'Rüzgar gibi' ajanmış

'Rüzgar gibi' ajanmış
Rüzgâr Gibi Geçti filmiyle üne kavuşan aktör Leslie Howard’ın Britanya adına çalışan bir casus olduğu ortaya çıktı. II. Dünya Savaşı’nda sık sık General Franco ile görüşen Howard’ı Naziler öldürmüş Rüzgâr Gibi Geçti’nin baş karakterlerinden, filmdeki 12 Meşe Çiftliği’nin temiz yüzlü varisi Ashley Wilkes’i oynayan Leslie Howard’ın bir İngiliz ajanı olduğu iddia edildi. Taraf gazetesinin derlemesine göre, İspanyol yazar Jose Rey-Ximena yazdığı son kitabında, Scarlett O’Hara’nın gönlünü kazanan ancak onunla evlenmeyip, Scarlett’e büyük üzüntü yaşatan Howard’ın, filmin çekildiği yıllarda Britanya Başbakanı Sir Winston Churchill adına çalışan bir ajan olduğunu iddia ediyor. Rey-Ximena, İkinci Dünya Savaşı’nın en hummalı günlerinde Howard’ın bizzat Churchill tarafından verilen bir görevle İspanyol diktatör Franco’ya gizli bir mesaj ulaştırmak üzere yola çıktığını ve içinde bulunduğu yolcu uçağının Naziler tarafından düşürülmesi sonucu hayatını kaybettiği belirtiyor. Howard’ın Alman diktatör Hitler ve İtalyan meslektaşı Mussolini’nin desteğiyle başa gelen Franco’yu İkinci Dünya Savaşı’na katılmamak için ikna etmek üzere yola çıktığını belirten Rey-Ximena, “İspanyol halkı ona bir bakıma teşekkür borçlu; çünkü İspanya’nın savaşa girmesini dolaylı olarak engelledi” şeklinde konuştu. Howard’ın sevgilisi ünlü İspanyol oyuncu Conchita Montenegro’yu ziyaret etmek için sık sık İspanya’ya yolculuk ettiğini ifade eden yazar, Franco’yla da Montenegro vasıtasıyla tanıştığını belirtiyor. Howard’ın yaşam öyküsünü tüm detaylarıyla Montenegro’nun bizzat kendisinden öğrendiğini iddia eden yazar “Conchitta geçen sene 95 yaşında Madrid’deki evinde yaşamını yitirdi. Ben son günlerine kadar yanındaydım. Kendisi her şeyi tüm çıplaklığıyla anlattı” yorumunu yaptı. İspanya’da o dönem oldukça meşhur olan Montenegro, gişe rekorları kıran birçok filme imza atan bir aktör. “İspanya’nın Greta Garbosu” olarak da bilinen Montenegro, Howard’la 1931’de çekilen Never the Twain Shall Meet filminin setinde tanışmış. General Franco’nun başa gelmesi için çaba harcayan aşırı sağcı Falanjist Parti’nin dış ilişkiler sorumluluğu görevinde bulunan Ricardo Gimenez-Arnau ile evlenen Montenegro, bir yandan da Howard’la aşk yaşamaya devam etmiş. “Conchitta, eşinin ailesi ve çalışma arkadaşları Franco’ya çok yakındı. Bu bağlantıları kullanarak, sevgili Howard’ın General’le görüşmesini sağlıyordu” diyen Rey-Ximena, ikili arasında yalnızca siyasetin konuşulmadığını, bir sinema aşığı olan Franco’nun bir keresinde Britanyalı aktörden İspanyol yapımı bir filmde Kristof Kolomb’u oynayıp oynamayacağını sorduğunu belirtti. Howard’ın öldüğü gün, bilinenin aksine Madrid’deki Britanya Büyükelçiliği’nde verilecek olan davete katılmayı reddedip, Lizbon’da Franco ile bir görüşme planladığını belirten yazar, “Ancak Alman gizli servisi bu son buluşmayı önceden haber almış ve görüşmeye fırsat vermeden Howard’ın içinde bulunduğu uçağı düşürmüştü. Howard, sırlarıyla birlikte hayata gözlerini yumdu” dedi. Howard, 1943 Haziran’ında Madrid’den Lizbon’a gitmek için Londra bağlantılı D-3 yolcu uçağına binmiş, ancak Atlantik açıklarında uçağın düşürülmesiyle hayatını kaybetmişti. TARİHTE ÜNLÜ CASUSLAR Onlar kimilerine göre vatan haini, kimilerine göre de gerçek vatanseverdi. Bazıları infaz edildikleri ana kadar masum olduğunu iddia etmiş olan ‘ünlü’ casusların hayatı her zaman ilgi çekti... • Nathan Hale (1755-1776): Amerikalılar için bir vatansever olan Nathan Hale, kendisi gibi Yale’den mezun 3 arkadaşıyla birlikte Amerika’nın ilk istihbarat operasyonlarını yapan Culper Ring adlı örgütün üyesi idi. 1776’da İngilizler tarafından deşifre edilen Hale casusluk yaptığını itiraf edip pişman olduğunu söylemesine rağmen 21 yaşında idam edildi. Yale Üniversitesi’nin eski kampüsünde Nathan Hale’in bir heykeli bulunur. Bu heykelin birer örneği sonradan Virginia Longley’deki CIA binası ile Andover’daki Philips Academy’nin önüne de dikilmiştir. Hale’in “Vatanım için feda edecek tek bir canım olması tek üzüntümdür” sözü ünlü olmakla beraber gerçekten böyle söyleyip söylemediği şaibelidir. • Belle Boyd (1843-1900): 19. yüzyılda yaşamış olan bu ünlü kadın casusun gerçek adı Maria Isabella Boyd idi. Amerikan iç savaşında Konfederasyon için casusluk yapmış olan Belle Boyd, Birleşik Devletler tarafından ele geçirildi ve hapse atıldı. Ancak savaş daha sona ermeden birliğin subaylarından biriyle evlenmeyi başardı. • Mata Hari (1876-1917): Gerçek adı Margaretha Geertruida Zelle olan Hollandalı dansçı, I. Dünya Savaşı esnasında Fransız ve Alman ordularına iki taraflı casusluk yaptığı iddiasıyla 1917 senesinde Fransızlar tarafından kurşuna dizildi. Mata Hari’nin Fransız Gizli Servisi tarafından Avrupa turneleri esnasında Almanlar hakkında istihbarat toplamak üzere görevlendirildiği biliniyor. Tüm zamanların en ünlü kadın casusu, Hale’in aksine, son nefesine kadar masum olduğunu iddia etti. • Alger Hiss (1904-1996): Amerikalı bir bürokrat olan Hiss’in devlet hizmetinden ayrılması sonrasında Gazeteci Whittaker Chambers kendisinin aktif bir komünist olduğunu öne sürdü. Başlangıçta bu iddiayı kanıtlayacak hiç bir delil bulunamadı. Ancak sekiz yıl sonra şaibeli bir ilişkisinin delil olduğu öne sürüldü. Kendisi de suçsuz olduğunu öne sürmesine rağmen 44 ay hüküm giydi. Hiss’i mahkûm etmek için elinden geleni ardına koymayan Chambers ise 1961’de bir kahraman olarak öldü ve 1984’te de Başkan Ronald Reagan tarafından Özgürlük Nişanı ile ödüllendirildi. • Ethel ve Julius Rosenberg: 1950’de tutuklanan Rosenberglerin davası bir yıl sonra başladı. Julius Rosenberg, 1918 New York doğumlu bir Yahudi idi. Elektrik mühendisi olan Julius, üyesi olduğu “Genç Komünistler” derneğinde 1915 doğumlu şarkıcı ve aktris Ethel ile tanıştı; genç çift bir süre sonra evlendiler. 1939-1950 döneminde Amerikan ordusunda radar cihazları ile çalışan Julius Rosenberg, eski KGB ajanı Alexander Feklisov’a göre, 1942 yılı 1 Mayıs’ında KGB için çalışmaya başlamış ve füze planlarının da aralarında olduğu çok miktarda dokümanı Ruslara iletmişti. Casusluktan suçlu bulunup ölüm cezasına çarptırılan çift Sing Sing hapisanesinde elektrik verilerek infaz edildi. • Arabistanlı Lawrence (1888-1935): Asıl adı Thomas Edward Lawrence olan İngiliz arkeolog aynı zamanda Yarbay rütbeli bir ordu mensubuydu. T.E. Lawrence veya T.E. Shaw adlarını kullanan casus 1916-1918 döneminde Osmanlı İmparatorluğu’na karşı yürütülen Arap başkaldırısında İngiliz irtibat subayı idi. Bu nedenle de Türkiye’de Arabistanlı Lawrence adıyla tanınan casusu İngilizlerin halk kahramanlarından biridir. • İngiliz Kemal (1892-1966): Asıl adı Ahmet Esat Tomruk olan ünlü Türk casusu İstanbul’da doğdu. Babası öldüğünde beş yaşındaydı. O ve annesi, dayısı Sezai Bey’in himayesine girdiler. Ahmet Esat 1908’de, 16 yaşında iken İngiltere’ye gitti. Bir süre sonra, İngiliz dilini aksansız konuşmak bir yana, farklı bölgelerdeki İngilizce’yi de mükemmelen taklit edebilir hale geldi. 1914’te İstanbul’a döndü; Teşkilat-ı Mahsusa’ya üye olmuş ve İttihatçı Kara Kemal ile Dramalı Rıza’dan gizli teşkilat ve çetecilik öğrenmişti. Sarışın ve renkli gözlü olmasının da avantajı ile 1924 yılına kadar genelkurmaya bağlı olarak sürdürdüğü istihbarat görevinden ayrılarak anılarını yazmış ve tercümanlık yapmış olan İngiliz Kemal gençliğinde kazandığı Türkiye Hafif Sıklet Boks Şampiyonu unvanını 1932 yılına kadar korumuştur.