Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 'Suriye'yi terörle mücadelede destekleseler bile, aralarında Türkiye ile ABD arasındaki gibi bir müttefiklik ilişkisi olmadığını' söyledi. “Türkiye'nin yayılmacı güdülerle hareket ettiğini ve bunun sadece Suriye ile sınırlı olduğunu” ifade ederek, "Güvenli bölge, B planı ve diğer saldırgan planlar Türkiye tarafından kışkırtıldı. Bu tutum, sadece Suriye için geçerli değil. Keza Türk askerleri, meşru Irak hükümetinin onayı olmamasına rağmen Irak'ta bulunuyor" dedi. Lavrov “Türkiye'nin önerdiği Suriye'de güvenli bölge konseptinin AB tarafından kabul gördüğünü ve bunun Türkiye'nin şantajı altında gerçekleştiğini” iddia etti.
Sputnik'e söyleşi veren Lavrov, "ABD, Suriye'deki durumu istikrarsızlaştıracak bir faktör olarak Türkiye'yi ne kadar ciddiye alıyor?" sorusuna verdiği yanıt ise şöyle oldu: "ABD, Türkiye'nin Suriye'deki durumu daha da istikrarsızlaştırabileceğini anlıyor. Bunu çok iyi anladıklarını düşünüyorum."
Rus Dışişleri Bakanı, "Esad bizim müttefikimiz değil. Evet, onu terörle mücadelede ve Suriye devletinin korunmasında destekliyoruz. Ama Esad bizim için, Türkiye'nin ABD için olduğu türden bir müttefik değil" dedi.
Ayrıca Lavrov, Cenevre görüşmelerinin bu ay yeniden başlamasını beklediklerini belirtip, “Suriyeli tarafların doğrudan görüşmeleri başlaması içinse gereken koşulların oluşmadığını” söyledi. Lavrov, "Bu koşulların oluşmamasının nedeni, başta Türkiye olmak üzere yabancı sponsorlarının kötü etkisinde kalan Yüksek Müzakere Komitesi'nin kaprisleri" dedi.
"Türkiye, Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) müzakere sürecine tümüyle katılmasını tek başına engelliyor" diye devam eden Lavrov, "PYG, teröristlere karşı savaşan ve Suriye'nin büyük bir bölümünü kontrol eden en geniş Kürt partilerinden biri. Bu nedenle de PYD olmadan, Suriye'nin yeni anayasası ve hatta Suriye'de oluşturulacak geçici siyasal yapıyı konuşmanın bir anlamı yok" diye konuştu.
Lavrov, “Washington'ın, hem Suriye halkının tüm katmanlarının müzakere sürecine katılmasını hem de 'ılımlı muhalifler'le terörist gruplar arasında sınır çizilmesini (ılımlı muhaliflerin, terörist olarak tanımlanan grupların olduğu bölgeleri terk etmelerini) sağlayacak 'kapasitede' olduğunu” söyledi.
"Ilımlı olarak tanımlanan bu grupların El Nusra'ya saldırılmasını engellemek için bilinçli olarak bu örgütün mevzilerinde kaldığı yönünde bir izlenime sahibim. Belki de Nusra'yı destekleyenlerin ateşkesin bozulmasında kişisel bir çıkarları vardır ve durumu askeri çözüme götürmek için uğraşıyorlardır" diyen Lavrov, "Bu, kabul edilemez bir şey olurdu" diye ekledi.
“Problemin belki de IŞİD ve El Nusra ile 'şüpheli' ilişkileri olan Türkiye gibi ABD müttefiklerinden kaynaklandığını” söyleyen Lavrov, "Bu, ABD'nin ılımlı muhalifleri teröristlerin denetimindeki bölgelerden çekmekteki başarısızlığının açıklaması olabilir" ifadelerini kullandı.
Lavrov, Suriye'deki Rusya Hava-Uzay Kuvvetleri'nin sayısını duruma göre artırabileceklerini de belirtti. Rus bakan, "Ateşkes rejimini bozmak isteyen güçler bulunsa da, şu anda Suriye'de durum iyi yönde ilerliyor. Suriye'de ateşkesin bozulmasını istemiyoruz. Dolayısıyla Suriye'deki Rus birliklerinin varlığı sahadaki reel duruma göre belirleniyor" diye konuştu.
Bu arada Lavrov, “Türkiye'nin, Suriye'nin Kamışlı'daki sınır kapısının kullanılmasına izin vermemesinin insani sorunların çözülmesine yardım etmediğini” belirtti: "Bu sınır kapısından (Suriye'ye) insani yardımlar götürülüyordu. Ancak Türkler, tüm çağrılara rağmen bu sınır kapısının açılmasını reddediyor."
Lavrov, “Türkiye ya da Suudi Arabistan'ın Suriye'ye kara operasyonu düzenlemesini beklemediğini” söyleyip, "Birilerinin tehlikeli oyunlara girişeceğini sanmıyorum. Zira Suriye'de Rus hava güçleri konuşlanmış durumda. Suriye'ye askeri müdahalede bulunmak doğrudan saldırganlık anlamına gelir. Bu seçeneği gerçekleştirmeye çalışanları terbiye etmeli" dedi.
Bu arada Lavrov, Türkiye'nin Suriye'de düşürdüğü Rus Su-24 uçağına da değindi: "Bir provokasyonla karşı karşıya kaldık. Türk hükümeti bir suç ve hata işledi. Bunun gibi bir olayın tekrarlanması mümkün değil. Nitekim bu gibi olayların önlenmesi için gereken tüm önlemler alındı. Türkler de bunu gayet iyi biliyor."
Ayrıca Rusya'yla yaptığı görüşmelerde ABD'nin, Halep'te El Nusra'nın kontrolünde olan bazı bölgeleri 'sessizlik rejiminin' uygulanacağı bölgelere dahil etmek istediğini paylaşan Lavrov, bu öneriyi 'kabul edilemez' olduğu için reddettiklerini belirtti.
Lavrov, "Bu, birilerinin Amerikalıları kullanmaya çalıştığına işaret ediyor. Zira El Nusra'yı korumanın, ABD'lilerin çıkarına olduğunu düşünmüyorum. Ancak biri, El Nusra'yı saldırılardan korumak için Amerikalıları kullanmak istiyor" dedi.
Dağlık Karabağ'daki duruma ilişkin görüşlerini de aktaran Rusya Dışişleri Bakanı, "Şu anda önemli olan yeni kayıplar verilmesini ve yeni ihlaller gerçekleşmesini önlemek. Bunun için etkili önlemler alıp etkili mekanizmalar geliştirmeliyiz. Yakın gelecekte AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının katılımıyla bir toplantı yapılması planlanıyor" diye konuştu.