RZ: Almanya ve Fransa AB'nin lokomotifi olmalı

RZ: Almanya ve Fransa AB'nin lokomotifi olmalı

Karlsruhe’de yayımlanan Badische Neueste Nachrichten gazetesindeki yorumda, bir ay önce cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Emmanuel Macron'un parlamento seçimlerinin ilk turundan da zaferle çıkması ele alınıyor:

"Macron halen yeni olmanın sağladığı cazibeden istifade ediyor, ancak birkaç ay içinde bu cazibe kaybolacak. O zaman uluslararası arenada sadece iyi bir görüntü vermek işe yaramayacak. Zira Fransızlar sonuç görmek istiyor, özellikle de istihdam piyasasında. Fransa Cumhurbaşkanı istihdam yasalarında yapacağı değişiklikler ile istenen sonucu alabilmeyi umuyor. Ancak bu o kadar kesin değil. Selefi François Hollande'ın beş yıl boyunca Fransa’yı bir kanser gibi kemiren işsizliğe karşı verdiği mücadele boşa gitti.

Düsseldorf merkezli Handelsblatt gazetesindeki yorumda Fransa'da parlamento seçimlerinin ilk turunda katılım oranının yüzde 49 civarında kalması işleniyor.

"Macron'un ciddi bir siyasi rakibi bulunmuyor. Buna rağmen baş etmesi gereken bir tehdit bulunuyor: Birçok Fransızın siyasi sistemden duyduğu hayal kırıklığı. Bu durumda olanların çoğunun Macron'dan hiçbir beklentisi yok. Oy vermeye gitmeyenlerin sayısının ne kadar yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Fransa sanki geleceği olmayan bir ülke gibi duruyor. 35 yaşın altındaki seçmenlerin üçte ikisi oy kullanmadı. Genelde ise neredeyse her iki kişiden biri sandık başına gitmeye tenezzül etmedi. Macron kuşkusuz bir zafer elde etti, ancak daha dikkatle incelendiğinde partisi Yürüyüş hareketinin tüm seçmenlerin oylarının sadece yüzde 15'ini aldığı görülüyor.”

Koblenz merkezli Rhein-Zeitung'da ise Macron'un zaferi sonrasında Almanya ve Fransa'ya Avrupa Birliği'nin yine itici gücü olmaları çağrısı yapılıyor.

"Almanya ve Fransa'nın hedefi yine Avrupa Birliği'nin lokomotif ülkeleri haline gelmek olmalı. Avrupa'nın bu iki büyük ekonomisinin görevi Çin, ABD ve Rusya'nın yanı sıra Avrupa'nın dünyada ekonomik ve siyasi olarak büyük bir aktör olarak algılanması sağlamak için Avrupa'yı birleştirmek. Ve Avrupa artık ancak aynı hedef için mücadele ederse, ABD'nin izolasyon siyaseti nedeniyle oluşan tehlikeli boşluğu kısmen doldurabilir. Avrupa'nın özellikle de Güney Avrupa ülkelerinde büyümeye odaklı, ortak bir ekonomi politikasına ihtiyacı var. Almanya'nın kendi çıkarları açısından Avrupa Birliği'ne yatırım yapmaması mümkün değil. İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkmasının ve Macron'un seçilmesinin ardından 27 üyeli Avrupa Birliği'nin kendini yeniden bulması için iyi bir fırsat bulunuyor.”

Wetzlarer Neue Zeitung'daki yorumda Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Almanya Başbakanı Angela Merkel karşılaştırılıyor:

"Macron'un zaferi (toplumun) merkezinin zaferi oldu. Bu, Fransızların çoğunun ideolojik tartışmalardan bıktığını ortaya koyuyor. Pragmatik bir siyasetçi olan Macron'un aşırı uçtaki kişileri uzakta tutmayı başaran politikacılardan olduğu da açık. Tıpkı Almanya'da yaklaşık 12 yıldır iktidarda bulunan Başbakan Angela Merkel gibi… Macron ve Merkel, Avrupa'da aşırılığa karşı, ılımlı, çoğunluğun oyunu alan kutbu oluşturuyor. Şimdi önemli olan bu durumu değerlendirmeleri. En önemli görevleri ise iç güvenliği sağlamak. Bu çerçevede, Merkel, şiddete başvuranları daha uzun süre cezaevinde görmek isteyen Macron'dan ders alabilir. Zira bunların bir kısmının terörist olduğunu, (toplumun) merkezi de biliyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

JD/EC