Ruh Sağlığında İnsan Hakları Derneği

Ruh Sağlığında İnsan Hakları Derneği
Kuruluş Tarihi: Ekim 2006? Haziran 2007? Kurucular: Mesut Demirdoğan, Zafer Kıraç, Şehnaz Layıkel, Billur Arpat, Can İlbey, Nilay Kacar, Yalçın Eryiğit Adres: Gazeteci Erol Dernek Sok. Hanif Han No:11/5 Beyoğlu İstanbul Telefon: 0212 252 49 20 Faks: 0212 252 49 08 e-mail: [email protected] http://www.rusihak.org/ Mülakat: Kurucu üye Şehnaz Laikel Dernek faaliyetlerinden örnekler - FOTOGALERİRuh Sağlığında İnsan Hakları Derneği Nasıl kuruldu? Kurulma amaçları nelerdi? Ruh sağlığı alanında insan hakları çalışmaları yapmak için kuruldu. Türkiyede bu alanda çalışmalar yapan çeşitli dernekler var aslında.13 tane Şizofreni Derneği var. Daha çok ailelerin kurduğu zihinsel engelli dernekleri var. Ama bunların hiç biri tam olarak insan hakları çalışması yapmıyor. Daha çok sosyal destek ve eğitim projeleri ve benzeri çalışmalar yapıyorlar ve dayanışma kulüpleri gibi işliyorlar. Biz ruh sağlığını bir insan hakları alanı olarak görmek ve tanıtmak istediğimiz için bu derneği kurduk Çünkü bu alanda çok ciddi bir insan hakları sorunları var. İki alanı ilişkilendirmek için kurduk; pskiyatri hastalarının, zihinsel engellilerin ve yakınlarının haklarını savunmak, sağlık hizmetlerinden faydalanma ve nitelikli hizmet almalarını savunmak için bu dernek kuruldu. Hizmet alma süreci ile ilgili yaşanan sorunlar var: tam zamanında hizmete ulaşamamak, kaliteli hizmete ulaşamamak, hatta bazen kötü muamele ile karşılaşmak. Zaman zaman basına yansıyor bunlar zaten. Birde sosyal yaşam içinde sıkıntılar var: eğitimden kopma, iş bulamama gibi ayrımcılıktan kaynaklanan uygulamalar var. Hem hizmet alımı süreçlerinde hem de hizmete ulaşma süreçlerinde ihlaller oluyor. Bu çerçevede iki gurubu birlikte ele almak önemli. Türkiye’de bu bir ilk. Zihinsel engelliler ve psikiyatri hastalarını niye birlikte aldınız diye bize sorular oluyor. Uluslararası çalışmalarda “mental dissability” tanımı iki gurubu da kapsıyor. Yasalar ve sözleşmeler hep iki gurubun ortak hakları üzerinden yazılmış durumda. Bizde yaptığımız çalışmalarda bu iki gurubun benzer sorunlar yaşadıklarını gördük. Kimler derneğin kuruluşunda yer aldı? Kurucular bu alanda sorun yaşayan insanlar mı? Kurucular hasta ve hasta yakınları. Bir şekilde ailesinde bu sorunu yaşayan birileri olan ya da kendisi bu sorunu yaşayan kişiler derneği kurdu. Daha önce bu alanda çalışmalar yapan kişiler var içlerinde. Kurucu üyelerin dördü daha önce bu alanda sivil toplum çalışması yapmış kişiler; şizofreni derneklerinde yöneticilik yapmışlar ya da benzer insan hakları alanında gönüllü görev almışlar. Kurucuların bir kısmı da bu sıkıntıları yaşayıp kendilerine böyle bir alanı bulamamış, var olan yapılarda bir alan bulamamış ve bu alanda bir insan hakları çalışması iyi olur diyen ve sorunu bizzat yaşayan kişiler. Kurucuların ve üyelerin önemli bir kısmının inin hasta ve hasta yakınlarına yönelik olması ve % 70’lik bir kota uygulaması yapmaya çalışıyoruz. Ama dernek herkese açık ve bu alanada çalışma yapmak isteyen herkes üye olabilir. Derneğin çalışma alanları ve amacı nedir? Ruh Sağlığında İnsan Hakları Derneği bireysel hukuki destek, kamuoyuna yönelik bilgilendirici yayınlar ve toplantılar, farklı ülkelerdeki ruh sağlığı hizmetlerine yönelik araştırma ve farklı modelleri kamuoyuyla paylaşma, kurumlarda kalanlara ve yakınlarına yönelik desyekleyici etkinlikler; eğitimler, kültürel etkinlikler düzenleyerek aşağıdaki belirtilen alanlardaki amaçlarını gerçekleştirecektir. 1. Türkiye’deki psikiyatrik teşhis almış ve zihinsel engelli bireylerin sorunlarının kamuoyunda görünür hale getirilmesi ve toplumsal yaşama katılımlarının teşvik edilmesi, 2. Ruh sağlığı hizmetleri ve zihinsel engellilere yönelik hizmetlerin koşullarının uluslararası standartlara ulaştırılması için sivil toplumun katkısının harekete geçirilmesi, 3. Psikiyatri hastaneleri ve rehabilitasyon merkezlerinin sivil toplumla bağlarının güçlendirilmesi. 4. Yatılı bakıma alternatif önleyici, onarıcı, destekleyici ve sosyal entegrasyonu teşvik eden toplum-temelli hizmetlerin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunulması. 5. Psikiyatrik teşhis almış ve zihinsel engelli bireylere yönelik ayrımcılığın azaltılmasına katkıda bulunulması. Bu alanda çalışan diğer kuruluşlardan farklı olduğunuz alanlar ve yaklaşımları var mı? Daha çok insan hakları anlayışını getiriyoruz. Hukukçular ile çok yakın çalışıyoruz. Gönüllü avukatlarımız var ve bu gurup yavaş yavaş büyüyor. Hukuki danışmanlık desteği sunuyoruz. Bu çalışma henüz sistematik bir program haline gelmedi ama önümüzdeki dönemde hedeflerden biri bu. Yani bu sorunu yaşayan hasta ve hasta yakınlarına haklarının anlatıldığı hukuki danışmanlık ve bir dava açma sürecinde danışmanlık vermek istiyoruz. Bu bakımdan kadın hareketi bize yol gösteriyor. Bunun yanısıra telefonda bize ulaşarak hukuki danışmanlık alabiliyorlar. Biz gelen talepleri değerlendirerek gönüllü avukatlara yönlendiriyoruz. Çalışmalara bir proje ile başladık. Ekim 2006’da kuruldu dernek. Kurulurken yapmak istediğimiz bir çalışma vardı. Dernek kurulmadan önce kurucular 3 yıl bir inisiyatif gibi birlikte çalıştılar. Dernek biraz deneyimlerin üzerine kuruldu. Bir proje ile başladık. Haziran 2007’de başladı. Türkiyedeki bütün büyük ruh sağlığı hastahanalerini ve bu hastahanaelerin bulundukları illerdeki zihinzel engelliler bakım ve rehabilitasyon merkezlerini dolaştık. Psikiyatri, şiofreni ve benzeri hastalıklardan tedavi görenler ve zihinsel engellilerin kaldığı sosyal hizmetlere bağlı kurumlar dolaşıldı. 6 ilde ruh sağlığı hastahanesi var ve bu illere yakın sosyal hizmet merkezlerini belirledik. Her ilde iki kuruma gittik. Çalışmanın amacı hem bu illerdeki koşullara bakmak ve bununla ilgili bir inceleme yapmak hemde ordaki hastaları, çalışanları ve yetkilileri bir araya getirip bu konu ile ilgili fikirlerini almak; onlara göre sorunlar ve ne tür çözümler olabilir, il bazında gömrüşleri nelerdir, ulusal düzeyde görüşleri nelerdir... Bu çalışmalar yaparken bir de dünyadaki örnekleri anlattık. Dünyadaki büyük kurumların toplum temelli hizmetlere büyük bir yöneliş olduğunu belirttik, ülkelerden örnekler sunduk, belgeseller izlettik. Her ilde sorunun bütün taraflarını bir araya getiridik. Vali yardımcısı ile o ilde bulunan zihinsel engelli aynı masaya oturup politika tartıştılar. Bu projenin en güçlü yanı bu oldu. İnsanlar zihinsel engellinin kendilerini ifade edebileceğini gördü ve yaklaşımlarda değişiklik oldu. Her il çalışmasını reaporlayarak hem Sağlık Bakanlığına hemde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na sunduk. Her iki kurumla yaptığımız anlaşma gereği çalışma tamamlanana kadar sonuçları basınla paylaşmıyoruz. Kurumlarla ilgili olumsuz tespitlerimizi Ekim 2008’de yayınlanancak Ulusal Rapor’da belirteceğiz. Kurumlara giriş iznini böyle aldık. Ruh sağlığı alanında yapılan çalışmaları nasıl izliyorsunuz? Avrupa Birliği tarafından Bürüksel’e davet edildik. 2 sene gittik. İlerleme raporunda sivil topluma soruluyor. Geçen yıl ilerleme raporunda ilk defa ruh sağlığı başlığı kondu. Bu çerçevede Türkiye’nin toplum temelli hizmet alanına yatırım yapmasını AB talep etti. Bu bir kriter artık. Büyük ve kapalı kurumlardan toplum içinde rehabilitasyona geçişi istiyor AB. Yapılan çalışmalarla bir zihniyette değişimi oluştu mu? Kamu yararı çerçevesinde yapılan çalışmalarda kamu kurumları ile nasıl bir işbirliği geliştirildi? Derneğin kurucularının bu sorunu yaşayan kişiler olması başta bir farklılık getiriyor. Bir resmi kuruma gittiğimizde siz bu konuyla niye ilgileniyorsunuz diye sorulduğunda “çünkü bu bizim yaramız ve canımızı yakan bir şey, o yüzden ilgileniyoruz” dediğimizde yaklaşım değişikliği oluyor ve soru ortadan kalıyor bir kere. Buradanda hak temelliliğe geçmiş oluyoruz. Bir gurubun adına hak savunmak değil o gurubun kendi adına konuşabilecek hale gelmesi önemli. Bu gurup için bunu sağlamak zor çünkü Türkiye’de böyle bir gelenek yok. Zihinsel engelliler için özellikle kendilerini savunabileceklerine dair bir inanç pek yok. Hatta aileler ve bireyler arasında bazen çatışmalar olabiliyor; aile kendi çocuğu adına konuşabiliyor ama ailenin meselesi o çocuğun meselesi olmayabiliyor. Mesela vesayet kurumu var; vasisi o kişi adına konuşuyor ama vasisinden memnun olmayan ve benim ihtiyaçlarımı temsil edemiyor diyen çok kişi var aslında. Derneğin en önemli amacı “kendi adına kendi haklarını savunabilmelerinin koşullarını oluşturmaktır.” Bunun içinde küçük-pilot uygulama modelleri yaparak nasıl uygulama geliştirileceğini gösterebiliriz. Aksi durumda hak temelli çalışmalara devam etmek ve hizmet çalışmalarından uzak durmak istiyoruz. Savunuculuk yaparak politikalar oluşturmak için baskı yapmak ana amacımız. Derneğin ismi insan hakları olunca bir duraksama ve çekince oluyor. Türkiye’de insan haklarına yüklenen anlamlar ve geçmişte yaşananlar etkili bunda herhalde. Ama sonra hastaların daha iyi hizmet görmesi ve sistemin iyileştirilmesi için çalışmalar yaptığımızı anlatınca ikna oluyorlar. Ciddi bir sorun yaşamadık ve kurumlara girme iznini almamız bir aşama ve işbirliğinin göstergesi. İşbirliğine açık görünüyorlar ama yaklaışmlar çok farklı. Biz bu insanların kendi adına konuşabileceğini savunurken devlette bu yaklaışım gelişmemiş durumda ve onlar adına politikalar geliştirilip planlama yapılıyor. Bunun değişitiğin görebilirsek biz bu işi başardık diyebiliriz. Sosyal dışlamanın önüne geçilebilmesi için kapsayıcı politikalar geliştirmek gerekiyor ve bununda yolu kamudan geçiyor. Yani bir hastahanede bir hastabakıcının bakışı bile kamudan etkileniyor. Ruh sağlığı alanında tanımladığınız sorun alanları ve öneriler nelerdir? Hem zihniyet ve yaklaşımda sorunlar var hemde kaynak yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar var. Ama zihniyet çok değişmediği için kaynak ayrılmıyor. Sağlık bütçesinde bu guruba ayrılan pay yetersiz. Psikiyatrist sayısı ve görevli sayısı az ve yetersiz. Psikolog sayısı az ve mesleklerini yapamıyorlar. Sadece değerlendirme ve test yapıyorlar. Hastahaneler için psikiyatri konusunda bir hemşirelik eğitimi yeni yeni planlanıyor. Normal hemşireler ruh sağlığı hastahanelerinde çalışıyor ve onlarda neye uğradıklarını şaşırıyorlar. Sosyal hizmet uzman çok az. Zaten sosyal hizmet alanındaki en önemli sorunlardan biri bu. Bu alanda uzmanlıaşmış avukat yok. Bunlar hep eksiklikler. Bunun dışında en büyük sorun bölgesel ve büyük kurumlar aracılığı ile bu hizmetin veriliyor olması. Bir kişi bu sorunu yaşadığında bulunduğu yerde destek alacağı ve başvuru yapacağı yerler yok. Aynı kişi hem sağlık hizmetine hemde yoksulluk nedeni ile maddi desteğe ihtiyaç duyuyor. Hastalık yoksulluğu daha da ağırlaştırıyor. Barınma desteğine ihtiyaç var. Bazen hastalar sokakta yatıyor. Çok boyutlu destek verecek bir yapı yok ve en ö nemlisi ilgili kurumlar arasında koordinasyon eksikliği var. Hizmeti alan kişilerin sorunu izleme, değerlendirme ve denetleme hakkının olması gerekiyor. Ruh sağlığı ve rehabilitasyon politikaları, istihdam politikaları ve sosyal hizmet politikalarının belirlenmesinde danışılan bir gurup olmaları lazım. Bu yapılmadığı sürece yapılan planlamalar ihtiyacı karşılamıyor. Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde hasta ve hasta yaınlarından oluşan bir yapı kurulabilir: danışmanlık yapacak ve verilen hizmetlerin denetleneceği bir yapı olabilir. Sivil toplum kuruluşları bu işi üstlenebilir ve yapının sağlıklı işlemesi için parçası olabilirler. Ruh sağlığı hastahanelerinde hasta hakları birimleri sağlık bakanlığı tarafından kuruldu. Ancak buralarda hastahane personeli çalışıyor. Bizim önerilerimizden biri de bu birimlerde bir hasta yada hasta yakınının oturup şikayetleri dinleyebilmesi. Temel yapısal değişikliklerden önemli olanlardan biri de bu olabilir. Toplumsal yaşamın her alanında politikalar belirlenirken bu gurup için bir takım pozitif ayrımcılık uygulamaları yapılması gerekiyor. Örneğin engelliler için %4 istihdam kotası var . Psikiyatri gurubuna yönelik ayrımcılık fiziksel engelli gurubuna göre daha fazla ve işyerleri fiziksel engelli olan birini tercih ediyorlar. • Eğitimde kolaylaştırılmış süreçler gerek. o “Okul olsun” o Okul eve yakın olsun • Toplumdan yalıtılmış bir hayat istemiyorlar: Sosyal dışlanma ve yoksulluk nedeni ile ruh sağlığı sorunları yaşayan kişiler hastahanelerde çok uzun süre kalabiliyorlar. 20 yıl hastahanelerde kalanlar var: o “Ailemin yanında olmak isterdim, evde her istediğimi yapıyordum” o “Bir ya da üç ay içinde taburcu olalım” • Hepimizin her gün yapabildiği bazı şeyleri onlar da yapabilmek istiyor o “Odalar açık kalsın” o “Bir yatakta bir kişi yatsın” o “Genel sağlık, mide göz vs. için doktor lazım” o “Milli eğitimden okumak için kitap yardımı istiyorum” o “Yatış ve kalkış saatleri ileri alınsın, akşam 8’de yatırılıp sabah 5’te kaldırılıyoruz” • Doktorların kendilerine davranışlarının eşit ve saygılı olmasını istiyorlar o “Hastalara eşit davranılsın (...)” o “Doktorlar haftada 1 yada 2 kez servisleri ziyarete gelsin” o “Doktorlar yeşil kartlılara iyi davransın, hastaları küçümsemesinler” o “Doktor gözlüğünün altından bakmasın” o “Nasıl olduğumuzu anlatabilelim” o “Korkuyoruz anlatamıyoruz” o “Çok sıra var acele ediyoruz” • Çalışmak istiyorlar • Hepimiz gibi eğlenmek istiyorlar