7 Haziran seçim sonuçlarının RTÜK’te de dengeleri değiştirmesi beklenirken, görev süresi yakında dolacak olan Başkan Davut Dursun, “Yeni milletvekili sayısına göre AK Parti’nin 5 olan kontenjanının 4’e düşmesi tartışılıyor. Ancak D’Hont sistemine göre hesaplanırsa AK Parti’nin kontenjanı 5’te kalır” dedi.
D’Hondt yöntemi nedir?
1878’de tasarlanmış nispi temsil sistemi. Türkiye’de 1961’den bu yana (1965 genel seçimi ile 1966 ara seçimi dışında) uygulanan seçim yöntemi. Bir seçim çevresinde her partinin aldığı oy toplamı 1’e, 2’ye, 3’e, 4’e ... bölünür ve o seçim çevresinin çıkaracağı vekil sayısına ulaşıncaya kadar devam edilir. Elde edilen paylar büyükten küçüğe doğru sıralanır. Milletvekillikleri bu sıralamaya göre partilere tahsis edilir.
RTÜK Başkanı Davut Dursun, TRT yayınlarının tartışılmasını değerlendirirken, “Hangi iktidar olursa olsun TRT’nin kendisine hizmet etmesini istiyor” dedi. Dursun, tekrar aday gösterilmemesi halinde kadrosunun olduğu Sakarya Üniversitesi’ne dönerek öğretim üyeliğine devam edeceğini açıkladı. Hürriyet’ten Meltem Özgenç’in haberine göre, Dursun şöyle konuştu:
“14 Temmuz itibarıyla 3 üyenin görev süreleri dolmuş olacak. Tabii bu kişilerin yeniden aday gösterilip seçilmeleri mümkün. Ben dönmeyi düşünmüyorum. 14 Temmuz’dan sonra burada yeni bir yapı söz konusu olacak. Seçim sonuçlarında ortaya çıkan milletvekili sayısına göre Ak Parti’nin 5 olan kontenjanının 4’e düşmesi, HDP’nin veya MHP’nin 1’er olan kontenjanının 2’ye çıkması tartışılıyor. Meclis Başkanı eğer hesaplamalarda ‘en yüksek artık oy yöntemi’ni kullanırsa MHP veya HDP’ye 1 üye verilmesi gerekir. Milletvekili seçiminde sandalye dağılımında 1961’den bu yana uygulanan en yüksek ortalama veya D’Hont sistemi hesaplanırsa o zaman durum farklı olur. Yani partilerin almış oldukları oylar seçim bölgesinde önce 1’e, sonra 2’ye, sonra 3’e bölünüyor. O seçim bölgesinde kaç milletvekili çıkacaksa o sandalye kadar tabloda en yüksek sayı işaretleniyor. O sayı hangi partiye isabet ediyorsa onun milletvekili çıkarma şansı oluyor. Buna göre hesaplanırsa AKP’nin kontenjanı 5’te kalır.
Türkiye’nin 20 yıldır gerçekleştiremediği bir frekans tahsisi sorunu var. 2015 Haziran ayında sayısal yayına geçmemiz gerekiyordu. Bunun yaratacağı sıkıntılar var. Yeni bir Frekans İhalesi Yönetmeliği hazırladık. Güvenlik belgesi istemeyeceğiz. İhale için aranan en önemli şart bir yıllık yayın tercübesi.
Uluslararası Telekominikasyon Birliği tarafından ülkelere verilmiş olan frekanslar var. Bu frekansların yönetimi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) yetkisinde. Mobil hizmetlerle birlikte ihtiyaç duyulan frekanslar arttı. Sıkıntı yaşanınca yayıncıların kullandığı frekansların fazla olduğuna ve bir kısmının geri alınmasına karar verildi. Şimdi 700 MHZ’li frekansların da yayıncılıktan alınarak mobil hizmetlere tahsisi tartışması var. Yayıncılar 20 ile 60 arasında olan kanalları kullanıyor. 700 MHZ’lerde verilirse 40 ile 60 arasındaki kanalları da boşaltmış olacaklar. O aralıkta yayın yapan kuruluşlara yeni frekanslar verilmeyebilir. Ancak 700 MHZ’i boşaltmazsanız 5G’yi de yapamazsınız. Birçok kanal bu noktada sıkıntı yaşayabilir.
“TRT’nin yayın konseptinde eleştirdiğimiz noktalar var tabii ki. Hangi iktidar olursa olsun TRT’nin kendisine hizmet etmesini istiyor sanırım. Biz gerekeni yapıyoruz. Bunun dışında ne yapalım? TRT’nin kapısına kilit mi vuralım? TRT yöneticilerinin kendilerinin bir ders çıkarması gerekmiyor mu? TRT’ye kötek mi atalım? Arayıp ‘Ya kardeşim bu niye böyle’ mi diyeyim?
Basit bir örnek vereyim. Yerel seçimden bir gün önceki gün seçim yasakları var. Ama bir partinin mitingi yayınlanıyor. Yayın kuruluşunun sahibine telefon ettim. ‘Unuttunuz mu bu ihlal’ dedim. ‘Biliyorum ama yayınlamak zorundayım. Ne ceza verirseniz razıyım’ dedi.”
RTÜK’te D’Hondt sistemine göre üye seçimi tartışmalarını Hürriyet’e değerlendiren üye Esat Çıplak şöyle konuştu: “RTÜK Başkanı, D’Hondt sisteminden bahsediyor. Milletvekili seçimlerinde uygulanan yöntemin RTÜK üye seçimleri ile bağlantısını kuruyor. 2011 seçimleri sonunda 6 olan üye sayılarının 5’e düşmesinde DTP’ye üye verilmesi esnasında akıllarına gelmeyen D’Hondt sistemi şimdi geliyor. Çoğunluğu kaybedince Makyavel ve prenslerini (Prens adlı kitabı) aklıma getirdi. RTÜK’te daha önce D’Hondt sistemi uygulanmadı. RTÜK’te dört yıl önceki ve daha önceki dönemlerde uygulanan sistem belli. Bunun dışında iktidarı koruma içgüdüsü ile sistemi bozmak ahlaki olmaz. Aksi halde ‘Prens’te yazılanların çok eksik olduğunu anlarız ki Makyavel’e taş çıkartacak bir anlayış, çürümüşlüğün dibi yoludur.”