Rozerin Çukur ve Hakan Arslan'ın DNA'ları Sur'dan çıkarılan cenazelerle eşleşmedi

Rozerin Çukur ve Hakan Arslan'ın DNA'ları Sur'dan çıkarılan cenazelerle eşleşmedi

Diyarbakır’da 2 Aralık’tan bu yana devam eden sokağa çıkma yasağı sırasında hayatını kaybeden Rozerin Çukur ile Hakan Arslan’ın DNA’ları, İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan gelen DNA eşleşme sonuçlarına göre, şu ana kadar ilçenden çıkarılan 80'e yakın cenaze arasında çıkmadı. Cenazelerini almak için 149 gündür bekleyen Rozerin'in babası Mustafa Çukur, "Artık ne yapacağımızı şaşırdık" dedi.

Sur’da 8 Ocak’ta hayatını kaybeden ve oradaki aileler tarafından toprağa verilen Rozerin Çukur ve 22 Ocak’ta hayatını kaybeden Hakan Arslan'ın cenazelerinin akıbetleri konusunda yine sonuç çıkmadı. İlçeden çıkarılan, ancak kimlikleri teşhis edilemeyen cenazelerle yapılacak eşleşme için ailelerin alınan doku ve kan örnekleri alınarak İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmişti. Ancak yapılan inceleme sonucu, ilçeden şimdiye kadar çıkan cenazeler arasında Rozerin ve Hakan'ın cenazelerinin yer almadığı anlaşıldı.

Dicle Haber Ajansı'nın haberine göre, çocuklarının cenazelerini arayan 8 aile ile birlikte Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde başlattıkları nöbet eylemi sonrasında diğer aileler, çocuklarının cenazelerine alırken, Çukur ve Aslan aileleri ise başlattıkları nöbet 156 gününe girmesine rağmen hala çocuklarının cenazelerine ulaşamadı.

 

“Hakan'ın bulunması için her yere başvuracağım”

 

Çocuklarının cenazelerine DNA eşleşmesi sonucu da ulaşamamalarına ilişkin konuşan Hakan Arslan'ın babası Ali Rıza Arslan, oğlunun cenazesinin bulunması için ilgili makamlara yeniden başvuracağını söyledi.

 

 

“Biz 3 cenazenin çıkmasını bekliyorduk”

 

 

Rozerin Çukur'un babası Mustafa Çukur ise, çocuğunun cenazesinin bulunması için başvurmadıkları yer kalmadığını belirterek, Sur'da yaşamını yitiren 26 kişiye ait cenazelerin Kimsesizler Mezarlığı'na defnedildiğini hatırlattı.

Sur'dan çıkan ailelerin verdiği bilgiler doğrultusunda savcılığa başvurarak, cenazelerin defnedildiği yerlerin adresini verdiklerini söyleyen baba Çukur, "Son olarak Paşa Hamamı civarında bir adres verdik. Bize verilen bilgilere göre bu cenazeler Rozerin, Hakan ve Ramazan'a ait olduğu yönündeydi. Ancak 12-13 Mayıs'ta yapılan kazılarda biri kadın, diğeri erkek olmak üzere 2 cenaze çıkarıldı. Biz 3 cenazenin çıkmasını bekliyorduk. Emniyette bize 'Sûr'un içinde başka cenaze kalmadı. Gömülü cenazelerin bulunması için Avrupa'dan köpek getirdik, ancak gömülü cenaze bulamadık' cevabını aldık. Sanırım cenazeler derin bir yerde defnedildiği için bulamadılar" dedi.  

Baba Çukur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Artık ne yapacağımızı şaşırdık. Nereye gitti bu cenazeler? Sur'dan hafriyat taşınırken endişelerimiz vardı. Bu hafriyatlar taşınmasın, içinde cenazeler olabilir dedik. Bunun için basın açıklaması yaptık, suç duyurusunda bulunduk. Ancak sonuna kadar hafriyatlar taşındı. En sonunda taşınan hafriyat arasında bir kadın cenazesi çıktı. Acaba bu cenaze Rozerin'e mi ait. Bu cenaze nerede akıbeti bile belli değil. Bu aşamadan sonra ne yapacağımızı şaşırdık. Bu durumda insanın aklına her şey geliyor."

 

“Yeniden kan vereceğiz”

 

Baba Çukur, bununla birlikte yine Sur'da öldürülen Ramazan Öğüt'ün cenazesinin bulunduğu yerden çıkarılıp, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırılan kadın cenazesinin kızına ait olabileceği umudu içerisinde.

Baba Çukur, "Teşhis için morga gittiğimizde oradaki polisler, bize 'teşhis kesinlikle yasak, savcılık kararı var' diyerek engelliyor. Bizden gizledikleri bir şey var. Pazartesi günü savcılığa şahsen başvurup cenazeyi teşhis etmek istiyorum" diye konuştu. Kızının cenazesinin bulunması için Pazartesi günü bir kez daha savcılığa başvuruda bulunacağını belirten baba Çukur, yine cenazelerinin akıbeti konusunda Sur'dan çıkarıldıktan sonra tutuklanan kişilere de ulaşıp, bilgi almaya çalışacaklarını ifade etti.