Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Suriye’de cihatçıların da bulunduğu İdlib’e yönelik yapılacak operasyon hakkında açıklama yaptı. Açıklamada siviller için olası risklerin sıfıra indirilmeye çalışıldığı belirtildi.
Sputnik Türkiye’nin aktardığına göre, Ryabkov, Rusya'nın, İdlib'de dün bir dizi hava bombardımanı düzenlemesine ilişkin bir soru karşısında, "Daha önce defalarca söylediğimiz gibi, (Suriye'de) siviller için olası riskleri minimuma indirmeye çalışarak, nokta atışları ve seçilmiş hedefler ile hareket ediyoruz" dedi.
'İdlib'in teröristlerin kontrolündeki bir toprak parçası olarak bırakılmasının yeni tehditler doğuracağı' uyarısında bulunan Ryabkov, bu bölgedeki askeri durumun 7 Eylül'de Tahran'da düzenlenecek Rusya-Türkiye-İran görüşmesinde gündeme geleceğini söyledi.
Ryabkov ayrıca, İdlib'de bir operasyon başlatılıp başlatılmayacağı konusundaki tartışmaların bu üçlü zirvede kesinlik kazanacağını da vurguladı.
Suriye ordusunun hedefinde muhaliflerin elindeki son büyük yerleşim yeri, son kaleleri İdlib var. Türkiye'nin komşusu İdlib, askeri ve siyasi açıdan bölgedeki birçok aktör için stratejik öneme sahip.
Bir kısmı kamplarda yaklaşık üç milyon kişinin yaşadığı İdlib'e olası bir operasyonun göç dalgasını tetikleyebileceğini ifade ediyor. Birleşmiş Milletler, 'son yılların en büyük insanlık krizinin yaşanabileceği' uyarılarını yapıyor.
Rusya ve Suriye ise, bölgenin 'teröristlerden temizlenmesi gerektiğini' söylüyor. Türkiye de göç dalgası ve insani krizin tırmanacağı kaygısıyla operasyona karşı.
İdlib konusu 7 Eylül’de Tahran’da İran, Rusya ve Türkiye liderleri arasında yapılacak zirvede görüşülecek.
Suriye ordusu, Rusya'nın da desteğiyle İdlib'i muhaliflerden geri almak için kapsamlı bir operasyon düzenlemeye hazırlanıyor.
Esad'a bağlı birlikler karadan İran'ın, havadan da Rusya'nın desteğiyle İdlib'de ilerlemeye devam ediyor.
İdlib, farklı silahlı örgütlerin kurduğu ve bünyesinde el Nusra ile Ahrar'uş Şam'ı barındıran çatı örgütü Fetih Ordusu tarafından 2015'te ele geçirilmişti.
Şimdi İdlib'in yüzde 60'ı, El Kaide'nin Suriye kolu El Nusra'dan dönüşen cihatçı Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) örgütünün kontrolünde. Lideri, eski El Nusra mensubu Ebu Muhammed Colani.
Suriye uzmanı Fransız akademisyen Fabrice Balance HTŞ cihatçılarını 'çok iyi organize, savaşa hazırlıklı' olarak tanımlıyor.
HTŞ çoğunlukta olmak üzere İdlib'de 30 bin savaşçı olduğunu tahmin ediliyor.
Türkiye, İdlib'e operasyon ihtimali konuşulurken geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle HTŞ'yi terör örgütleri listesine aldı.
Türkiye'nin bu adımından birkaç gün önce ise Rus basınında 'Türkiye'nin HTŞ'yi kendini fesh etmeye ikna için zaman istediği' haberleri çıkıyordu.
İdlib, Astana Mutabakatı çerçevesinde Suriye'de oluşturulan dört Gerilimi Azaltma bölgesinden biri olarak belirlenmişti.
Mutabakat kapsamında Türkiye İdlib içine 12 gözlem kontrol noktası kurdu. Bunların aralarına Rusya 10, İran da 7 gözlem noktası yerleştirdi.
Vilayet, bölge aktörlerinin her biri için kendi çıkarları doğrultusunda stratejik öneme sahip.
Suriye'de Beşar Esad açısından 2011'den bu yana devam eden iç savaşın büyük oranda sona ermesi ve zaferini ilan etmesi anlamına gelecek.
İdlib'in yeniden Suriye hükümetinin kontrolüne geçmesi Esad'ın yanı sıra İran ve Rusya'nın da bölgedeki nüfuzlarını güçlendirmek açısından önemli bir hedef.
Türkiye için ise, bir kısmı çevredeki mülteci kamplarına sığınan yaklaşık üç milyon kişinin yaşadığı İdlib'e yönelik bir operasyon, yeni bir göç dalgası demek.
İdlib, kuzeyinde Hatay'ın Reyhanlı ilçesine, batısında Yayladağı, Güveççi'ye komşu. Bölge, savaşın çıktığı 2011'de Türkiye'ye ilk sivil göçün yaşandığı ve yabancı savaşçıların da Suriye'ye en fazla geçiş yaptığı yerdi.
BM, olası bir operasyonda 800 bin kişinin göçe zorlanacağı ve 'insanlık felaketi yaşanabileceği' uyarısında bulunuyor. Türkiye'nin sınırları ise artık kapalı.
Göç dalgası yaşanması durumunda çok sayıda farklı cihatçı, Selefi, el Kaide'ci örgüte mensup savaşçıların da Türkiye'ye geçmesinden kaygılanılıyor.