yurtdışında eğitim gören oğlu ile birlikte Antalya'dan İstanbul'a gitmek üzere Türk Hava Yolları'nın 20 Ağustos 2005 tarihinde 16:45 uçağında yer ayırtan Mustafa Talat Sözen, uçağın kalkışından 35 dakika önce havaalanına geldi. Koltuk sayısından daha fazla rezervasyon yapıldığı gerekçesiyle Sözen ve oğlu uçağa alınmadı. Sözen ve oğluna 19.40 uçağında yer ayırtıldı. Biletlerinde belirtilen 16:45 uçağı yerine 19:40 uçağı ile İstanbul'a dönen Sözen, havaalanında 2 saat 55 dakika beklemeleri nedeniyle oğlunun yurtdışı seyahati ile kendisinin İstanbul programının alt üst olduğunu, ruhsal dengelerinin bu durumdan olumsuz etkilendiğini ve çok önemli bir iş yemeğini iptal etmek zorunda kaldığını belirterek bin YTL maddi ve 5 bin YTL de manevi tazminat talebiyle dava açtı. Mahkeme maddi tazminatı reddetti İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi, davacı Sözen'in maddi zararının ispatlayamaması nedeniyle THY yi 2 bin 500 YTL manevi tazminat ödeme mahkum etti. Mahkeme, gerekçeli kararında şu görüşleri dile getirdi: "Davalının savunmasında ileri sürdüğü hususlar tamamen kendi uçuş ve fiyat politikaları ile ilgili olup bu durumun 3. kişiler tarafından kabul edilebilir olmasını beklemek hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Bu şekilde uygulamayı haklı kılan herhangi bir ulusal ve uluslararası havacılık kuralının da varlığı iddia edilmemiştir. Davalı kurumun kendi uçaklarının koltuklarını dolu olmasını temin amacıyla uçak kapasitesinden fazla bilet satmak suretiyle davacının seyahatini zamanında yapamamasına neden olmasında ağır bir hizmet kusuru olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Davalının bu ağır kusuru sebebiyle davacı tarafın gecikme sebebiyle iş toplantısını iptal ettiği ve iradesi dışında 2 saat 55 dakika daha bekleyerek başka bir uçakla gitmek zorunda kaldığı bu suretle büyük bir manevi sıkıntı ve üzüntüye düştüğü tartışmasızdır. Borçlar Kanunu 49 ve Medeni Kanun'un 24-25. maddelerine göre kişilik haklarına yapılan saldırıların müeyyideleri düzenlenmiş olup; takdir edilecek tazminatın meydana gelen olayın ağırlığına, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ve tarafların bu olay sebebiyle elde ettikleri yarar ve zarar dengesinin takdirine bağlı olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın talep ettiği manevi tazminat miktarının mahkememizce fahiş olduğu kabul edilerek günün ekonomik koşulları ve hak ve nesafet kuralları göz önüne alınarak davacı tarafın bu olay sebebiyle takdiren 2 bin 500 YTL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Davacının talep ettiği maddi tazminat talebi yönünden ise; uğradığını iddia ettiği maddi kayıplara ilişkin herhangi bir belge sunmaması nedeniyle bu iddiasını ispatlayamadığı kabul edilerek maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmıştır." Yargıtay: Manevi zarar görmedi Mahkemenin kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, davanın tümden reddedilmesi gerektiğine hükmetti. Daire, verdiği bozma kararında mahkemenin sadece davacının beyanına göre karar vermesinin yanlış olduğuna dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi: "Mahkemece, davacının gerçekten bir iş toplantısını kaçırıp kaçırmadığı araştırılmamış, böyle bir durumun mevcut olması halinde dahi, somut olayın özellikleri nazara alındığında durumun davacı yönünden nasıl manevi zarar oluşturduğu karar yerinde tartışılmamıştır. Bu durum karşısında mahkemece, özellikle anılan biletin günü ve saati dikkate alınarak, davacının gerçekten bir iş toplantısını kaçırıp kaçırmadığı araştırılıp, böyle bir durumun gerçek olduğu tesbit edilirse, bu kez manevi tazminatın koşullarının nasıl oluştuğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir." Mahkeme direndi ama… Yargıtay'ın bozma kararına direnen Mahkeme, taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğunu, seyahatin zamanında yapılmamasının herkesin programını aksatacağının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti. Mahkemenin direnme kararının ardından dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine geldi. Genel Kurul da, Daire'nin görüşü yönünde karar verdi. Böylece, rötarlı uçtuğu için tazminat talebiyle dava açan davacının davası reddedilmiş oldu.