T24 Haber Merkezi
Kötü çalışma şartları ve haklarını alamadıkları için cuma (14 Eylül 2018) günü eylem başlatan ve ardından yüzlercesi gözaltına alınan 3. havalimanı işçilerinden 24'ü tutuklandı. Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, T24'e yaptığı açıklamada tutuklamaların çözüm olmadığını söyleyerek, olaylarla ilgili pek çok bilinmezliğin olduğuna dikkati çekti. Saadet Partili mileltvekili, "Bilinmeyenler olduğu sürece orada huzursuzluk devam edecek. Yani böyle huzursuz bir ortamda insanların çalışabilmesi çok zor" ifadesini kullandı.
"İşçiye hakkını vereceksiniz" diyen İslam, inşaat işçiliğinin dünyanın en ağır işlerinden bir tanesi olduğunu da söyleyerek, "insanlar adeta tek varlığı olan emeklerini oraya veriyor. sakatlanmaları, hayatını kaybetme riskini göze alarak sadece ve sadece karnını doyurmak üzere girmektedir. bu sadece hukuki bir mevzu değil, toplum olarak üzerinde düşünmemiz gereken vicdani bir durumdur" sözlerini sarf ett.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam'ın T24'e yaptığı açıklama şöyle:
Saadet partisi ilçe başkanımız Münir Beyle birlikteBaşından beri olayları takip ediyoruz. Gözaltılar yaşanınca jandarma komutanlığına gittik. Ancak içeriye giremedik. Bölgenin milletvekili olarak içeri girme talebim oldu, kabul edilmedi. Ertesi gün gözaltılar serbest bırakıldı, birkaç kişi gözaltında kaldı, onlar da mahkemeye sevk edilecekti. Şantiye alanına girmeye çalıştım. Orada da jandarmanın fiili eylemiyle karşılaştım. Önümde duvar oluşturdular, izin vermediler. Yaptıklarının anayasaya ve yasalara aykırı olduğunu söyledim ancak validen talimat aldıklarını söylediler.
Cumartesi günü sayın Vasip Şahin'i aramıştım konu hakkında görüşmek ya da en azından randevu almak için. Ancak bugün 5. gün henüz geri dönüş yapılmadı.
Yalıtılmış bir durum içerisindeyiz, bir muamma içindeyiz. Çalışma şartları hakkında bilgi alıp oradaki işçilerden yaşam koşulları hakkında bilgi almak istemiştim yalnızca. Ancak izin verilmadi. Son olarak duruşmanın olduğu gün Gaziosmanpaşa Adliyesi'ne gittik. Çalışmayı engellemek, göster yapmak gibi bir takım suçlamalarla karşı karşıya kaldılar.
Baştan beri bunun bir dış bağlantıyla iktidara karşı kışkırtıldığı sözleri dolaştırıldı. Ancak bununla ilgili hiçbir şey yok. Kanıt olmadığı gibi suçlama da yok avukatlardan aldığım bilgilere göre. Neticede 24 kişiyi tutukladılar ve tutuklu yargılanmaya devam ediyorlar. Mahkemenin kararı ayrı bir şey, yorum yapamayız ama bu olayın gidişatı hakkında yorum yaparsak bir yönetememezlik durumu görüyorum. İşçilerin çalışma koşulları, oradaki işçi sağlığı ve güvenliği gerçekten problemli durumda. Kişinin hayatını tehdit eder bir durumda. Bunları oradaki işçilerle yüz yüze görüşerek birebir öğrendim. Kaç tane işçimizin kaybedildiği hakkında bir fikrimiz yok. Geçen bakan bir rakam açıklandı ancak gerçek rakamın bakanlığın açıkladığı rakamın çok üstünde olduğu iddia ediliyor. Şantiye alanındaki araç dışı kazalar trafik kazası olarak kaydediliyormuş. Halbuki onlar iş yerinde olmuş kazalardır. Elde ettiğim veriler bu rakamların daha fazla olduğunu söylüyor.
Bilinmeyenler olduğu sürece orada huzursuzluk devam edecek. Yani böyle huzursuz bir ortamda insanların çalışabilmesi çok zor. Sağlık koşullarının çok kötü. İnsanların barınma yerlerinde parazitler adeta koloni kurmuş. Beslenme şartları çok kötü. Yemeklerin içinden böcek çıkıyor. Bunun yanında organizasyon bozukluğundan dolayı işçiler yemeği de kaçırıyor. Şuanda da 29 ekim dayatması olduğu için eklenen çok sayıda işçi var ve bu yeni işçilerin katılımının karşısında yapılacak ek hizmetler aksamış vaziyette anladığım kadarıyla.
"Tutuklamalar çözüm değil"
Ben bu tutuklamaların çözüm olduğu kanaatinde değilim. İşçiye hakkını vereceksiniz. İnşaat işçiliği dünyanın en ağır işlerinden bir tanesidir. İnsanlar adeta tek varlığı olan emeklerini oraya veriyor. Sakatlanmaları, hayatını kaybetme riskini göze alarak sadece ve sadece karnını doyurmak üzere girmektedir. Yani bu sadece hukuki bir mevzu değil, toplum olarak üzerinde düşünmemiz gereken vicdani bir durumdur. Onların koşullarını sıfır ölüm ve sıfır sakatlık düzeyine getirmeliyiz.
Orada ne olup bittiğini bilmiyoruz ve gösterilmiyor. Bu geçerli bir şey değil mi kanaat oluşturmak için? Bence yeterli. Bir şeyler gizleniyorsa çok büyük açıklar vardır diye aklıma geliyor. İşçilerden dinlediğimizde de zaten ambulansların gelmemesi, haksız işten çıkarılmalar... Yani ortada şöyle bir durum var, insanlar birbiriyle rahat konuşamıyor, bazı işçiler gruplar halinde herhalde işten çıkartılıp memleketlerine gönderiliyorlar, birden irtibat kesiliyor. Yani tuhaf. Normal hayatın olağan akışı içerisinde yaşandığı takdirde hepimizin dikkatini çekecek ve bizi hayrete düşürecek olaylar yaşanıyor. Ortada saflık, açıklık yok. Bunlar insan haklarına çalışma haklarına aykırı uygulamalar. Bunlarla ilgili çalışmalarımız devam edecek. İşçilere desteğimiz devam edecek. Yönetilemeyen bir durum var ve bir hak gaspı var ortada.
Teknofeste gelecek insanların güvenliğini hassas bir şekilde sağlayacaklarından eminim. Bunu yapabilen bir iktidarın oradaki işçinin güvenliğini de en az bu kadar düşünmesi gerekirdi. Olayın başından beri söylediğim şey şu; 29 Ekim'de bu havalimanı bitecek diye emirler yağdıran birinin aynı zamanda "48 saat içinde bu işçinin bütün sorunları çözülsün" buyruğunu da vermesi beklenirdi. Fakat, olayda işçiye gerçekten son derece farklı bir bakış var. Teknofest büyük bir paradoksu gözümüzün içine sokacaktır. çalışma koşulları ile yapılacak gösterileri ve o gösteri etrafında toplanacak meraklıları, ticaret erbabının aynı mekanda iki tarafın da varlığı, hayat koşulları açısından büyük farklar gözleyeceğiz, büyük bir çelişki gözümüze sokulacak.