Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Halk TV’de katıldığı programda demokraside 'âlimin de cahilin de bir oya sahip olmasının tartışıldığına işaret ederek' demokrasinin herkesi muhatap almasının bir avantaj, ancak âlimle cahil arasında bir ayrım yapmamasının da bir dezavantaj olduğunu dile getirdi.
Karamollaoğlu, fikir ve düşünce hürriyetinin, adaletin, demokrasinin temel unsurları olduğunu ancak bunları çiğnemekten imtina etmeyenlerin de olduğu belirtti. Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek, "Şiirden seni hapse atıyorlar, sen de bir yazı yazdı diye başka birisini attırıyorsun hapse. Ne fark var?” diye konuştu.
Saadet lideri Karamollaoğlu, Halk TV'de Özlem Gürses’in, 'Liderlerle Bayram Sohbeti' programına konuk oldu.
Karamollaoğlu, demokrasiyi nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, 'âlimin de cahilin de bir oya sahip olması' tartışmalarına değinerek, "Bu doğru mu? Aslında tam doğru değil; ama siz bunu ayrım yapmaya başladığınız zaman bu sefer dengeyi nerede tutturacağınız belli olmuyor” dedi.
Karamollaoğlu demokrasinin en ideal çözüm olmadığını ancak mevcut modeller arasında en geçerli olanı şeklinde nitelendirildiğini belirtti. Karamollaoğlu, demokrasinin herkesi muhatap almasının bir avantaj, ancak âlimle cahil arasında bir ayrım yapmamasının da bir dezavantaj olduğunu dile getirdi.
Demokratik ülkelerde iktidara gelebilmek için halkın ikna edilmesi gerektiğini ancak bu süreçte her siyasî partinin ve her fikrî hareketin eşit imkânlara sahip olmadığını belirten Karamollaoğlu, medya gücünün önemine işaret etti. Karamollaoğlu, “Medyayı öyle bir kullanıyorlar ki, hele şimdi, yalan da söylenebiliyor, hile de yapılabiliyor, iftira da atılabiliyor. İyiyi kötü, kötüyü iyi göstermek mümkün olabiliyor” dedi.
Karamollaoğlu, her görüşü dinmeye hazır olduklarına dikkat çekerek, "Çünkü her görüşün ortaya çıkışının da sebepleri vardır. O sebepler, sonradan biraz daha somutlaşır, sınırlar çizilir, belirginleşir. Birazcık da belki hem kendi kendine tutarlıdır ama tutucu da olur. Bizim de tabii bir dünya görüşümüz var, bir anlayışımız var; ama biz, diğer dünya görüşlerinin de tanınmasında, bilinmesinde, gençler için özellikle fayda olduğu kanaatindeyiz. Onun için de burada çok farklı kesimlerin sesini duymak, onların yazılarını, kitaplarını okumak mümkün” diye konuştu.
Karamollaoğlu, fikir ve düşünce hürriyetinin, adaletin, demokrasinin temel unsurları olduğunu ancak bunları çiğnemekten imtina etmeyenlerin de olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, “Biz de bugün içinde yaşıyoruz, görüyoruz. Yani düne kadar insanlar, kendilerinin şikâyet ettiği hususları, şartlar değişip kendileri hâkim hâle gelince aynen kendileri uygulamaya başlıyor, aynen, tıpatıp. Şiirden seni hapse atıyorlar, sen de bir yazı yazdı diye başka birisini attırıyorsun hapse. Ne fark var?” diye konuştu.
Karamollaoğlu, şunları söyledi:
“Buradaki mesele, yönetim anlayışı. Yönetimdeki yetkilerin hangi noktaya kadar gidebileceği, nasıl sınırlandırılabileceği. Onun için biz, “hak” mefhumunu, “adalet” mefhumunu” her şeyin üstünde tutuyoruz; hakkın hâkim olmasını, hangi şartlarda olursa olsun. “Doğru” ile “hak” her zaman aynı şey değildir. “Doğru”, şartlara göre değişir. Misal diye verilir; kış gelince palto giyersiniz, doğrudur; yazın da çıkartırsınız, o da doğrudur. Yani palto giymek hak vesilesi değildir. Hak, değişmeyen doğrudur. İnsanların temel inançlarını değiştiremezsiniz baskı altında. Temel bir adalet anlayışı vardır, o anlayış temeldir.”
Amerika Birleşik Devletleri’nde yönetimi denetleyen mekanizmalar olduğunu belirten Karamollaoğlu, NATO Parlamenterler Asamblesi Üyesi olduğu dönemde her sene Belçika’ya, Washington’a, Pentagon’a, Birleşmiş Milletler’e (BM), New York’a gittiklerinde, bu mekanizmaları gördüğünü anlattı.
Karamollaoğlu, “E tabi bu sistemi biz denedik, 1960’tan sonra; ama biz o sistemi ancak 20 yıl götürebildik. Yani uzlaşma kültürü yerine çekişme hâkim oldu. Bu sefer işler yürümemeye, kanunlar çıkmamaya başladı” dedi. Karamollaoğlu, sistemin ABD’de de tıkanmaya başladığını not düştü.
ABD’de başkanı kimlerin finanse ettiğinin gizli olmadığını, başkanın da kendisini maddî olarak destekleyenlerin fikirlerini savunduğunu belirten Karamollaoğlu, “Biz, çoğulcu, temsilî bir demokrasi var zannediyoruz ama fiiliyatta bu, o kadar da güçlü değil. Birileri, bu seçilmişleri kontrol ediyor, manipüle ediyor” dedi.
Karamollaoğlu, Trump yönetimiyle birlikte adalete ve liyakata özen gösterilmediğini belirterek, Trump’ın ülkeyi bir kovboy mantığıyla yönettiğini söyledi. Karamollaoğlu, Trump için “Ahlâksızlığı tescil edilmiş bir insan” nitelendirmesinde bulundu.