Rusya, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in dün Rus uçaklarının Türk hava sahasını ihlal etmesine ilişkin olarak, "Edindiğimiz bilgilere göre, Rusya'nın Türkiye hava sahasını ihlali yanlışlıkla olmuş gibi görünmüyor" açıklamasına cevap verdi. Rusya'dan yapılan açıklamada, "NATO, Türk hava sahasını yanlışlıkla ihlal etmemizi Suriye'ye yönelik hava saldırılarımızı saptırmak için kullanıyor" denildi.
Brüksel'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan NATO Daimi Temsilcisi Aleksandr Gruşko, ''Türkiye'nin hava sahasının ihlal edilmesinin, NATO'nun da Rusya hava kuvvetlerinin Suriye'deki hava operasyonlarının amacını çarpıtmak için Batı'da başlatılan enformasyon kampanyasının bir parçası hâline getirilmek için kullanıldığı izlenimini veriyor'' ifadelerini kullandı.
turkrus.com internet sitesinde yer alan habere göre; Rusya Savunma Bakanlığı tarafından, Suriye'de IŞİD hedeflerine yönelik bombardıman sırasında Türkiye hava sahasının ihlal edilme nedeniyle ilgili yapılan açıklamada, Rus jetlerinin "bölgedeki olumsuz hava koşulları yüzünden kısa süreliğine ihlal gerçekleştirdiği" kabul edildi.
Savunma Bakanlığı web sitesinde yayınlanan açıklamada Su-30 jetinin planlı operasyon sırasından birkaç saniyeliğine Türkiye hava sahasına girdiği belirtildi. Operasyon bölgesinin Türk sınırından 30 kilometre mesafede olduğu belirtilerek, "Her hangi bir komplo sebebi aramaya gerek yok" denildi.
Hürriyet'in haberine göre, Rus savaş uçağının Türk hava sahasını 4 Ekim'de ikinci kez ihlal ettiği ve Ankara'da görev Rus Büyükelçi Andrey Karlov'un ikinci kez Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığı bildirildi. Dışişleri Bakanlığı, 4 Ekim’deki 2. ihlal için Rus Büyükelçi’yi bakanlığa çağırarak, Rusya’ya hava ihlali için ikinci tepkisini gösterdi.
Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu da telefonla aradığı Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a Türkiye’nin tepkisini iletti. NATO, bir Rus SU-30 uçağının 3 Ekim Cumartesi, bir SU-24 uçağının da 4 Ekim Pazar günü Türkiye Hava Sahası’nın ihlal ettiğini açıkladı. 4 Ekim’deki ikinci ihlalin de yine Hatay-Yayladağı bölgesinde olduğu öğrenildi.
Dışişleri kaynakları, NATO’nun yaptığı açıklamanın doğru olduğunu söylediler. Aynı kaynaklar Dışişleri açıklamasında neden sadece 3 Ekim’de yapılan ihlale yer verildiğine ise bir açıklık getirmeyerek, “Önemli olan NATO’nun Türkiye’nin arkasında durduğunu göstermesidir” dediler. NATO açıklamasıyla Rusya’nın 4 Ekim’de de ihlal yaptığının ortaya çıkması, Ankara’nın 3 Ekim’deki ihlalden sonra yaptığı uyarının Moskova tarafından ne kadar ciddiye alındığı sorusunu da gündeme getirdi.
Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde ise her iki ihlalle ilgili bir bilgi yer almadı. Ancak Türk askeri kaynakları, 3 Ekim’de ihlal yapan Rus uçağının “bomba yüklü” SU-30 olduğunu ve Türkiye Hava Sahası’nı 2 dakika süreyle ihlal ettiğini söylediler. Rus uçağının 300 ile 500 metre arasında Türkiye içine girdiğini belirten yetkililer, 3 Ekim günü sınırda devriye görevi yapan 4 Türk F-16’sından ikisinin anında bölgeye intikal ederek gereken önlemeyi yaptığını, ancak Ege’de Yunan uçaklarıyla yaşanan it dalaşına benzer bir durumun olmadığını söylediler. Aynı kaynaklar söz konusu uçağın Yayladığı’nın karşısındaki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mevzilerinin hedef aldığını tahmin edildiğini belirttiler.
Rusya ise Moskova’daki Türk Askeri Ataşeliği’ne, 3 Ekim’deki ihlali yapan uçağın pilotunun, navigasyon hatası sonucu yanlışlıkla Türkiye Hava sahası’na girdiği ve hatasını anladıktan sonra hemen Suriye içine geri döndüğü bildiriminde bulundu. Rusya “Sehven yaşanan bir olayın tekrar etmemesi için azami özenin gösterileceğini” de Türk tarafına iletti. Rusya dün akşam saatlerinde de ihlalin birkaç saniye sürdüğünü açıkladı.
Rus uçağının ihlalinden sonra Suriye sınırı boyunca devriye uçuşu yapan Türk savaş uçaklarını sayısı 10’a çıkarıldı. Genelkurmay Başkanlığı, 4 Ekim’de hudut boyunca uçan 10 Türk F-16’sından ikisinin milliyeti tespit edilemeyen MIG-29 uçağı tarafından toplam 5 dakika 40 saniye süre ile radar kilidini muhafaza ederek taciz edildiğini duyurdu. Radar kitleyen MİG-29’un Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait olabileceği değerlendirildi.
Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş, Rusya’nın bu ihlallerle Türkiye’nin tepkisini tartmış olabileceğinin de gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi. Karakuş, “Elbette, bir ihlal olayı varsa değiştirilen angajman kurallarının uygulanması beklenebilir. Ancak karşınızda Suriye değil, Rusya var. Bunu da unutmamak lazım” dedi.
Türkiye, 22 Haziran 2012’de Türk Hava Kuvvetleri’ne ait RF 4 keşif uçağının Suriye tarafından düşürüldüğünün belirtilmesinden sonra bu ülkeye yönelik angajman kurallarını değiştirmişti. Bu değişime göre Türkiye, hava, deniz ve karada Suriye tarafından bir ihlal olması durumunda anında misliyle karşılık veriyordu.
Türk savaş uçakları, 16 Eylül 2013’te bir Suriye helikopterini, 23 Mart 2014’te de bir Suriye savaş uçağını, Türkiye Hava Sahası’nı ihlal ettikleri gerekçesiyle düşürdü. 16 Mayıs 2015’te de yine Türkiye Hava Sahası’nı ihlal ettiği gerekçesiyle Suriye’ye ait bir hava aracı Türk uçaklarınca düşürülmüştü. O dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz düşürülen hava aracının helikopter olduğunu öne sürerken, Suriye ise insansız hava aracı olduğunu iddia etmiş ve bununla ilgili görüntüler yayınlamıştı.
Türkiye, Suriye’de hangi kesimden olursa olsun karadan her türlü tacize de anında misliyle yanıt vermişti. Askeri ve diplomaik kaynaklar, Suriye için değişmiş angajman kurallarının, Rus uçakları için de geçerli olacağını savunmuşlar, buna da, “Çünkü Rus uçaklarını Suriye’ye Esad rejimi davet etti” gerekçesini göstermişlerdi. Ancak Türkiye, 3 ve 4 Ekim’de yapılan hava ihlallerine karşı angajman kurallarını uygulamadı.
Hava sahası ihlali mi, mesaj mı? Rengin Arslan'ın İstanbul'dan BBC Türkçe için yazdığına göre, Rusya'nın geçen hafta başlattığı hava saldırıları ile Suriye'deki iç savaşa etkin şekilde dahil olması, birçok kesim tarafından beklendiği gibi Türkiye'nin dış politikasında yeni sorunları da beraberinde getirdi.
Dışişleri Bakanlığı, Rusya'nın Cumartesi günü Türkiye'nin hava sahasını ihlal ettiğini açıklamak için iki gün bekledi. İhlal nedeniyle Rusya'nın Türkiye büyükelçisi çağırılarak nota verildi. Kremlin Basın Sözcüsü Dimitri Peskov ise nota ile ilgili olarak, "Notada kontrol edilecek iddialar yer alıyor" dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu Rus makamlarının olayın "sehven" gerçekleştiğini kendilerine bildirdiğini söyledi. Bazı uzmanlar ise ihlalin Rusya'nın açıkladığı gibi "navigasyon hatası" olmasına pek ihtimal vermiyor. Hem Türkiye'ye, hem de NATO'ya bir mesaj verildiği görüşündeler.
Peki bu mesaj ne? İstanbul Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Rus dış politikası ile Türkiye-Rusya ilişkileri üzerine çalışan Doç. Dr. Fatih Özbay, "Rusya'nın bunu kesinlikle hata ile yaptığını düşünmüyorum. Rusya gibi bir ülkenin, hele Türkiye ile ilişkileri düşünüldüğünde uçaklarının yanlışlıkla Türk hava sahasına girmesi olağandışı olur" diyor. Türkiye ve Rusya'nın Suriye politikalarının birbirinden tamamen farklı olduğunu vurgulayan Fatih Özbay da ihlalin muhtemel yan etkilerine dikkat çekiyor. Özbay, "Bu aynı zamanda Rusya'nın, Suriye'de Türkiye'nin desteklediği ılımlı muhalefete mesaj verdiğini, Türkiye'nin hava sahasını ihlal ederek ve Ankara'nın angajman kurallarını hiçe sayarak güç gösterisiyle ılımlı muhalefetin direncini ve moralini bozmak istediğini de düşünüyorum" diye konuşuyor.
Bağımsız güvenlik uzmanı Metin Gürcan ise "büyük resme" dikkat çekiyor. Gürcan, NATO ile Rusya arasında Kuzey Buz Denizi'nden başlayarak, güneye doğru bir bloklaşma yaşandığına dikkat çekiyor. Rusya'nın Suriye hamlesiyle kutuplaşmanın güneye taşındığını belirten Gürcan, "Diğer yerlerde soğuk bir kutuplaşma, Suriye'de ise sıcak bir durum var. Çünkü çatışma var." Rusya'nın hava saldırılarına başlamasıyla ortaya çıkan gelişmeleri "Ortadoğu'da hava sahası paylaşılıyor şu anda" diyerek değerlendiren Gürcan da Türk hava sahasının ihlalini, "Türkiye'ye doğrudan, NATO'ya da dolaylı bir mesaj" dedi.
Metin Gürcan, Ankara'nın önündeki ikilemini de şöyle özetledi: "Rusya bu taciziyle bir yoklama yaptı, efelendi. Şimdi biz bunu nasıl göreceğiz? Bunu milli mesele olarak mı ele alacağız, yoksa NATO'nun meselesi olarak ele alıp onlara mı delage edeceğiz?" Gürcan'a göre, Türkiye güçlü bir devletse, sınır hattında angajman kurallarını değiştirip her türlü ihlale misliyle mukabele ediyorsa, tutarlılık açısından, Mayıs ayında bir Suriye helikopterini düşürdüğü gibi, Rusya'ya da aynı müdahaleyi yapması gerek. Angajman kuralları bir ülkenin askerinin, başka bir ülkeden gelen tehdidi nasıl ele alacağını belirliyor. Türkiye Suriye ile ilgili angajman kurallarını 2012 yılının Haziran ayında bir keşif uçağının Suriye tarafından düşürülmesiyle değiştirmişti.
Peki Ankara'nın açıklama yapması için iki gün beklemesi ne anlama geliyor? Bu tür durumlarda açıklama için genelde beklenir mi? Uzmanlar "Beklenmez" diyor.
Fatih Özbay, "Benim tahminimce, bu konuda Rusya ile görüşmeler yapılmış ancak Rusya'dan Türkiye'nin beklediği gibi bir cevap alınmamış olabilir. Bu yüzden de kamuoyu ile paylaşma gereği duyulmuş olabilir" diyor. Metin Gürcan ise açıklamanın zamanı ile ilgili olarak, "Bu kadar beklenmez. Hemen paylaşmanız lazım" diyor ve açıklamanın 48 saat sonra yapılmasını, "Amerika başta olmak üzere NATO üyesi ülkelerle istişare edilmiştir. Sonra kamuoyu ile paylaşılmıştır" diye açıklıyor. Rusya'nın Türk hava sahasını ihlalinin, Moskova'nın Suriye için vermeye çalıştığı mesaj ne olursa olsun, bunun hem Türkiye'ye hem NATO'ya yönelik olduğunu, en azından NATO'nun da kendine yönelik bir mesaj olarak algıladığını söylemek mümkün. NATO'nun ihlal gerekçesiyle acil toplantı çağrısı yapmasıyla güvenlik örgütü, son üç ayda ikinci kez Türkiye gündemiyle toplanacak. Daha once 20 Temmuz'da yaşanan Suruç'taki bombalı saldırı ve PKK'ya yönelik operasyonların başlamasının ardından Ankara, müttefik ülkeleri acil toplantıya çağırmış ve o toplantıda NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Türkiye'de son dönemde düzenlenen saldırıları kınayarak Ankara ile dayanışma içinde olduklarını söylemişti.