Rum Vakıflarını Destekleme Derneği (RUMVADER) Avrupa Birliği destekli projesi kapsamında, gençlerin Türkiye'nin kültürel çeşitliliğine gösterdikleri duyarlılığı arttırmak için sosyal deney düzenledi. Sokaktaki vatandaşlara Rumca, Ermenice, Süryanice ve Ladino dilleri soruldu. Projenin tanıtımı Türkiye'nin muhtelif yerlerinde azınlıkların kültür hayatlarını konu alan filimin galasında 20 Şubat'ta yapılacak.
RUMVADER'in Avrupa Birliği destekli 2. projesi "Geçmişte oluşan mesafeleri aşmak, birlikte ortak bir gelecek inşa etmek" başlığını taşıyor. "Ortak bir gelecek için yanyana" sloganıyla yola çıkan projenin önemli bir ayağını da sosyal medya oluşturuyor. Bu kapsamda "Karşılaşma" adı verilen bir video çekilerek sosyal deneyin ilk adımı atıldı. Videoda, sosyal deneyin ilk aşamasında ana dilleri Süryanice, Ladino, Ermenice ve Rumca olan anlatıcıların sunumları kaydedildi. Anlatıcılar ana dillerinde sonra aynı sunumu Türkçe olarak da yaptı. İkinci aşamadaysa İstanbul Beyoğlu'nda sokakta set kuruldu ve 4 gün boyunca sokaktan geçenler sete davet edildi. Projeye katılmayı kabul eden katılımcılara ilk önce sunumun Türkçe olmayan kısmı izletildi ve sunumun hangi dile ait olduğu soruldu. Anlatıcıların ana dilinde yapılan sunumların ardından aynı kişilerin aynı sunumları Türkçe olarak yaptığı örneklere geçildi. Katılımcıları, aynı kişilerin Türkçe konuşabiliyor olması şaşırttı. İzleyenlerin bir kısmı Rumca'yı Japonca'ya, Ermenice'yi Rusça'ya, Süryanice'yi Almanca'ya benzetti.
Projeyi gerçekleştiren RUMVADER Kurucu Başkanı Laki Vingas T24'e şu değerlendirmeyi yaptı:
"Azınlık toplumlarının bir dönem konuşmak konusunda çekinceleri varken şimdilerde bu çekinceyi attılar ama o kadar az kaldılar ki geniş toplum tarafından tanınmıyorlar. "Kadim" olarak adlandırılsa da öteki taraftan az sayıda kalmış olmaktan kaynaklı artık tanınmıyor. Biz de bu birlikteliği gerçekleştirmek için öncelikle mesafelerin aşılıp insanların birbirini tanıması lazım diye düşündük. Tanınmışlık olmadığı zaman insanda güven oluşturamazsın. Biz bu güveni oluşturmak istiyoruz. İnsanların hafıza kodlarında, yabancı kavramını aşmak adına şahsi iletişime bu projeyle katkı sunuyoruz. Onun içindir ki hitap ettiğimiz kitle üniveriste öğrencileridir, genç nesildir."
Vingas, projenin tanıtımını 20 Şubat'ta düzenleyecekleri lansmanda hazırladıkları filmle duyuracaklarını belirterek, "Türkiye'nin muhtelif yerlerinde azınlık toplumunun özellikle kültür hayatları üzerinde bir film hazırladık" dedi.
Proje Danışma Kurulu Üyesi Özcan Geçer projeyi T24'e şöyle anlattı:
"Tüm bahsedilen kültürler, Anadolu'yu Anadolu yapan bileşenlerdendir. Bu kültürlerin görünürlükleri azaldıkça zamanla unutuldu ve yeni nesillerce dışarıdan gelmiş gibi yabancı olarak algılandı. Oysaki örneğin Süryanice dünyanın en eski ve yaşayan 3 dilinden biri olarak, antik Aramice'nin bir formu olarak Edessa'dan (şimdiki Urfa) yayılmış ve 2000 yıllık birikimle günümüze gelmiştir. Süryaniler için resmi anlamda azınlık kavramı olmadığından bu dilin öğretimi de kurumsal olamamış. Bu da haliyle kültürel bir erozyona sebep oluyor. O yüzden somut olmayan kültürel mirasların kaybının kritikliğini de vurgulamak gerekiyor. Bu projeyle de görünmeyen değerlerde farkındalık yaratmaya çalıştık. Sadece Süryanice için değil Türkiye'de var olan tüm azınlık toplum dilleri için, ülkemiz için. Genç kitlelere ulaşarak kültürel diyaloğu arttırmak istiyoruz."