Rusya'yı 1998'deki ekonomik krizin benzeri mi bekliyor?

Rusya'yı 1998'deki ekonomik krizin benzeri mi bekliyor?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çarşamba günü iş dünyası temsilcileri ile bir araya geldiği forumda, ekonomi yönetiminin tüm ağır toplarının hazır olduğunu görünce espri yaptı:

"Herkes burada. Kimin Davos’a kayak yapmaya gittiğini anlamadım! Eskiden giderlerdi. Şimdi gitmemişler. Anlaşılan bilete paraları yetmemiş, tasarruf etmişler. İyi etmişler, evde kalıp çalışmak lazım."

Perşembe günü Davos Ekonomik Forumu’na, Rusya adına Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina gidecekti.

Ancak Rus Rublesinin "kara gün" yaşaması, bir günde yüzde 5 değer kaybetmesi, Amerikan Dolarının 85,9 ruble ile tüm zamanların rekorunu kırması hesapları değiştirdi.

BBC Türkçe'den Suat Taşpınar'ın haberine göre Nabiullina, Putin’in deyimiyle "evde kaldı". Merkez Bankası yönetimini, kurdaki sert dalgalanmaya karşı önlem alması için acil toplantıya çağırdı.

Hatta Merkez Bankası’nın Perşembe günü dolar satarak piyasaya müdahale ettiği haberleri medyaya yansıdı.

'Şaka kaldıracak' durumda değil

Gerçekten de Rusya ekonomisindeki genel tablo "şaka kaldıracak" durumda değil.

2016 bütçesini ham petrol fiyatında ortalama 50 dolar hesabıyla yapan Rusya, Brent petrolünün varil fiyatının 27 dolara kadar inmesiyle zor günler yaşıyor. Üstelik Rus Ural petrolünün fiyatı yaklaşık 24 dolar ile daha da aşağı inmiş durumda.

Rusya’nın bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 45’i petrol ihracatından geliyor.

Farklı kaynaklara göre petrolün Rusya’da varil maliyeti ortalaması 16 ila 18 dolar arasında hesaplanıyor. Ancak piyasa fiyatının yıllık ortalamasının 25 dolar civarında olması demek, Rusya ekonomisi için "felaket senaryosu" olarak niteleniyor.

Uluslararası yaptırımları kaldırılmasıyla İran petrolünün yeniden dünya piyasalarına çıkarak zaten fazla olan arzı arttırması, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın etkisiyle petrole talebin düşme beklentisi, ABD’nin 40 yıllık petrol ihraç yasağını kaldırarak arzı ateşlemesi, Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap ülkelerinin üretimi kısmaya yanaşmaması, aksine pazar payını kaybetmemek için fiyat kırmaları Rusya için krizi daha da derinleştiriyor.

Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesinden sonra başlayan yaptırımlar, düşmeye başlayan petrol fiyatları Eylül 2014 ortasında 37 ruble civarında olan doların Rusya’daki resmi kurunu, bugün 83,5 rubleye yükselten süreci başlattı.

O dönemde 49 ruble olan euro ise bugün resmi kurda bile 91,18 ruble.

'Yine de zor süreç atlatılabilir'

Putin’e yakınlığı ile bilinen, liberal kesimin önde gelen ismi, eski Finans Bakanı Aleksey Kudrin, petrol fiyatının 16-18 dolara kadar düşebileceğini söylüyor.

Ancak Kudrin’e göre Rusya yine de bu zor süreci atlatabilir.

Kudrin, "Bir şok yaşarız ama bir ya da iki yıl içinde Rusya ekonomisi yeniden pozitif noktaya dönebilir. Çünkü rezervlerimiz var, GSYİH’nin yüzde 15,5’i gibi düşük bir borç oranına sahibiz ve borçlanma kapasitemiz yüksek" diyor.

Haziran 2014’te 502 milyar dolar olan Rusya’nın toplam dış borcu şu anda 515,3 dolar. Bunun çoğu devlete ait şirketlere ait. Devletin doğrudan kendi borcu 29 milyar dolar.

Buna karşılık Rusya Merkez Bankası’nın altın ve döviz rezervleri 368,3 milyar dolar. Aralık 2014’de kriz derinleşmeye başladığında rezervler 400 milyar dolardı.

Bu şartlarda Rusya, kaçınılmaz olan bütçe açığını azaltmak için giderleri yüzde 10 azaltma kararı aldı. Talep düşse bile, rublenin değer kaybı yüzünden, geçen yıl yüzde 12.9’a çıkan enflasyonun nasıl frenleneceği soru işareti.

Putin'e destek de yüksek, kaygılar da...

Bu ay ortasında yapılan FOM kamuoyu araştırma şirketinin anketi, halkın Putin’e güveninin hala yüzde 76 gibi yüksek bir seviyede olduğunu ve "kriz yüzünden Putin’e karşı bir güvensizlik oluşmadığını" söylüyor.

Ancak Rusya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi VTsİOM’un son anketine göre, Rusya vatandaşlarının yüzde 52’si ülke ekonomisinin henüz "en kötü zamanlarını" yaşamadığı görüşünde.

Başkan Putin, rublenin değer kaybının "iyi yanları da olduğunu" söylüyor ve yerli üreticilerin rekabet gücünün artmasını, ekonominin petrole ve gaza bağımlılığının azalmasını "iyi işaretler" olarak yorumlayıp halka moral vermeye çalışıyor.

Ama petrol ile kol kola rublede yaşanan sert düşüşün durmaması durumunda Rusya’yı 1998’deki ekonomik krizin benzerinin beklediği endişesi her düzeyde ifade edilmeye başlandı bile.

Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov’un, “Eğer bütçe harcamalarını hemen yüzde 10 kısmazsak, ülkede 1998’dekine benzer zararlar görebiliriz” uyarısı dikkat çekici.

Açıkları kapatabilmek için Sberbank, Rosneft gibi büyük devlet banka ve şirketlerinin özelleştirilmesi önerileri de Moskova’da hararetle tartışılıyor.

"Radikal önlemler" isteyenler de yok değil. Parlamentonun üst kanadı Federasyon Konseyi’nin Ekonomi Politikaları Komitesi Başkan Yardımcısı Sergey Kalaşnikov, "Dolar kurunu Merkez Bankası 40 ruble olarak sabitlesin" diyor.

Bu teklife Rus ekonomist Artom Deyev, “Böyle bir şey sadece Latin Amerika ya Afrika’da olur. Zorla ruble kuru yaratamazsınız” diye itiraz ediyor.

Bir başka analist Nikita Kulikov, “Bunu önerenler, Rusya’yı Venezuela durumuna düşürmek istiyor. Bir yanda resmi, diğer yanda karaborsa kurunun olduğu bir ülke. Oysa rublenin ucuzlaması Putin’in dediği gibi yerli üreticiyi Çin işle birle rekabet eder hale getirdi” diyor.

'Rus ekonomisi Türkiye'nin düzeyine gerileyebilir'

Londra’daki Nomura Yatırım Bankası Gelişen Ülkeler Stratejisti Tim Ash ise şu anda dolar için ruble karşısında üç haneli kurun bile tahminlerin ötesinde olmadığını vurguluyor.

Ash, “Düşünün, eğer dolar 100 ruble olursa, Rusya’nın dolar cinsinden GSYİH’si 700-800 milyar dolara düşer. Neredeyse Türkiye ekonomisi kadar olur. Oysa sadece üç yıl önce Rusya ekonomisi Türkiye’ninkinin üç katıydı” diyor.

Ekonomik mi, siyasi mi?

Yine de sıkıntıların kaynağının ne kadar ekonomik, ne kadar politik olduğu Rusya kamuoyunda tartışma konusu.

Ukrayna’dan Suriye’ye kadar uzanan dış politik hamlelerin getirdiği sorunlar, Türkiye ile kısa sürede zirveye ulaşan kriz, Batı’nın gevşemeyen yaptırımları, Rusya açısından zor süreci daha da uzatıyor.

Derinleşen ekonomik sorunlar, azalan reel gelirler, artan işsizlik karşısında, Kremlin’in `Kırım’ın bedelinin ödendiği, Batı’nın güçlü Rusya’ya karşı diz çöktürme operasyonuna direnildiği` argümanları hala halk nezdinde destek buluyor.

Diğer yandan Rusya ile ABD arasında özellikle Suriye’de çözüm için pazarlıkların yoğunlaştığı, Rusya’yı ekonomik krizin daha da derinleşmesinden Batı ile dış politikadaki "siyasi uzlaşmaların" kurtarabileceği yorumları Moskova’da "bardağın dolu tarafını görenlerin" görüşü olarak öne çıkıyor.

Ancak şu an petrol variline bakınca görülen, bardağın yarıdan fazlasının "boş" olduğu.