T24 - KKTC'nin 28. kuruluş yıl dönümü kutlamaları için adada bulunan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Ada'da iki tarafta yapılacak referandumların ve onay süreçlerinin de tamamlanmasıyla, yeni ortaklık devletinin 2012'nin ilk yarısı içinde hayata geçirilmesi ve AB Dönem Başkanlığı'nın da birleşik federal Kıbrıs tarafından üstlenilmesinin mümkün göründüğünü belirterek, ''Biz bu hedefin gerçekçi ve ulaşılabilir olduğuna inanıyoruz. Aksi takdirde AB Dönem Başkanı oldular diye Rumları muhatap almamızı kimse beklememelidir'' ifadesini kullandı. Atalay, yayımladığı mesajda, KKTC'nin kuruluşunun 28. yıl dönümü olan bu anlamlı günde Kuzey Kıbrıs'ta olmaktan büyük mutluluk ve onur duyduğunu ifade ederek Kıbrıslı Türk kardeşlerine, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Türk hükümeti ve Türk halkının selamını getirdiğini belirtti. 'Hukukuna sahip çıkma kararlılığının en güçlü ifadesi' KKTC'nin, Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesinin en anlamlı eseri, hürriyetine ve hukukuna sahip çıkma kararlılığının en güçlü ifadesi olduğunu vurgulayan Atalay, şunları kaydetti: ''Kıbrıs Türk halkı hür iradesiyle kendi geleceğini belirleme hakkından hiçbir şekilde ödün vermeyeceğini, zorlu ama onurlu mücadelesini sürdürmeye kararlı olduğunu, bundan tam yirmi sekiz yıl önce tüm dünyaya kanıtlamış ve büyük bir kıvançla 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan ederek tarihi mücadelesini taçlandırmıştır. Bugün Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinde sağladığı kazanımların gururu içindeyiz. Kıbrıs Türkü, demokratik kurumları, insan hakları ve hukukun üstünlüğü temeli üzerinde yükselen saygın devlet yapısı, özgürlükçü ve katılımcı geleneğiyle örnek bir noktadadır. Kıbrıs Türkünün vatan koruma ve barış içinde refaha ulaşma iradesi kendi cevherindeki erdem ve değerlere dayanmaktadır. Kıbrıs Türkünün, mücahitlerden aldığı ve her daim yenilenen azmiyle, uygarca yaşama ve manen yücelme hedefine kararlılıkla ilerlemesi her türlü takdirin üzerindedir. Genç ve dinamik Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kurulduğu yıldan bu yana gerek Ada'da gerek Doğu Akdeniz'de barış ve istikrar unsuru olmuş, Ada'da adil ve kalıcı bir çözümün de temelini teşkil etmiştir.'' Türkiye'nin, geçmişte olduğu gibi gelecekte de Kıbrıs Türk halkını siyasi eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yalnız bırakmadığını, her alanda destek vermeye devam edeceğini vurgulayan Atalay, ''Birlik ve beraberlik içinde değerlerimize sahip çıktığımız ve milli davaya olan inancımızı muhafaza ettiğimiz sürece aşamayacağımız engel yoktur'' ifadesini kullandı. Kıbrıs müzakerelerinde kritik aşama Kıbrıs'ta Birleşmiş Milletlerin (BM) himayesinde üç yılı aşkın zamandır sürdürülen kapsamlı müzakere sürecinin artık kritik nihai aşamasına girdiğini ifade eden Atalay, şöyle devam etti: ''BM Genel Sekreteri, 30-31 Ekim tarihlerinde New York'ta yapılan üçlü görüşmenin ardından 1 Kasım günü yaptığı açıklamada, görüşmelerde umut verici ilerlemeler yaşandığını ve Ada'da kapsamlı çözüme ulaşılabileceğine inandığını teyit etmiştir. Bunun Sayın Cumhurbaşkanı Eroğlu ve ekibinin ortaya koydukları irade ve kararlı çabalarıyla sağlandığını biliyoruz. Ocak ayına kadar devam edecek müzakerelerin ardından New York'ta son bir üçlü görüşme yapılacak, yeterli ilerleme sağlanırsa Ada'daki iki tarafa ilaveten garantörlerin de katılacakları yüksek düzeyli toplantıya geçilerek çözüm anlaşması ortaya çıkacaktır. Ada'da iki tarafta yapılacak referandumların ve onay süreçlerinin de tamamlanmasıyla, yeni ortaklık devletinin 2012'nin ilk yarısı içinde hayata geçirilmesi ve AB Dönem Başkanlığı'nın da birleşik federal Kıbrıs tarafından üstlenilmesi mümkün görünmektedir. Biz bu hedefin gerçekçi ve ulaşılabilir olduğuna inanıyoruz. Aksi takdirde AB Dönem Başkanı oldular diye Rumları muhatap almamızı kimse beklememelidir. Türkiye, 2004 yılında Annan Planı'nı reddetmelerine rağmen AB'ye üye yapılan Kıbrıs Rum tarafının icra edeceği tek taraflı ve meşruiyetten yoksun bir dönem başkanlığı ile kesinlikle aynı masaya oturmayacağını, onları muhatap kabul etmeyeceğini başta Sayın Başbakanımız tarafından olmak üzere açıkça ortaya koymuştur.'' 'Yeni takvimi destekliyoruz' New York'ta belirlenen yeni takvimi, müzakerelere nihai ve anlamlı bir sonuç getireceği ümidiyle desteklediklerini kaydeden Atalay, şunları belirtti: ''Müzakerelerin, liderlerin ortak mutabakatları ve yerleşmiş BM parametreleri olan iki kesimlilik, siyasi eşitlik ve eşit statüyü haiz iki kurucu devlet temeline dayalı yeni bir federal ortaklık kurulmasını ve Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamını sağlayacak bir kapsamlı çözümle önümüzdeki aylar zarfında neticelenmesini hedefliyoruz.'' Çözüm için gerekli herşeyin mevcut olduğunu belirerek, ''Mesele iradedir'' diyen Atalay, şunları kaydetti: ''Türkiye, Kıbrıs Türk tarafının çözüm konusunda bugüne dek attığı tüm yapıcı adımları destekler ve teşvik ederken, ilgili tüm tarafların da bu süreçte Rumları daha güçlü şekilde teşvik etmesini beklemektedir. Rum tarafı müzakerelerde ne masadaki muhatabı Kıbrıs Türk tarafının temposuna ne de BM'nin beklentisine uygun hareket etmiştir. Bu süreçte iç siyasi krizlerini ileri sürerek görüşmeden kaçınan Rum tarafı, yapıcı, yeni fikirler üretme konusunda da çok geride kalmıştır.'' 'Son fırsat iyi değerlendirilmeli' ''Siyasi irade ve kararlılığın ortaya konulması bakımından son fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiği kanısındayız'' diyen Atalay, Kıbrıs sorununun devamının kimsenin yararına olmadığını, buna rağmen sorunun halen devam etmesi düşündürücü olduğunu ifade etti. Artık Kıbrıs'ta kapsamlı çözümün sağlanması konusunda yalnız Ada'daki iki yönetimin değil, ilgili tüm tarafların ne ölçüde samimi olduklarının sınanacağı bir döneme girildiğine işaret eden Başbakan Yardımcısı Atalay, şöyle devam etti: ''Bu çerçevede diğer Anavatan ve garantör Yunanistan'ın da ekonomik sorunlardan kaynaklanan güçlüklere rağmen çözüm yolunda sağlayacağı katkının önemli ve değerli olduğunu düşünüyoruz. Hedefimiz kısa zamanda adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmaksa, iki Anavatan ve garantör olarak birlikte çaba sarf etmemiz için şimdi en doğru zamandır. Elbirliğiyle bu sorunu çözerek, tüm bölgeye barış ve istikrar getirebilir, dünyanın refah ve istikrarına da katkıda bulunabiliriz. Biz Türkiye olarak bu konuya sadece Kıbrıs perspektifinden değil, geniş bir vizyondan bakıyoruz. Kıbrıs sorununun devamının, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu bölgesindeki güven, istikrar ve işbirliğini tehlikeye atan niteliği de dikkate alınacak olursa, sorunun Rum tarafının gerçekçilikten uzak talep ve beklentilerine mahkum edilmemesi gerektiği açıktır. Nitekim Rum tarafının, gelecekteki muhtemel ortağının meşru ve vazgeçilmez haklarını göz ardı ederek Ada'nın etrafındaki doğal kaynaklara tek başına el koyma girişimi, Ada'daki mevcut sorunların, bölgesel ve yer yer küresel ölçekte yeni sorunlar yaratma potansiyeli içerdiğini göstermektedir.'' Doğalgaz konusu Rum tarafının provokatif biçimde doğalgaz sondajına başlaması üzerine KKTC'nin de haklarına sahip çıkarak Anavatanıyla birlikte gerekli karşı adımları attığını kaydeden Atalay, şunları belirtti: ''Biz hep bu kaynaklarda iki halkın da hakkı bulunduğunu ve çözümden önce bu tür faaliyetlere girişilmemesi gerektiğini söylüyoruz. Bunun için biz yıllarca tek yanlı hareketlerden uzak durduk. Çözüm için çaba harcadık. Ama Rumların herşeyin tek sahibi oldukları iddiasıyla giriştikleri eylemlere de seyirci kalamazdık. Nitekim Rum tarafı, Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu'nun BM aracılığıyla kendilerine ilettiği, Ada'nın doğal kaynaklarının hakça paylaşımına ilişkin yapıcı önerisini de yanıt bile vermeden iade etmiştir. Böylelikle doğal kaynakların nasıl paylaşılacağı konusunda takdir yetkisini tamamıyla kendilerinde gördüklerini ve halihazırda BM himayesinde kapsamlı çözüm müzakereleri yürüttükleri Kıbrıslı Türkleri aslında ortak olarak görmediklerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Şayet Rumlar bu tutumlarını değiştirmez, kapsamlı çözümden de kaçmaya devam ederse Kıbrıs Türkü de hakkı olanı kendisi alacaktır. Bunun için gerekli tüm imkanlar sağlanmıştır. Anavatan olarak Kıbrıs Türk halkının haklarının korunması için gereken adımlar atılacaktır.' Bu gelişmelerin Ada'da kapsamlı ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasının gerekliliğini ve önemini de bir kez daha gösterdiğini dile getiren Atalay, çözüm hedefine ulaşılmasının, Doğu Akdeniz'in bir barış, istikrar ve işbirliği sahasına dönüşmesini de sağlayacağını kaydetti. Atalay, ''Bu da başta Kıbrıs'taki iki taraf olmak üzere AB dahil ilgili tüm taraflar ve genel olarak uluslararası toplumun ve dünya barışının menfaatine olacak, Ada'nın etrafındaki doğal kaynaklardan hakça ve ekonomik açıdan verimli biçimde istifade edilebilmesi için gerekli ortamı yaratacaktır'' ifadesini kullandı. İzolasyonlar Kıbrıs Türk halkının yıllardan beri maruz bırakıldığı insanlık dışı kısıtlamaların hiçbir makul izahı bulunmadığını vurgulayan Beşir Atalay, şöyle devam etti: ''Daima çözümden yana olmuş, bunun için her türlü çabayı sarf etmiş, 2004 yılında da içerdiği tüm fedakarlıklara rağmen BM Kapsamlı Çözüm Planı'na 'evet' oyu vermiş Kıbrıs Türküne uygulanan kısıtlamalara son verilmesinin zamanı gelmiş ve geçmektedir. Avrupa Birliği başta olmak üzere ilgili tüm tarafların 2004 referandumları sonrasında aldıkları kararların, verdikleri sözlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Akıl da vicdan da bunu gerektirmektedir.'' Çözüm için çaba sarf ettiklerini, bu yolda ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Beşir Atalay, ''Ancak, 2004 yılında olduğu gibi mevcut sürecin de sonuçsuz bırakılması halinde, bunun bedeli Türk tarafına ödettirilmeye devam edilemez. Kıbrıs Türk halkının görmezden gelinemeyeceğinin, başkasının uzlaşmazlığının ceremesini yüklenemeyeceğinin bilinmesini istiyoruz. Kıbrıslı Türklere uygulanan kısıtlamaların derhal kaldırılmasının BM müzakere sürecine de olumlu katkıları olacağına, çözüme bir an önce ulaşılması şansını yükselteceğine inanıyoruz'' ifadesini kullandı. 'Türkiye her zaman KKTC'nin yanında' Kıbrıs Türkünün, refahını yükseltecek ve layık olduğu yaşam kalitesine kavuşacak değerlere ve beceriye sahip olduğunu, Türkiye'nin, bu yolda KKTC'nin her zaman olduğu gibi gelecekte de yanında olacağını kaydeden Başbakan Yardımcısı Atalay, şöyle devam etti: ''Hükümetimiz, Kıbrıs Türkünün girişimciliğinin ve başarma arzusunun ekonomik kalkınma alanında da daha fazla hayata geçirilmesine büyük önem atfetmekte, bu yönde KKTC hükümeti ile birlikte çalışmaktadır. Bir yandan, kısa sürede çözüme ulaşılacak gibi uzlaşma için çaba sarf ederken, diğer yandan Anavatan Türkiye ile KKTC arasındaki bağların güçlendirilmesine, her alanda ikili işbirliği mekanizmalarının hayata geçirilmesine yönelik girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz. Bunun çözüm çabalarına da katkı sağladığına inanıyoruz. Hükümetimiz için Kıbrıs Türk halkının refahı ve KKTC'nin ekonomi alanındaki başarısı, KKTC'nin kendi ayakları üzerinde güvenle durabilmesi, kalkınması ve gelişmesi öncelikli bir hedeftir. Birlikte hareket ederek KKTC'yi süratle ekonomik olarak çok daha sağlam, müreffeh ve rekabet edebilir bir yapıya kavuşturabileceğimize inanıyorum.'' Kararlı politika uygulandı Atalay, son dönemde bu bağlamda kararlı bir politika uygulandığını ve önemli gelişmeler sağlandığına işaret ederek, çalışmaların meyvesini vermekte olduğunu, ekonominin güçlendiğini ve refahın giderek arttığını memnuniyetle müşahede ettiklerini kaydetti. Bugün AB üyeleri başta olmak üzere, hemen her ülke tarafından mevcut küresel koşullar çerçevesinde ekonomik-mali tedbirler alınması gerektiğini, bu tedbirleri zamanlıca almayan ülkelerin daha ağır sorunlarla karşılaştıkları gerçeği ortadayken, KKTC'nin ekonomisini sağlamlaştıracak akılcı tedbirlere başvurmamasının yanlış bir tercih olacağını ifade eden Atalay, ''Nitekim AB üyeliği dahil tüm imkanlardan haksız biçimde tek başına yararlanan Rum tarafının da durumu ortadadır. Birçok AB ülkesinde ve dünya genelinde ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir dönemde Anavatan Türkiye'nin yakaladığı başarıdan Kuzey Kıbrıs da mutlaka yararlanacaktır'' dedi. Su ve elektrik ''KKTC'nin verimli topraklarına Türkiye'den hayat suyu getirilmesini sağlayacak, Anavatan ile KKTC arasındaki sarsılmaz birlik ve dayanışmayı pekiştirecek büyük bir projenin temellerini attık'' diyen Atalay, Ada'nın tümünü yeşertebilecek bu sudan sadece Ada'nın kuzeyinin değil, adil ve kalıcı bir çözüm çerçevesinde tüm Kıbrıs'ın istifade edilebilmesini temenni ettiklerini belirtti. Atalay, 2014 Mart'ında tamamlanması öngörülen su boru hattı projesini, Türkiye'den elektrik getirilmesinin de izleyeceğini, alt yapı alanlarında diğer büyük projelerin de birbirini takip edeceğini kaydetti.KKTC'nin bölgenin önemli turizm ve eğitim merkezlerinden biri haline getirilmesi hedefi doğrultusunda bu öncü sektörlerdeki yatırımların devam edeceğini belirten Atalay, bugün maruz kalınan haksız kısıtlamalara rağmen turizm ve eğitim sektörlerinde ulaşılan düzeyin, haklı olarak Kıbrıs Türkünün göğsünü kabarttığını ifade etti. 'Cesur adımlara desteğimiz tam' Kıbrıs sorunu bir çözüme ulaşsın ya da ulaşmasın, sağlıklı, sürdürülebilir ve üretkenliği ile rekabet edebilirliği devamlı olarak artan bir ekonomik yapının, Kıbrıs Türk halkının geleceğinin en önemli teminatı olacağını dile getiren Beşir Atalay, şöyle devam etti: ''Kıbrıs Türk halkı, ekonomide de değişim dinamiğini gösterecek güce sahip olduğunu kanıtlamıştır. KKTC hükümetinin bu amaca yönelik yapmakta olduğu cesur atılımlara desteğimiz tamdır. Tüm engelleri birlikte aşacağımızdan, Kıbrıs Türk halkını daha güçlü kılacağımızdan, daha mutlu ve müreffeh bir geleceği birlikte kazanacağımızdan kimse şüphe duymasın. Türkiye daima Kıbrıs Türkünün yanındadır ve daima yanında olacaktır. Garantör ve anavatan sorumluluklarını yerine getirmeye devam edecek, hiçbir suretle bundan ödün vermeyecektir. Milli davamızda ancak birlik ve beraberliğimizi hassasiyetle muhafaza ederek hakça bir sonuca ulaşabileceğimiz açıktır. Gücümüzün asli kaynağı olan birlik ve beraberliğimiz ise bugün her zamankinden daha sağlamdır. Kıbrıs Türk halkının, her türlü engel ve kısıtlamalara rağmen geldiği bu noktadan ötürü duyduğu haklı kıvancı paylaşıyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk halkının hem bugününün teminatı hem de geleceğini kurarken en sağlam dayanağı olacaktır.'' Atalay, Kıbrıs Türkünün varlığı, hukuku ve hürriyeti uğruna şehit olan Mehmetçik ve Mücahitleri rahmetle, gazileri şükranla andı..