Rus tetikçilerin Türkiye'deki cinayetleri

Rus tetikçilerin Türkiye'deki cinayetleri

Türkiye'de son yıllarda eski Sovyet ülkeleri vatandaşlarını hedef alan bir dizi suikast düzenlendi. BBC Arapça'dan Murad Batal, bazı cinayetlerin Rusya'dan gelen tetikçiler tarafından işlendiğine dair kanıtlar olduğunu yazıyor. Bir vakada da isimler, fotoğraflar ve bir taşınabilir belleğin geride bırakıldığını belirtiyor.

Ruslan Israpilov, Rusların kendisini öldürmeye gelebileceklerini biliyordu.

Çeçenistan'daki savaştan kaçıp, (Kocaeli'ndeki) küçük İlimtepe kasabasına taşınan birçok mülteciden biriydi Israpilov. Mülteciler belki de orada birbirlerini koruyabileceklerini düşünüyorlardı.

Nisan sonunda bir arkadaşının telefonuna bıraktığı sesli mesajda, "Bir şeyler hazırlıyorlar. İki kişi buraya geldi ve arabalarını ağaçların arkasına saklayıp izleme yaptılar. Burada görüldüler" diyordu.

Ses mesajında, "Onları gördüklerini söyleyenlere 'Gördüyseniz ve Rus olduklarından eminseniz niye yakalamadınız?' diye sordum" diyordu.

Ama iki hafta sonra onlar Israpilov'u yakaladılar. 46 yaşındaki Ruslan İsrapilov, dairesinin kapısının önünde vurularak öldürüldü.

Israpilov'un eşi Petima, "Silah seslerini duyunca dehşete kapıldım. Mutfaktan koştuğumda oğlumu "Babacığım!" diye bağırırken gördüm. Her yerde kan vardı. Başından, boynundan ve kalbinden vurulmuştu. Kapıyı açar açmaz ateş ettiler. Artık Allah'a kaldı. Allah alsın intikamını" diyor.

İsrapilov gençliğinde, 1990'lı yıllarda binlerce Çeçenle birlikte Rus güçlerini ülkelerinden atmak için savaştı.

Birçok Çeçen için bu bir bağımsızlık savaşıydı. Ancak Rusya sonunda, Çeçen savaşçıları bozguna uğrattı ve içlerinden birini Ramazan Kadirov'u Çeçenistan'ın başına getirdi.

İsrapilov'un Facebook sayfasına bakılırsa, devam eden Çeçen direniş hareketiyle bağları olabilir. Bir fotoğrafında İstanbul'daki bir havaalanında, var olmayan bağımsız Çeçenistan devleti adına düzenlenmiş bir pasaportu elinde tutarken görülüyor.

İsrapilov'un tam olarak neden öldürüldüğü bilinmiyor. Bilinen, Türkiye'ye sığınan eski Sovyet ülkeleri vatandaşlarını, Çeçenleri, Özbekleri ve Tacikleri hedef alan 12 suikastta ölenlerin sonuncusu olduğu.

Yaklaşık altı ay öncesinde, 1 Kasım 2015'te bir Çeçen daha, Abdulvahid Edelgiriyev yeğenini, İstanbul-Kayaşehir'de alışverişe götürmek üzereydi.

Alışveriş merkezine doğru yola çıkarken bir araç yolunu kesti. Bir adam araçtan dışarı fırladı, Edelgiriyev'in arabasının penceresine ateş açtı, ancak hedefi tutturamadı.

Edelgiriyev evine doğru koşmaya başladı, saldırganlar peşindeydi. Bir mermiyle devirip, boynundan bıçakladılar. Edelgiriyev kan kaybından öldü.

Edelgiriyev, çoğu Çeçen direnişçi yok edilmiş ya da acımasızlığıyla meşhur Kadirov'ın saflarına geçmişken, hala bağımsız ve İslami bir Çeçenistan için savaşmaya devam eden Çeçenlerden biriydi.

2008'de bir bubi tuzağıyla ayağı yaralanana dek dağlardaydı. Türkiye'deki tedavisinden sonra, Suriye'deki eski Sovyetler Birliği cumhuriyetleri vatandaşı binlerce İslamcı militana katıldı. El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi için savaştı.

Birçoğu Suriye'de ölürken, Edelgiriyev Türkiye'ye döndü ve Rus topraklarında cihada devam etmek isteyen bir grubun üyesi olarak biliniyordu.

Bu gibi isimlerin öldürülmesi Rusya'nın çıkarına. Ancak Rusya'nın Edelgiriyev'in ölmesini istemesi için bir başka nedeni daha var. Edelgiriyev Rusya lideri Vladimir Putin'i hedef alan bir saldırı planının önemli isimlerinden biri olarak görülüyordu.

2012'de Ukrayna'nın liman kenti Odesa'daki bir apartmanda bomba patlayınca, haberlerde patlamanın bombayı yapanların hatası sonucu meydana geldiği belirtilmişti.

Birçok kişi gözaltına alındı ve gözaltındakilerden biri televizyondaki açıklamasında, amaçlarının Putin'e suikast olduğunu söylemişti. Ancak daha sonra bu ifadesini geri aldı.

Vladimir Putin o zaman üzeri örtülü bir uyarıda bulunmuş ve "Asla yoluma çıkmadılar ve çıkamayacaklar. Sürekli korkarak yaşamak, yaşamak değil. Bizden korkması gereken onlar" demişti.

Alexander Litvinrenko'nun, 10 yıl önce Londra'da radyoaktif polonyum maddesiyle öldürülmesi, Rus ajanların ülke dışında işlediği cinayetlerin en şoke edici örneği olsa da, tek örnek değil.

2004'te Çeçenistan'ın eski Cumhurbaşkanı Selimhan Yandarbiyev, Katar'da arabasına konan bombayla öldürüldü.

Katar mahkemesi, iki Rus askeri istihbarat ajanını suçlu buldu, ancak daha sonra cezalarını ülkelerinde çekmeleri ajanları Rusya'ya yolladı. Ajanlar Rusya'da, havaalanında kırmızı halıyla karşılandı.

Rus istihbaratını 20 yıldan uzun süredir inceleyen, Prag'daki Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden Prof Mark Galeotti, "İlk olarak bu, kendi güvenlik çıkarları için ülke dışında da faaliyet gösterme hakkı olduğuna inanan bir rejim. İkincisi kendisine yönelen tehditlerle başa çıkmak için çok kanlı bir yaklaşımları var. İnsanları öldürmeyi dert etmiyorlar" diyor.

Türkiye'deki cinayetlerin sadece bir kaçı tatmin edici bir şekilde çözüldü. Ancak BBC'nin ele geçirdiği Türk Polisi'nden sızan belgeler, 2011'de işlenen üç suikastta çok sayıda ipucunun geride bırakıldığını gösteriyor.

Suikastların kurbanları, aynı yıl Moskova'daki Domodedovo Havaalanı'na düzenlenen, 37 kişinin öldüğü, 170 kişinin de yaralandığı saldırıyla suçlanıyordu. Üçü de, İstanbul- Zeytinburnu'nda olay yerinde öldüler.

Suikastlar profesyonel bir şekilde düzenlense de, beş tetikçi kiraladıkları arabada isimleri ve fotoğrafları da dâhil birçok kanıtı geride bıraktılar.

Bıraktıkları taşınabilir bellekte, hızlı arabalar, viskiler ve Nazi amblemi taşıyan bir motosikleti gösteren yaşam biçimlerini dair fotoğraflar vardı.

Hepsi Rustu. İlk olarak araç kiraladıklarında açık renkli bir araba istediler. Otomatik vitesli olmalıydı ve üzerinde uydudan yer belirleme sistemi bulunmaması konusunda ısrarcıydılar. Ancak aldıkları aracın fabrika çıkış özelliklerinden biri navigasyon sistemiydi ve tetikçiler bu sistemi devre dışı bırakmayı başaramadı. Sonuçta polis, tetikçilerin suikasttan önceki iki hafta boyunca nerelerde bulunduklarını tespit edebildi ve faaliyetlerine dair birçok güvenlik kamerası kaydına ulaştılar.

Suikast kurbanı üç kişi, Berg-Haj Musayev, Rustam Altemirov ve Zaurbek Amriyev Cuma namazına giderken öldürüldüler. İki kiralık araç, yer belirleme sistemi bulunan beyaz araba ve siyah bir Ford Mondeo köşede bekliyordu. Siyah Mondeo köşeyi döndü ve siyahlar giymiş, siyah peruklu ve siyah eldivenli bir adam, arabadan çıkıp 11 el ateş etti.

Daha sonra araçlar hızla olay yerinde uzaklaştı ve Ruslar Türkiye'yi terk etti.

Moskova'da katillerden birini, taşınabilir belleğin sahibi, Nazi amblemli motorsikletin sahibi Nadim Ayupov'u tanıyanlara ulaştım. Gizli bir ajan olmadığını, Moskova'da araba hırsızlığı üzerinde uzmanlaşan bir çetenin üyesi olduğunu söylediler.

Prof Mark Galeotti, 1990'lı yıllardan bu yana organize suç örgütleriyle güvenlik güçleri arasında geçişlilik olduğunu söylüyor.

Galeotti, "Spetsnaz özel kuvvetleri tarafından eğitilen tetikçilerin kullanıldığı vakalar gördük. KGB ve daha sonra FSB ajanlarının kurdukları suç çetelerinin olduğu vakalar var" diyor.

Türkiye'de öldürülenler sadece Çeçenler değil.

10 Aralık 2014'te, yine Zeytinburnu'nda Özbek din adamı Abdullah Buhari ders verdiği İhsan İlmi Hizmetleri ve Yardımlaşma Derneği'nin kapısına geliyor.

Güvenlik kamerası görüntülerinde binaya girmeye çalışıyor ama kapının kilitli olduğu görülüyor. Cama vuruyor ama kimse gelmiyor. Dolayısıyla beklemesi gerekiyor. Kaldırımda beklerken bir adam yaklaşıyor, silahını çıkartıyor ve bir el ateş ediyor. Sonunda birisi kapıyı açıyor ve ama artık çok geç. Buhari kısa süre sonra hastanede hayatını kaybetti.

2014'ün başlarında yaşananları konuşmak üzere görüştüğüm Alican Eleman'a göre, bu suikastın da Moskova'da planlandığına dair kanıtlar var.

Eleman, kendisinden bir suikast düzenlemesinin istendiğini söyleyen eski bir Çeçen militanın kendisiyle iletişime geçtiğini anlatıyor. Eleman ve Çeçen militan, suikastı düzenlemeye istekli olduklarını söyleyip, daha fazlasını öğrenmek için bir toplantı ayarlamışlar.

Eleman'a göre kiralık katil arayan, Rus FSB ajanları tarafından eğitilen Özbek kökenli bir Rusya vatandaşıydı. Adı Sobir Şükürov veya "Saşa"ydı.

Eleman, "Görüşmeyi yaptık. Türkiye'de yaşayan 15 kişiden oluşan bir listeden bahsedildi. Rus gizli servisi dördünün hemen ve aynı anda öldürülmesini istiyordu. Çok büyük bir bütçeleri vardı. Her bir suikast için 300 bin dolar teklif ettiler" diyor.

Eleman ve arkadaşı, yüz yüze görüştükleri Buhari ve eski Özbek muhalif lider Muhammed Salih'in de aralarında bulunduğu hedefteki dört kişiyi uyarmaya karar verdiler.

Eleman ve arkadaşı daha sonra polise gidip, öğrendiklerini anlattılar.

Bu, Buhari'nin öldürülmesinden altı ay öncesindeydi. Ancak polis, cinayetten sonra harekete geçti. Muhammed Salih şu anda polis korumasında, gizli bir yerde yaşıyor. Evini nadiren terk ediyor, rutin faaliyetlerden kaçınıyor ve perdelerini kapalı tutuyor. Sığındığı ülkede ev hapsinde gibi yaşıyor.

Peki, Rusya'nın Özbek rejimine muhalif isimlerin öldürülmesini organize etmekteki çıkarı ne?

Mark Galeotti, Moskova'nın "bölgedeki tiranların iyi dostu" olarak nüfuzunu koruduğunu söylüyor.

"FSB'nin özellikle Özbekistan, Türkmenistan ve hatta Kazakistan'daki ortaklarıyla güçlü bağları olduğunu görüyoruz. Bir anlamda karşılıklı iyilikler yapılıyor. Moskova bu şekilde, 'Kirli işlerinizi yapmanıza yardım edebiliriz, hatta bazen kirli işlerinizi yapabiliriz' mesajı veriyor" diyor.

Bu yıl Nisan ayında, Ruslan İsrapilov cinayetinden bir ay önce, yeğeniyle alışverişe giderken öldürülen Abdülvahid Edelgiriyev olayında önemli bir gelişme yaşandı.

İstanbul'dan Alexander Smirnov ve Yuri Animisov isimleriyle Türkiye'ye giriş yapan iki kişi, Türk polisi ve istihbaratı tarafından takip edildi.

Havaalanından bir araç kiraladılar.

Ruslar yine otomatik vitesli ve yine beyaz bir araba istiyorlardı.

Rusları takip eden ajan, adının açıklanmaması şartıyla BBC'ye konuşmayı kabul etti.

"Adam gelip bana, arabada uydudan yer belirleme sistemi var mı?" diye sordu. Ben de "Hayır yok" deyince "Tam istediğim araba bu" dedi.

2011'de Çeçen havaalanı bombacılarını öldüren tetikçilerle neredeyse aynı yöntemi izliyorlardı.

Ancak Ruslar, niyetlendikleri cinayeti işleyemeden Türk polisince yakalandılar ve Edelgiriyev cinayetiyle bağlantılı olarak, yüksek güvenlikli bir cezaevine konuldular.

Rus istihbaratındaki kaynaklarıyla tanınan Moskova'daki Rosbalt Haber Ajansı'ndan Alexander Shvarev, Alexander Smirnov'un gerçek adının Valid Lurakhmaev olduğunu söylüyor. 1990'lı yıllarda Moskova'daki bir Çeçen mafya grubunun üyesi olduğunu ve uzmanlığının da cinayet işlemek olduğunu anlatıyor.

Peki bu doğruysa, bir tetikçi Moskova sokaklarında yıllarca nasıl dolaşabildi?

Bir başka tanınmış araştırmacı gazeteci Sergey Kanev, Lurakhmaev'in Kafkaslar'da FSB'nin terörle mücadele biriminde çalıştığını söylüyor.

Kanev, "Tanıdığım kişilerle polis ve İçişleri Bakanlığı yetkililerine göre korunan biri. Karanlık bir isim" diyor.

Rusya, Alexander Litvinenko ve Selimhan Yandarbiyev de dahil, ülke dışındaki suikastlerle ilgisi olduğu iddialarını hep reddetti.

Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov, Türkiye'de işlenen cinayetlerle ilgili "Rusya devleti ve Cumhurbaşkanı Putin'le ilgisi olmayan konularda yorum yapmıyoruz" dedi.

Türk hükümeti, FSB ve Özbek istihbaratı açıklama yapmayı reddetti.

Türkiye'deki bu cinayetlerin ardında gerçekten Rusya varsa, Türkiye'nin bunları önlemek için çok az şey yaptığı görülüyor.

Smirnov ya da Lurakmaev ve Anisimov'un Türkiye'nin bir Rus jetini düşürmesinden, ikili ilişkilerin on yıllardan bu yanaki en kötü seviyesine gelmesinden hemen sonra yakalanmaları dikkat çekici. Türk-Rus ilişkileri yeniden gelişmeye başladı.

Suriye'den Türkiye'ye dönen bir Çeçen militan, ilişkiler iyileşmeye devam ederse Rusya'nın ülkedeki operasyonlarını yoğunlaştıracağını tahmin ediyor.

Peki, Türkiye'de daha fazla cinayet işlemek Rusya'yı daha güvenli hale getirir mi? Suriye'deki çatışmalardan geri dönen Çeçenler bunun tam tersi olacağını, savaşı Rusya'ya götürmek için bilendiklerini söylüyorlar.